Errors tradutor Turco
555 parallel translation
since you have at last renounced the errors of your ways, the Church opens her doors to you
Hatalarını kabul edersen, afaroz edilmekten kurtulabilirsin.
We've all confessed our little errors.
Hepimiz yaptığımız küçük hatalarımızı anlattık.
Not judicial errors!
Adli hatalar değil ama!
Can you remember any great errors you committed in your youth, duchess?
Hiç gençliğinizde yaptığınız büyük hataları hatırlıyor musunuz düşes?
There were certain errors in your report of the incident.
Olayla ilgili raporunuzda hatalar vardı.
Ah, what shame that after the abjuration of your errors, the devil of heresy has once more risen in your heart.
Günahlarına tövbe ettikten sonra, aykırı düşüncelerin bir kez daha yüreğinde yükselmesi ne utanç verici!
Dr. Sanderson, we don't permit errors in this institution.
Dr. Sanderson, bu kurumda hataya izin vermiyoruz.
There are six errors in the first paragraph.
İlk paragrafta altı tane hata var.
No errors?
Yaramazlık yok?
It's possible there might have been errors made on all of them as regards your height.
Muhtemelen boyunuzu ölçerken mütemadiyen hata yapmışlar.
A number of things could cause such errors.
Muhtelif şeyler buna sebep olabilir.
Any errors, Mr. Treadwell?
- Hata var mı, Bay Treadwell?
Your life has been a series of errors stemming from the conflict between your work and yourself.
Hayatın, işinle kendin arasındaki çatışmadan kaynaklanan bir hatalar zincirinden ibaret.
Such errors can possibly be corrected.
Böyle hataları düzeltmek mümkündür.
His is pointed at your heart, so, please, no errors of judgment, I beg of you.
O silah tam kalbine nişan almış durumda, lütfen yanlış bir hareket yapmayalım.
If any sister has observed you in an external fault... which you have not proclaimed... it is her duty to proclaim you in charity... so that you may be aware of your errors and correct them.
Eğer rahibelerden birisi sizi kusur işlerken görürse... ve siz bunu beyan etmemişseniz... hoşgörüsünü size beyan etmesi onun görevidir... bu sayede hatalarınızın farkında olup düzeltebilirsiniz.
- MAY HAVE SOME ERRORS
- KÖTÜ SESLENDİRMEDEN DOLAYI UFAK TEFEK
Errors and lies are very similar
Hatalar ve yalanlar birbirlerine benzer.
German philosophy showed us that in life, one thinks with the servitudes and errors of life
Alman felsefesi ise bize şunu gösterdi : Hayatta her insan hatalarıyla yaşar.
She claimed to mind God alone and accepted Him and His Saints, and not the judgement of the Church, spreading lies and errors.
Sadece tanrıya itaat edilmesini ve kilisenin hükmü yerine onla azizlerini kabul ettiğini ve etrafa yalan ve günahlar saçtığını söyledi.
Repent your errors and you will save your soul and your body from destruction, as it is God's will.
Yaptığın yanlışlar için tövbe et ve ruhunla bedenin, tanrının isteğiymişçesine harap olmaktan kurtulsun.
We declare you obstinate and opinionated in your offences, excesses and errors.
" Seni, işlediğin suçlar, taşkınlıklar ve hatalarında dik kafalı ve ön yargılı davrandığını bildiririz.
Men of colour, Tunisia is living its liberation. Prepared by years of misery, of labour and errors.
siyah renkli insanlar, Tunus kendin kurtuluşu yaşıyor, sefaletli yıllar hazırlıyor, çabalarıyla, hatalarıyla,
These paintings, surely, are full or our ingenuity, of our brotherly feelings which make life so beautiful and friendly, but... I am trembling to say it, like a comical character in Chekhov, or a boy talking about love for the first time with his father, in these paintings there are our errors, we should take them off these walls and put them in the depot,
tabii ki şu resimler ustalıkla resmedildi, kardeşlik duygularımızla, hayatı güzel ve samimi oluşturan duygularla, fakat, titreyerek onu söylüyorum, Çehov'un komik kahramanı gibi, yada bir delikanlı gibi, ilk deva babasıyla aşktan bahsettiğinde... şu resimlerde, hatalarımız var,
I don't mean human errors in 20 years the People have not forged a common conscience.
İnsanların yaptığı hataları söylemiyorum. 20 yıldır insanlar ortak bir bilinç oluşturamadılar.
In addition to the nine and a half yards of pages I wrote, I discovered some errors in the earlier pages, which I corrected, dealing basically with the character of Rick.
Toplam 9,5 metre tutan o yeni sayfalara ek olarak eski sayfalarda bazı yanlışlar buldum, ve Rick'in karakteri ile ilgili bu yanlışları düzelttim.
If you'll just sign the paper in which you recognize your errors... we shall put it on the walls of the churches... and order shall be restored.
Sadece hatalarınızı kabul ettiğinizi belirten bu kağıtları imzalayacaksınız ve bu kağıtlar bütün kiliselere gönderilecek.
And they made four errors to our 375 errors.
Ve bizim 375 hatamıza karşılık, 4 hata yapmışlar.
He hopes we have learned the errors of our ways, which he doubts.
Tavrımızdaki hataları göreceğimizi umuyormuş, ama bundan şüpheliymiş.
"His Majesty... " acknowledges your humble admission of many grievous errors... " for which he accepts...
" Majesteleri... yaptığınız vahim hataları tevazu ile üstlenmenizi kabul ediyor... ve bunun karşılığında... iyi niyet göstergesi olarak 100.000 sterlin ödemenizi istiyorlar.
He made errors, overestimated his fortune.
Hatalar yaptı, servetini abarttı. Kendin bak.
Firstly, I am at a loss to explain the errors in the extract from the computer log.
Öncelikle, bilgisayar kayıtlarındaki hataları açıklamakta zorlanıyorum.
You have made two errors.
İki hata yaptın.
You are flawed and imperfect. And you have not corrected by sterilization. You've made three errors.
Sen hatalı ve mükemmel değilsin ve sterilize de olmadın.
While in power, Peronism can be blamed for making errors, but these can only by judged within the limitations of a given historical moment.
İktidardayken Peronizm, hatalar yaptığı için suçlanabilir ama bunlar sadece verili bir tarihsel anın sınırlılıkları içerisinde değerlendirilebilir.
You're making errors.
Hatalar yapıyorsun.
Our schedule has very little tolerance for errors.
Planımızda, olası hatalar için çok az tolerans var.
Errors are made by those who blindly accept the obvious.
Hatayı, apaçık ortada olanı körü körüne kabul edenler yapar.
And as androids we can move among the people who do live teaching them, helping them not to make the errors we did.
Android olarak yaşayan insanlar arasında hareket edebilir, onları bizim hatalarımızı tekrarlamamaları için eğitebiliriz.
There are ways to convince you of your errors.
Hatalarınızı size göstermenin hiç bir yolu yok galiba.
To me, they're scandalous, errors of nature.
Bana göre onlar, kepazelik, doğanın hatası.
That which it can't foresee... sadly, are the errors it will lead you to.
Öngörülemez olanlar ise, acı bir biçimde, hatalar yapmana yol açacak.
You shall die, for you have relapsed, succumbed to your errors.
Öldürüleceksiniz ;.. ... hatalarınıza yenildiğiniz ve hak yoldan saptığınız için.
Alas... after thy death, we found this manuscript... which revealed thy secret errors.
Yazık,.. ... ölümünüzden sonra, gizli düşüncelerinizi içeren bu yazıları bulduk.
But then, later, many legal errors were also made, in that, in a wave of Liberation euphoria, many innocent people were executed.
Bu gibi olaylarda bir duruşmanın gerekli olup olmadığını merak ediyorsunuz. Onları oracıkta öldürmek daha iyi olabilirdi. Pek çoğu vuruldu.
And I don't think any further legal errors were made, if you accept the death penalty for someone who denounced a Frenchman who was taken away and never returned.
Ne var ki bir, bir buçuk ay sonra resmi mahkemeleri kurdular. Profesyonel bir yargıcın başkanlığında ve bir jüri eşliğinde sanıkları yargıladılar.
But its cultivation must come first, or the individual makes errors, wastes time in unprofitable pursuits.
Ancak önce kültürleştirilmesi gerekir yoksa birey, hatalar yapar. Yararsız uğraşlarla zaman kaybeder.
At her age, I rather enjoyed errors with no noticeable damage. But, I must admit, you're the farthest thing from a bookworm I've ever seen.
Onun yaşındayken fazla zarar vermeyen hatalarımdan keyif alırdım ama itiraf etmeliyim ki kitap kurduna hiç mi hiç benzemiyorsun.
Admit your errors.
Hatalarını kabul et.
" In my work I committed certain errors out of carelessness.
"Çalışmalarımda dikkatsizliğe bağlı bazı hatalarda bulundum."
Let him learn the errors of his way, and that a bad boy doesn't deserve such a good mum and dad as he's had.
Bırakalım da gittiği yolun hatalarını ve onun gibi kötü bir çocuğun sizin gibi iyi bir anne ve babayı haketmediğini anlasın.