English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ E ] / Ese

Ese tradutor Turco

893 parallel translation
S i nce atom ic en ergy. A s imu lated s i lk So fabu lously conce ived As to mysti fy Even the anci ent Ch in ese s i lk man u factu rers.
Antik Çin'deki ipek üreticilerini bile hayrete düşürecek kadar fevkalade bir şekilde tasarlanmış bir ipek taklidi.
No, ese.
Hayır, adamım.
Easy, ese.
Sakin ol, adamım.
- I can't, ese.
- Kalkamam, adamım.
No oe cou d evve spoot t ese vve evve apopoovved t e dea
Hiç kimse bunları ayırt edemez. Bu fikri hiçbir zaman tasvip etmedim.
Nooody kew t was too smat o t em, o t ese oosovv e poeasats, evveyoody!
Hiç kimse bilmiyordu. Bu Hobsonville'li köylülerden çok daha zekiyim. Herkesden!
Th ese board s or your arm?
Bu tahtalar mı yoksa ellerin mi?
You're getting too laid back, ese. Come on.
Çok oyalanıyorsun, ése.
- Is that all you need is wheels, ese?
- Tek ihtiyacın olan tekerlek mi? - Evet.
Well, Mary and me are gonna dump you, ese.
Mary ve ben seni aradan çıkartacağız asıl.
Come to dinner tomorrow and we'll make a formal announcement to our friends.
Yarın akşam yemeğine gel ve eşe dosta bu olayı duyuralım.
And to Madge of all people.
Madge gibi bir eşe yapılır mı?
Miss Jones, a wife is just what I don't need.
Bayan Jones, bir eşe ihtiyacım yok.
- Come now, that's not very wifely.
- Haydi ama, bu bir eşe yakışmaz.
I suffered all the agonies of a man bound to a wife... at once intemperate and unchaste.
İffetsiz ve alkolik bir eşe sahip bir erkeğin... tüm acılarını yaşadım.
Do you think anyone's going to help a wife run away from her husband?
Kocasından kaçan eşe, birinin yardım edeceğini mi sanıyorsun?
Apply this same law to this maltreated wife... and neglected woman.
Aynı kanunu bu kötü davranılmış eşe, ihmal edilmiş kadına da... uygulayın.
Well, right now I don't need a wife, I need a star.
- Şuanda bir eşe ihtiyacım yok bir yıldıza ihtiyacım var
- Oh, yes. There is the widow farmer who needs a wife.
Bir eşe ihtiyacı olan dul çiftçi var.
Of course Anders shall have a wife but he will have a wife of the same faith as we have.
Tabbi Anders bir eşe sahip olmalı. Fakat bizimle aynı inançlara sahip bir eş olmalı.
I'd think seriously about all the things I used to laugh at, like having a wife and a home... and kids.
Bunun üzerinde ciddi biçimde düşündüm. Bir zamanlar güldüğüm, bir eşe, bir eve, çocuklara sahip olmak fikri üzerinde.
What a wife Heaven has sent me!
Tanrının verdiği eşe şükürler olsun!
For a long time he has known the importance of having a wife to give orders to.
Uzun süredir, bir eşe sahip olup ona emirler vermenin önemini biliyor.
You even sound like a wife.
Neredeyse gerçek bir eşe benzedin.
From perfect wife to perfect mistress and back to perfect wife.
Mükemmel eşten mükemmel sevgiliye ve tekrar mükemmel eşe.
What?
Genç bir eşe ne dersin?
A gift of gold is for your wife, Mr Johnson.
Altın bir hediye eşe verilir, Bay Johnson.
They've known I need a wife and gave her to me. Including the suitcase.
Bir eşe ihtiyaç duyacağımı düşünerek bavulumun içine bir kadın koydular.
No, Jessie, I don't need a wife.
Hayır Jessie. Benim bir eşe değil, buradan gitmeye ihtiyacım var.
That's real wifely.
Bu tam bir eşe yakışan bir laf.
You'll be the equal of anyone.
- Bir eşe sahipsiniz.
I need a wife temporarily, fifteen or twenty minutes.
Geçici bir eşe ihtiyacım var, on beş yirmi dakikalığına.
A good wife and a good home, what else does a man need at his old age?
İyi bir eşe ve eve sahipsin, bu yaştan sonra insan daha ne ister ki?
You're gonna need a new roommate.
Yeni bir eşe ihtiyacın olacak.
I need a wife who can take over in the business, that's all.
İşleri çekip çevirecek bir eşe ihtiyacım var. Sebebi bu!
Now you have a son, you need a wife.
Bir oğlun var, bir de eşe ihtiyacın var.
The best wife in the World.
Dünyadaki en iyi eşe.
Anybody with a wife like yours should count his blessings.
Seninki gibi bir eşe sahip olmak birisi için büyük bir lütuf sayılır.
"Look at the unfaithful wife, the treacherous friend..." With that slightly comic grandeur of great sadness or death.
"Sadakatsiz eşe, kalleş arkadaşa bakın o büyük ıstırabın, ölümün tuhaf güzelliği içindeler."
Oh, Hildy, You don't need a wife, you need a doctor.
Oh, Hildy, senin bir eşe değil, doktora ihtiyacın var.
- Thank you, it's all in the partner.
- Sağol, herşey eşe bağlı.
And what there is goes to friends.
Olan işler de torpille eşe dosta veriliyor.
Intoxication and bodily harm to the spouse.
Sarhoşluk ve eşe zor kullanma.
Well, you'll need a partner.
Eşe ihtiyacın var.
Doris, I need a wife.
Doris, benim bir eşe ihtiyacım var.
You really look like a sweet little wife.
Gerçekten küçük tatlı bir eşe benziyorsun
Now that I'm such a mighty merchant, what good is that skinny wife of mine?
Eğer ben böyle iyi bir tüccarsam, bu sıska eşe neden ihtiyacım var ki?
You'll need a wife sooner or later.
Er ya da geç bir eşe ihtiyacınız olacak.
I'm a lucky man, a wife and kids like I've got, means as good as a king.
Çok şanslı bir adamım, senin gibi bir eşe ve böyle çocuklara sahip olmak bir kral olmak gibi birşey.
That is one of the biggest drawbacks of being without a wife.
Bir eşe sahip olmamanın en büyük dezavantajlarından biri de bu.
Soy yo. B Abre la puerta. Ése es mi amigo.
- Açın kapıyı, bunlar bizden.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]