Essentially tradutor Turco
1,593 parallel translation
And I'm essentially good.
Ben de özümde iyiyimdir.
You know the downward spiral is essentially a chain reaction?
Bu zincir reaksiyon yüzünden, işlerin sürekli kötüye gittiğini biliyor musun?
Essentially, something you can't see, can't touch, but it's actually the most valuable commodity in America.
Temelde görüp dokunamadığın bir şeydir ama aslında Amerika'da en değerli şeydir bu.
Well, oh yes, since your previous immune system is essentially a time bomb...
Şey, evet. Bir önceki bağışıklık sisteminin saatli bomba gibi olduğunu düşünürsek...
I know I get to be bull-headed, and, you know, Ryden here is - essentially unemployable... - Hmm?
İnatçı olduğumu biliyorum, Ryden'ın iş bulması mümkün değil,
So essentially, your knock was negated by your complete lack of adherence... to the social etiquette that follows a knock.
Yani kapıyı çalışının getirdiği sosyal görgü kurallarını tamamen göz ardı edecek şekilde çaldın kapımı.
Because passion, Plato seems to be saying, is essentially and mercilessly human.
Plato'nun sözünü ettiği üzere tutku özünde, acımasız bir şekilde insanîdir.
... The government has put into the economy. That they essentially primed the pump. So, with the sp right now...
... devletin ekonomiye soktuğu tahviller piyasayı çok canlandırdı.
It's essentially just like babysitting.
Tıpkı çocuk bakıcılığı gibi.
That's their definition essentially.
Tam olarak böyle tanımlarlar.
I spent the Iast 25 years of this job essentially trying to avoid anything that even smells like grief.
Bu işte 25 yılımı harcadım aslında üzüntü gibi kokan şeylerden kaçınmaya çalışırım.
I don't know, it was essentially our firstborn, you know?
Bilmiyorum, o aslında bizim ilk çocuğumuzdu.
THIS IS ESSENTIALLY WHAT HUBBLE OBSERVED.
Temel olarak, Hubble'ın gözlemlediği de buydu.
Essentially, insects and plants are so like us, physiologically, you know, cell to cell, gene to gene, protein to protein that if it's going to kill plants and if it's going to kill insects, it's going to kill us, too.
Esasen böcekler ve bitkiler de fizyolojik olarak bizim gibidir, hücreden hücreye, genden gene, proteinden proteine. Bitkileri, böcekleri öldürecek olan bizi de öldürür.
Essentially the skeleton broke apart at the weakest points.
Aslında, iskelet, en zayıf noktalarından parçalanır.
I'll finish it up later, but essentially what we're talking about is...
Sonra tamamlarım ama aslında anlatmaya çalıştığım şey- -
- What you're essentially doing is giving yourself advice in the form of... my voice.
- Aslında senin yaptığın şey benim sesim şeklinde kendine tavsiye vermen.
We smuggle Srpies, which are essentially Icees, in under our coats, after having a pleasant meal either here, here or here.
Güzel bir yemekten sonra, içeriye, giysilerimizin altına Icees'e benzeyen Slurpies sokarak gireceğiz. Şurada, şurada veya şurada.
This is a space where we are all essentially Alice through the looking glass, standing in front the Red Queen, and we're being offered a cracker to quench our thirst.
Bu uzayda aslında bizler, Alice gibi Red Queen'in karşısında, aynaya doğru bakıyoruz ve susuzluğumuzu gidermek için kraker sunuluyor.
It's essentially A goodbye letter.
Açıkça bir veda mektubu. Annesi için mi?
Although he tends to focus On his younger female victims With his knife, He essentially is a predator Who will kill anyone.
Her ne kadar genç kadınları bıçakla öldürse de... sonuçta herkesi öldürebilecek biri.
To regenerate the collagen, the elastic fiber, essentially, to... give her baby skin.
Yeniden kolajen ve elastik lifler üretmek için özellikle bebek yüze sahip olmak için.
I said, Madeline, every single international conflict essentially boils down to sexual tension.
Madeline, bütün uluslararası anlaşmazlıklar esasında cinsel gerginliğe dayanır.
Essentially, the NBA took control of the whole market.
Yani, Ulusal Basketbol Birliği, bütün pazarı ele geçirdi.
I agreed to bring him here, saved his life, essentially, to get a promise from him to leave you and the baby alone.
Onu buraya getirerek hayatını kurtarmama karşılık senden ve bebeğinden uzak durma sözü aldım.
- Essentially.
- Evet.
But some are transitive or intransitive by nature, essentially, meaning... that they require an object or cannot take one.
Ama geçişli ya da geçişsiz bazı fiiller mecburi olarak bir nesne gerektirir veya nesne alamaz. "
all agreed that we have to stabilize global temperatures within 2 degrees above pre-industrial level, and the reason for that is because, if you cross that threshold, the narrow tipping point in the earth system, which could drive the warming process essentially out of control.
Bunun sebebi, bu sınırda duran ufak dengeyi bozarsanız, havanın ısınmasındaki... hızı ve dünya yaşamının sürmesini sağlayan bütün koşulları... değiştirecek bir akışın, kontrolünü yitirmeniz anlamına gelecektir.
Yours aren't getting enough juice. Your DNA strands are [essentially] unraveling.
Seninki yeterli salgıyı alamıyor, DNA dizilerin çözülüyor.
International Whaling Commission is essentially killing coastal small-type whaling communities like Taiji.
IWC, Taiji'deki gibi çok küçük sayıda ve küçük ölçekli canlıların yakalanmasına izin vermektedir.
Who wanted to meddle in it. And essentially people were Encouraged to think new
Insanlar farklı şekilde düşünmeleri için cesaretlendirildiler büyük düşünmek için.
Essentially, alternately Leapfrogging each other. ... [narrating] :
... suyun içinde saklanmış olmalılardı.
The woman, in an instant, has essentially become a newspaper personality.
Kadın, bir anda gazetelerde sürekli çıkan biri hâline geldi.
Well, I wouldn't put it quite like that, but, essentially, Brian's right.
Wow baba, tüm bu parıldayan göğüs kıllarını nereden buldun? Davut'un Yıldızı ile birlikte geldiler.
Still, it was essentially a failure and ultimately led him to'train'for signing bad checks
Aslında başırısızlığa uğramıştı, karşılıksız çekler yazdığı için yüzü gözü atmıştı.
And let him, for a pair of reechy kisses, or paddling in your neck with his damn'd fingers, make you to ravel all this matter out, that I essentially am not in madness, but mad in craft.
Pis kokulu bir iki öpücükle, kırılası parmaklarıyla göğsünü gıdıklayarak, söyletsin sana her şeyi. Sözler soluk, soluk da cansa, canım çıkmadan tek söz çıkmaz ağzımdan. Deli olmadığımı, mahsus öyle göründüğümü.
Essentially, Dow has been promulgating a hoax by which they've convinced people that they can't do anything about Bhopal, that they cannot accept responsibility.
Aslına bakarsanız, Dow'un kendisi insanları aptal yerine koymakta. Onları, Bhopal'la ilgili hiçbir sorumluluk üstlenemeyeceklerine dair ikna etmeye çalışıyorlar.
THE IDEA REALLY IS TO PROVIDE ROLE MODELS, ESSENTIALLY,
Asıl amaç, doğru örnekler oluşturmak.
I'm deputy assistant secretary, to- - of the assistant, essentially, of Secretary Alphonso Jackson.
Yazman vekili asistanı benim. Yazman Alphonso Jackson'un asistanıyım.
But weak, essentially. He just couldn't seem...
Bazı şeyleri...
To essentially commit fraud.
aslında sahtecilik yapmamı istiyorsun.Benim için...
This time around. you're playing essentially a classic lron Maiden set.
Şimdilerde, özellikle klasikleşmiş bir Iron Maiden playlisti çalıyorsunuz.
Buying stocks on margin means essentially that you're buying them with borrowed money.
İhtiyat akçesiyle hisse senedi satın almak, aslında borç parayla satın almak demektir.
We'll discuss the specifics at a later point. But essentially all you would have to do is keep your eyes open. And at a later point, you might be asked to wear a wire.
Detayları daha sonra tartışacağız ama sizin tüm yapmanız gereken gözünüzü dört açıp daha sonraki aşamada istendiğinde dinleme cihazı takacaksınız.
The others essentially, sort of like hermit crabs, Wipe them out and start to use their stuff.
Diğerleri esasen bir tür yengeç gibidir onları öldürür ve eşyalarını kullanmaya başlar.
And then, essentially, this freighter shows up. The freighter
Ve sonra bu yük gemisi ortaya çıkıyor.
And now, essentially, claire's missing.
Ve şimdi, claire kayıp.
But the process is essentially the same.
Fakat yöntem, özünde aynıdır.
It's a... well, essentially, it's a new source of light.
- Hoş geldiniz. - Şapkalarınızı sıkı tutun millet burada hayal edemeyeceğiniz kadar iyi vakit geçireceksiniz.
She essentially gutted him.
Kadın aslında onu deşmiş. Ölecek.
That's reductive, but, essentially, yes.
O indirgemeci, ama aslında evet.