Exeter tradutor Turco
189 parallel translation
- I'm called Exeter.
- Ben Exeter.
Whoever that Exeter is, I don't like him.
Bu Exeter her kim ise, ondan hoşlanmadım.
One : whatever scientific knowledge this Exeter character has, should be in our textbooks.
Bir : Bu Exeter'in ne kadar bilimsel bilgisi olursa olsun o bilgiler ders kitaplarımızda yer almalı.
Exeter asked me to greet you.
Exeter sizi karşılamamı istedi.
And now I think Exeter is waiting to greet you.
Sanırım artık Exeter sizi görmek için hazırdır.
Exeter isn't exactly conventional in his hiring methods.
Exeter, iş verme konularında, pek uzlaşmacı değildir.
Exeter has spared nothing for our comfort... or facilities for our work.
Exeter, rahatımız veya çalışmalarımız için hiçbir şeyden kaçınmadı.
The elevators down to Exeter's slave quarters.
Asansörler, Exeter'in köle bölümüne gider.
This is Exeter's office and study.
Burası Exeter'in ofisi.
- That's Brack, one of Exeter's assistants.
- Brack, Exeter'in yardımcılarından biri.
This all sounds great, Mr. Exeter, but why me?
Anlattıklarınız muhteşem Bay Exeter, ama neden ben?
Exeter will flatter you to death.
Exeter seni ölümüne çalıştırır.
What do you think of Mr. Mozart, Exeter?
Bay Mozart hakkında ne düşünüyorsun, Exeter?
The dinner, Exeter, was even more perfect than you promised.
Yemek, Exeter, söz verdiğinden çok daha iyiydi.
That's quite a group Exeter has collected.
- Exeter çok güzel bir grup toplamış.
I seem to remember that was part of Exeter's pitch.
Galiba bu Exeter'in bildiği bir şey.
Don't let Exeter push you too hard.
Exeter'in sizi çok yormasına izin vermeyin.
Guess Exeter doesn't expect me to waste any time.
Exeter boşa vakit harcamamı istemiyor.
Could be even from the prying eyes of Exeter's interocitor.
Yani Exeter'in interocitoru tarafından da görülmemiş oluruz.
That's okay, but either I've got to figure I'm a little cracked... Or that Exeter's cat has got both your tongues.
Bu da tamam, ama ya ben biraz paranoyak oldum ya da Exeter'in kedisi, dillerinizi koparmış.
There's always the possibility you spent a few minutes under one of Exeter's sunlamps.
Her zaman, Exeter'in güneş lambalarının altında birkaç dakika geçirme ihtimali var.
Who's Exeter working for?
Exeter kim için çalışıyor?
Exeter is desperately trying to come up with new sources of atomic energy.
Exeter, atomik enerji için yeni kaynaklar bulmaya çalışıyor.
I don't blame you doctors for being excited about working for Exeter.
Siz doktorların Exeter için çalışmasını garipsemiyorum.
Tell me, Exeter, Why should a communication device be equipped with a destructive ray?
Exeter, bir haberleşme cihazına neden yok edici bir ışın koyuyoruz?
And these are portraits of Exeter and Brack.
- Bunlar da Exeter ve Brack'in portreleri.
Exeter keeps it here for the staff.
Exeter malzemeler için bunu burada tutuyor.
Exeter, what are you using for power?
Exeter, güç olarak ne kullanıyorsun?
Welcome, Exeter.
Hoş geldin, Exeter.
Do you still insist, Exeter, that we can allow any of these Earth creatures to have free minds?
Hâlâ bu Dünyalı yaratıkların, özgür iradeleri olması konusunda ısrar ediyor musun, Exeter?
Stand back, Exeter.
Geri çekil, Exeter.
Exeter, are these tubes strong enough to keep him out?
Exeter, bu tüpler, bize ulaşmasını engeller mi?
Exeter, you're a liar.
Exeter, sen bir yalancısın.
My gracious sovereign... now in Devonshire, as I by friends am well advised... Sir William Courtney and the haughty prelate, Bishop of Exeter, his brother there... with many more confederates, are in arms!
Ulu hükümdarım, aldığım güvenilir haberlere göre, şu anda Devonshire'da Sir William Courtney'le ağabeyi, o kurumlu rahip, Exeter Piskoposu, çok sayıda adam toplayıp ayaklanmışlar.
Your uncle called in the police from Exeter, but they could find no trace.
Amcanız Exeter polisini aradı, ama hiçbir iz bulamadılar.
What do I owe you for your trouble, and your fare from Exeter, of course?
Sorununuz ve Exeter'in hesabı ile ilgili ne yapabilirim acaba?
A check for 50 pounds from that woman in Exeter.
Exeter'deki kadından 50 paundluk bir çek.
It's the USS Exeter, sir.
- Bir USS Exeter.
The Exeter.
Exeter.
We're locked onto the Exeter's Engineering Section.
- Exeter'e bağlandık.
Captain's log, aboard the USS Exeter, commanded by Ron Tracey, one of the most experienced captains in the Starfleet.
Kaptan'ın seyir defteri. Yıldız filosunun en deneyimli kaptanlarından Ron Tracey'in yönettiği USS Exeter.
The Enterprise has left the Exeter and has moved into close planet orbit.
Enterprise yakın gezegen yörüngesine girdi.
Captain Tracey of the Exeter. Yes, sir.
Kaptan Tracey, Exeter'dan.
There is a disease here that affected the Exeter landing party and us.
Ama bir hastalık hem bizi hem de Exeter iniş ekibini etkiledi.
Had the Exeter landing party stayed here just a few hours longer, they never would have died.
Exeter iniş ekibi burada bir kaç saat daha kalmış olsaydı, ölmezlerdi.
In fact, they missed four very easy kicks against the Exeter Amateur Operatic Society which cost them the match.
Exeter Amatör Operacılar Derneğine gol atamadılar ve maç kaybettiler.
And he's been making a big name for himself At the recent assizes at exeter.
Son Exeter Yargılamalarında büyük ün kazandı.
At Exeter, he was...
Exeter'da da zaten...
I said Barnstaple, not Exeter.
Barnstaple dedim, Exeter değil.
I said change at Exeter, mate.
Exeter'de aktarma olacak dedim ahbap.
Check all trains for suspects - fast!
Randevu yeri olarak mükemmel. Exeter treni iki dakika önce hareket etti efendim.