Every time i see him tradutor Turco
135 parallel translation
I think so every time I see him.
Onu her gördüğümde böyle düşünüyorum.
Every time I see him lying down, I keep looking at his chest, hoping.
Ne zaman yattığını görsem göğsüne bakıp dua ediyorum.
Every time I see him, I melt.
Onu her görüşümde eriyorum.
Every time I see him, it feels like he is sucking my life from me
Her zaman onu görüyorum. Hayatımı mahvediyor.
He's a different kid every time I see him.
Her görüşümde biraz daha değişmiş oluyor.
I feel like smashing his head against the wall every time I see him, but he's a very nice boy.
Onu her gördüğümde canım kafasını duvara çarpmak istiyor ama çok iyi bir çocuk.
I mean, every time I see him, it's Tony this, Tony that.
Onu ne zaman görsem, Tony şöyle, Tony böyle.
Every time I see him, I want to pick him up and give him a hug.
Ne zaman görsem sarılıp öpmek istiyordum.
Every time I see him, he gives me one.
Bana birkaç tane verdi.
Every time I see him, President Trunks always looks so sharp!
O'nu her görüşümde, Başkan Trunks daima sert bakıyor!
Every time I see him... he's got cocaine all over his mustache.
Onu ne zaman görsem bıyığının üstü kokainle kaplı olurdu.
Every time I see him, it's like, " Is it on the loose?
Ne zaman onu görsem : " Aradan çıkmış mı?
Every time I see him, I want to... do things to him I can't charge for.
Ne zaman onu görsem aklıma sorumluluğunu alamayacağım şeyler yapmak geliyor.
This kid gets brighter every time I see him.
Bu çocuk gittikçe parlıyor.
Now it's going to be awkward every time I see him in the hallway.
Onu ne zaman koridorda görsem tuhaf olacak.
But every time I see him I catch this look this slight look of recognition. But he says he can't remember me at all. Sammy, it's OK.
Ama onu her gördüğümde, tanıştığımıza işaret eden... bir bakış seziyorum... tabii hiç hatırlamadığını söylüyor.
AND EVERY TIME I SEE HIM, HE ACTS LIKE HE DOESN'T EVEN KNOW I EXIST.
Ve onu ne zaman görsem sanki yokmuşum gibi davranıyor.
And every time I see him -
- Evet. Biliyorum. Onu ne zaman görsem...
EVERY TIME I SEE HIM.
Gördüğüm her gün büyüyor.
He murdered Patrick Keenan with such brutality Every time I see him I wonder how he lives with himself.
Patrick Keenan'ı vahşice öldürdü, onu ne zaman görsem, kendine nasıl tahammül ettiğine şaşırıyorum.
Every time I see him, I get so embarrassed.
Onu ne zaman görsem çok utanıyorum.
He doesn't know who I am but every time I see him... I can feel the blood in my eyes start to boil.
kim olduğumu bilmiyor, ama onu her gördüğümde... gözlerimdeki kanın kaynadığını hissediyorum.
More and more like her every time I see him.
Her gördüğümde ona daha çok benziyor. Günaydın.
I'd keep him, but every time I see him, he makes me think of Lorraine.
Ona bakacağım, ama ne zaman görsem, bana Lorraine'i hatırlatıyor.
But now every time I see him, I get confused.
Onu her gördüğümde aklım karışıyor.
I try, but every time I see him, a new facet of his Jasonness comes out.
- Uğraşıyorum. Ama onu her gördüğümde yeni bir yanını keşfediyorum.
Then he lectures me about it every time I see him, and it's annoying.
Sonra da onu her gördüğümde bana vaaz veriyor, sinirim bozuluyor.
No, every time I see him, somebody grabs me and wants to talk about the pictures.
Hayır. Ne zaman onu görsem biri kolumdan tutuyor ve resimler hakkında konuşmak istiyor.
Every time I look up at him, I can just see him.
Ona her baktığımda seni görüyorum.
Every time you touch me, I see you in that compartment, standing over him, with a knife in your hand.
Bana dokunduğun her zaman, seni o kompartımanda elinde bıçakla onun başında dikilirken görüyorum. Benim unutabileceğimi mi sanıyorsun?
I die of shame every time I see him.
Onu her gördüğümde utancımdan yerin dibine giriyorum.
i don't see why you drag him to kansas city every time your sister gets lonely.
Kardeşin her yalnız hissettiğinde onu Kansas'a süreklemeni anlayamıyorum.
And Every Time I See Somethin'Goin'Down, I See Him.
Ne zaman bir arıza çıksa onu görüyorum.
Every time I see I feel sorry for him.
Onu her gördüğümde üzülüyorum.
Every time I knew I was going to see him there was, like, this electricity coming out of me.
Onu göreceğimi bildiğim anlarda içimden taşan bir elektrik olurdu sanki.
I'm moving on, Carter... and if you want to waste your life... beating the shit out of Alex every time you see him... then you can just drop fucking dead!
Ben gidiyorum, Carter. Alex'i her gördüğünde onunla kavga ederek hayatını geçireceksen beni lânet hayatından çıkar!
Every time I'm with him, I see myself doing these horrible things.
Onunla her birlikte olduğumuz zaman, kendimi o iğrenç şeyleri yaparken görüyorum.
But every time I look at you, I'll see him.
Ama sana her baktığımda onu görüyor olacağım.
But I see him... every time I close my eyes.
Ama ben onu görebilirim. Ne zaman gözlerimi kapasam...
YOU KNOW, EVERY TIME I SEE HIM, HE'S DIFFERENT.
Onu her gördüğümde değişiyor biliyormusun.
Every time I close my eyes, I see him staring at me.
Gözümü her kapattığımda onun bana baktığını görüyorum.
Every time, you know, I see him, it just gets harder and harder.
Onu her gördüğümde, daha da zorlaşıyordu.
Every time I close my eyes I see him.
Gözlerimi her kapadığımda onu görüyorum.
Every time I'm supposed to come see him I trick myself into thinking that it's gonna be different this time.
Ne zaman onu görmeye gelsem bu sefer farklı olacak diye kendimi kandırıyorum.
Every time I come here I'm gonna see him.
Bundan sıkıldım.
Every time I look at him, I'll see your face hovering above, going, "Oh, he's a dancer"
- Kurtul ondan.
Every time I close my eyes, I can see him falling.
Ne zaman gözlerimi kapasam, onu düşerken görüyorum.
/ Nah, I went because I want him to see my grill every time he spit that rap.
O sözler ağzından her çıktığında yüzümü görsün istedim.
And every time I looked at the guy, I didn't see him.
Ve ona her baktığımda, onu görmedim.
Every time I come here, I see that man in the same position Don't you keep him busy?
Ne sakliyorsun sen?
And every time that I look at Sawyer, every time I feel something for him, I see you, Wayne.
Ne zaman Sawyer'a baksam, ne zaman ona karşı bir şeyler hissetsem seni görüyorum, Wayne.