English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ E ] / Eter

Eter tradutor Turco

241 parallel translation
Ether was used less than two hours ago.
Eter kullanılalı daha iki saat olmadı.
Oates, I'm afraid you'll have to go into the village for some ether.
Oates, korkarım eter almak için kasabaya gitmen gerekecek.
And Oates he's gone to look for ether because I made sure there was no ether.
Ve Oates eter aramaya gitti çünkü eteri ortadan kaldıran bendim.
It smells like ether.
Eter gibi kokuyor.
Please, give me a little ether.
Lütfen bana biraz eter koklat.
Enough of this legal mulch.
Tamam eter bu kadar prosedür. Şu işi bitirelim artık.
What do you do, put Novocaine on your lipstick?
Ne yapıyorsun? Yoksa rujuna eter mi katıyorsun?
We could use chloroform or ether.
Kloroform ya da eter kullanabiliriz.
You know, sometimes i... i think i've lived my whole life inside of a dark cave with walls of gauze, and the wind that blows into the mouth of the cave smells of ether and disinfectant.
Bazen tüm hayatımı gazlı bezden duvarları olan bir mağarada geçirdiğimi düşünüyorum. Mağaraya doğru esen rüzgar ya eter ya da dezenfektan kokuyor.
- And no ether, ei-ther.
- Eter de yok.
Where s that other bottle of ether?
Öbür eter şişesi nerede?
No ether for anesthetics, no morphine for pain.
Anestezi için eter, Acı için morfin yok.
Next, the ether.
Sonraki husus, eter.
But ether is used in industry too.
Ama eter sanayide de kullanılan bir madde.
One of the fellows got a can of ether from the lab.
Birimiz lâboratuardan bir şişe eter yürütmüştü...
The same as Jackson on Sterno.
Jackson gibi, eter kullanıyordu.
I'll have the answer when I know why a 69-year-old Sterno drinker with an ulcer is like a normal six-month-old baby.
69 yaşında bir eter içicisiyle, sağlıklı 6 aylık bir bebeğin ortak yanını bulursam,... o zaman yanıtı da bulacağım.
In Piedmont, Jackson was crocked on Sterno.
Piedmont'ta, Jackson eter içiyordu.
Sterno acidosis.
Eter asit demektir. Asit :
It's what happens to the baby when he cries too much, or the old man on Sterno.
Çok ağlayan bebeğe ve eter içen adama olanlar buydu.
ETHER
ETER
Ether, God and Devil...
"Eter, Tanrı ve Şeytan"
He doesn't have any ether so he knocks me out with rum.
Yanında hiç eter yoktu bu yüzden rom döktü.
Ether.
Eter.
NOW, THERE JUST SEEMED TO BE NO AIR BECAUSE YOU WERE BREATHING AIR MIXED WITH ETHER.
Nefes alamıyormuş gibi olacaksın, çünkü sana eter koklattık.
( as Peggy ) THEY HAVE TO USE 2 CANS OF ETHER TO TAKE HER TONSILS OUT BECAUSE SHE'S A REAL STRONG LITTLE GIRL.
Bademciklerini almak için iki şişe eter gerekti, gerçekten çok güçlü bir kızdı.
- Maybe I should give you some ether.
- İstersen eter vereyim.
- No ether.
- Eter yok.
Some of the chemicals in fertilizer and the ether in the Engine Start will mix together to make a pretty good bomb.
Gübrenin içindeki bazı kimyasallar ve spreydeki eter birleşince oldukça kuvvetli bir bomba oluşturur.
Patrolman smelled some ether fumes night before last, but the D.A. Won't issue a warrant until they actually see some evidence.
Devriyeler evvelki gece eter kokusu aldıklarını bildirmişler, ancak bölge savcısı kanıt görmeden arama emri çıkarmayacakmış.
Buyin'ether and acetone...
Eter ve aseton aldım.
This place is filled with ether and acetylene, dig?
Bu yer eter ve asetilen ile dolu, anladın?
He didn't use no ether, nothing.
Eter veya herhangi birşey kullanmadı.
It may be no more than a local disturbance in the extraplaner ether.
Gökyüzünün eter kokuyor olması yerel bir rahatsızlık olabilir.
Ether, me bollocks.
Taşaklarım eter kokuyor.
This garrafinha contains chloride of étilo, an instant anesthetic very strong.
Bu şişede etil klorür var, çok güçlü bir tür eter.
There's no ether, either.
Eter de kalmamış.
An ether surrounds the world... washing over us all the time... and all sorts of messages get transmitted through it.
Dünyanın etrafını eter kaplamış bizi de sürekli çevreliyor ve bütün mesajlar onun içinden geçiyor.
In the third drawer of my desk are... surgical tools and some ether.
Masamın üçüncü çekmecesinde... cerrahi aletler ve eter var.
You say ether and I say either Ether, either
Sen eter diyorsun, ben yeter diyorum. Eter, yeter.
Ether powder? !
Eter tozu mu bu!
- The ether- -
- Eter...
It's ether!
Eter bu!
extremely flammable ether.
Her an patlayabilen yanıcı eter.
Too much heroin and ether for nobody to know nothing.
Birşey bilmeyen biri için fazla eter ve eroin vardı.
You know the barrels of ether that blew up on the truck?
O kamyonda havaya uçan eter fıçıları vardı ya?
No, ether.
Hayır, eter.
That's all Porter had when they cut off his leg.
Bacağını keserken Porter'a eter verdiler.
I need some more ether.
Daha fazla eter lazım.
- We're fresh out, sir.
- Efendim, eter bitti.
Probably one of your ether-induced hallucinations, sir.
Muhtemelen eter yüzünden gördüğünüz bir halüsinasyon, efendim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]