Eyeball tradutor Turco
658 parallel translation
Of course, his whole eye got inflamed, and the lecturer pointed out... that the lining in your stomach... is exactly the same composition as your eyeball.
Elbette bütün göz yandı. Ve konuşmacı açıkladı : "Midenizdeki doku da gözünüzle aynı maddeden oluşuyor."
Just leave your eyeball for security.
Güvenliğe gözlerinizi bırakın yeter.
And even when old Vince Wesley forced me to fight and his eyeball was hanging down on his cheek after and they didn't know whether he was gonna live or die you knew I had no way out.
Ve hatta yaşlı Vince Wesley beni kavgaya zorlamıştı da sonrasında gözünün yuvarlakları yanaklarından sallanıyordu ve insanlar yaşayıp yaşamayacağına karar verememişlerdi ama biliyorsun başka çarem yoktu.
It depends on what size eyeball you've got.
Gözlerinin büyüklüğüne göre değişir.
The Chinese love this eyeball-to-eyeball stuff.
Çinliler göz göze mücadeleyi seviyor.
At this distance, the heatwave is sufficient to cause melting of the upturned eyeball, third-degree burning of the skin and ignition of furniture.
Oluşan ısı dalgası bu mesafede,... korunmasız bir gözü yakmaya, üçüncü derece yanıklar oluşturmaya ve eşyaların ateş almasına neden olabilir.
"All right" my left eyeball!
Tamam. "Tamam." k.. çımın kenarı.
I'd kind of like to eyeball this situation.
Bir tür gözküresi durumu istiyorum.
For three days and nights The displaced eyeball plummeted earthward
Yerinden çıkan göz üç gün üç gece düştü.
It's giving me a terrible pain in the eyeball.
Gözümü çok acıtıyor.
You turn down this gift, they'll slit you, me, Caleb and the horses from crotch to eyeball with a dull deer antler!
Bu hediyeyi geri çevirirsen, seni, beni, Caleb'i ve atları kasıklardan gözlerimize kadar kör geyik boynuzlarıyla deşerler!
Except for the odd, eyeball-rolling darkie... to take his place alongside the swarthy yid, the oily lebantine, and others.
Şu gözlerini devirerek bakan tuhaf zenci dışında. Esmer Yahudi ile yağcı Lübnanlı ve diğerlerinin yanında yer alanı diyorum.
Lever up about eyeball high.
Göz hizasına yükselt.
She rubs and polishes the family altar, her only piece of dowry, until it shines to reflect her artificial eyeball.
Tek çeyizi olan aile sunağını, ovup parlatır. Parlaklığı yapay gözüne yansıyana kadar.
The eyeball witness who saw Renda commit murder was a police officer.
Renda'nın işlediği cinayetin görgü tanığı bir polisti.
And somehow the blood began to drain into behind her eyeball, and the pressure caused her eye just to bulge out.
Ve bir şekilde kan gözünün arkasına akmaya başladı ve baskı nedeniyle gözü öne doğru çıktı.
Jesus Christ, just put it through his eyeball, here.
Of Allahım, işte şöyle gözünden geçiriver.
And you know, I'm going to be eyeball to eyeball with Mr. Ruddy on this.
Ve biliyorsun ki bu konuda Bay Ruddy ile kapışacağım.
You're gonna eyeball the new Charlestown Chiefs.
Yeni Charlestown Chiefs'i seveceksiniz.
Oh yeah, I got an eyeball on you.
Evet, elini gördüm.
There ain't nothin'wrong with a good, old-fashioned eyeball orgasm.
Canım, şu bildik göz yuvası orgazmı desene! ..
We have eyeball on your 10-30. Over.
Onları gördüm, tamam.
- That's an eyeball!
- Göz bu!
Don't you eyeball me.
Gözüme bakma.
Don't you eyeball me, boy!
gözümün içine bakma!
Not eyeball to eyeball.
En azından bizzat değil.
Eyeball to eyeball, I'm sure.
Bizzat öyledir, eminim.
Some guy just kept staring at me, so I cracked his eyeball with just one punch?
Birsürü insan bana bakıyordu ve bende gözünün ortasına bir yumruk attım.
Eyeball, this is da Vinci.
Gözcü, ben Da Vinci.
You just call him out, stare at him eyeball to eyeball, and watch him crumble.
Onu dışarı çağır, onun gözlerinin içine bak ve onun harap olmasını izle.
- [Growling] - I do business with you eyeball to eyeball. 4 : 00.
" Seninle, yüz yüze iş yapacağız.
Call the Bangkok police, whatever you gotta do to eyeball this scumbag.
Bangkok polisini ara. O pisliği adım adım izleyecek birileri olmalı.
You want to know what happens to an eyeball when it gets punctured?
Gözlerini oyduğumda ne olduğunu bilmek ister misin?
Well, you just have to eyeball it.
Şey, bunu hissedebiliyoruz.
Your brother's not very polite, Eyeball.
Kardeşin pek terbiyesizmiş Eyeball.
About this time, Charlie and Billy were playing mailbox baseball with Ace and Eyeball.
O sırada Charlie ve Billy, Ace ve Eyeball ile birlikte... posta kutusu beyzbolu oynuyordu.
Me, Chris Chambers, kid brother to Eyeball Chambers.
Ben, Chris Chambers, Eyeball Chambers'ın küçük kardeşi.
Eyeball, you know that Brower kid?
Eyeball, şu Brower denen çocuğu biliyor musun?
By noon, Ace and Eyeball had told their secret to everybody in the gang.
Öğle olduğunda, Ace ve Eyeball sırlarını çetede herkese söylemişti bile.
We better start running, Eyeball.
Biz iyisi mi kaçalım Eyeball.
There are four of us, Eyeball.
Biz dört kişiyiz Eyeball.
Get that eyeball pâté working.
Göz ezmesini hazırla hadi.
Let me, and let this dagger's point prick out his soft eyeball and sup with glee upon its exquisite jelly.
"Bırak ben yapayım, " bırak ta bu hançer o yumuşak gözüne saplansın... "... ve enfes peltesini neşeyle yudumlasın.
We'll straighten this thing out eyeball to eyeball.
Bu işi yüz yüze düzelteceğiz.
As long as there's a possibility, if you eyeball my main squeeze, Peeping Tom her until you can semaphore me.
Olasılık olduğu sürece metresime gözünü dikip bana işaret verebilene dek onu dikizleyeceksin.
We're gonna eyeball Sam Phillips, see if he can get us a deal.
Sam Phillips'in gözlerini yuvarlarından çıkaracağız, belki bizimle anlaşma yapar
Don't eyeball me boy!
Bana öyle bakma!
He shot out his brother's eyeball over a plate of Fra Diavolo sauce at Umberto's.
Umberto'nun yerinde kardeşinin gözbebeğini bir tabak Fra Diavolo sosuna bulamıştı.
It's an eyeball.
Gözünü çıkarmışlar kadının!
Lonnie, what's the story on Mr. err... Eyeball?
Lonnie, şu Mr... "Gözküre" ile ilgili hikâye nedir?
They said when they were making the jellied eyeball, a cockroach jumped into it.
Bu göz küreleri radika üzerine yerleştirilip kanla soslanmış.