Fabulous tradutor Turco
3,663 parallel translation
( IN NEW YORKER ACCENT ) It's fabulous. I love what you did!
Mükemmel, çok beğendim.
Because the sky spirits gave it to me for kicking up the fabulous, baby.
Çünkü onu bana gökyüzü tanrıları verdi. Muhteşem bir olay olsun diye, bebeğim.
And how fabulous you'll look at the Grand Galloping Gala.
Ve Büyük Galloping Galasında ne kadar mükemmel görüneceğin hakkında!
For many people, the description of fabulous ancient cities in the Sanskrit writings of India were simply mythology, but with the discovery of the remains of a sunken city off the coast of India in the location of Dwaraka, all that has changed.
Bir çokları için Sanskrit yazılarındaki muazzam tarihi Hint şehirlerinin tarifleri basitçe birer efsane ; ancak batmış bir tarihi şehrin
The Joan of Arc story is a fabulous tale of a vision really affecting history in a practical and concrete way.
Jean D'Arc hikâyesi, bir düşün tarihi gerçekten de tatbik edilerek kesin bir şekilde etkilemesinin muazzam bir hikâyesidir.
You were fabulous today.
Bugün şahaneydiniz.
Honey, When I'm out of here I'll show you the most fabulous magic show On the biggest stage in the world.
Tatlım, buradan çıktığımda sana dünyanın en büyük sahnesinde en olağanüstü sihir gösterisini sunacağım.
I like everything fabulous. The action, and the director's profile.
Harika şeyleri severim aksiyon ve yönetmenin profili.
There's a restaurant here where the desserts are fabulous.
Burada tatlılarıyla ünlü bir restoran var.
The Fabulous people.
Ne esaslı bir genç bu.
Yes, fabulous.
Peki, harika.
Yes, you were fabulous, my dear.
Evet, harikaydın, canım.
It's fabulous.
Harikulade.
Well, this is a fabulous surprise.
Bu ne muhteşem bir sürpriz.
Now you all have seen how to properly place your valentines into our fabulous envelopes, go ahead. Great.
Şimdi hepiniz o güzel Sevgililer Günü zarflarınızı nereye koyacağınızı öğrendiniz, hadi bakalım.
Fabulous detail.
Muhteşem detaylar.
- Fabulous choice. What do you mean?
- Bence bunu saklamakla iyi yapmışım.
You look fabulous, mein Fuhrer.
Harika görünüyorsunuz, Führer'im.
They look spectacular, this is fabulous I love those costumes are very colorful.
Göz kamaştırıcısınız, bu harika bikinilerinizi çok beğendim, rengarenkler.
Spent most of my childhood trying to... beat the fabulous out of me.
Çocukluğumun çoğu içimdeki mükemmelliği sıka sıka dışarı çıkarmakla geçti.
Oh, that cover last month was fabulous.
Geçen ayki kapak harikaydı.
Truffle? They're really fabulous.
Yer mantarı alsana, bir harika olmuşlar.
That is a fabulous belt you're wearing, by the way.
Kemerin güzelmiş bu arada.
Well, this fabulous young man is Noah.
Pekala, bu harika genç adam Noah.
This feels fucking fabulous.
Çok güzel hisler.
And these are all the girls, that's the fabulous females.
Bunlarda bizim muhtesem kizlar
Your project is fabulous.
Projen fevkalade.
Seems Nazatchov is making a fabulous deal beyond anyone's expectations.
Anlaşılan Nazatchov kimseninin ummadığı kadar şahane bir anlaşmaya imza attı.
This is one fabulous penguin you will never laugh at again.
Bu muhteşem penguene bir daha asla gülemeyeceksiniz.
I hear their Jell-O is fabulous.
Jell-O'nun harika olduğunu duydum.
They're fabulous!
Muhteşemler!
Fabulous!
Muhteşem.
I saw what you posted about your fabulous clients.
Muhteşem müşterilerin hakkında yazdıklarını gördüm.
Oh, you're coming to London? Fabulous!
Londra'ya mı geliyorsun?
Oh, then I'm fucking fabulous.
- Evet. - O zaman şahane durumdayım!
Here's the fabulous end run after a draining race.
Yorucu bir yarıştan sonra işte muhteşem sonuç.
It got fabulous reviews.
Müthiş yorumları var.
You go take care of that fabulous restaurant of yours that we cannot wait to try.
Tabii, sen gidip yemek yemek için sabırsızlandığımız muhteşem restoranınla ilgilen.
The first lady... fabulous, isn't she?
Cumhurbaşkanının karısı şahane, değil mi?
- Fabulous about the wedding. - Mmm.
Düğün olayına çok sevindim.
"A hilarious tale of married life, toddlerhood, and the perils of throwing a fabulous surprise party" - -
"Evlilik hayatı ve çocuklara dair komik bir hikâye. " Ayrıca sürpriz parti vermenin incelikleri. "
Hail mary to save the night- - I, at my place, have a fabulous bottle of champagne, Two thick, big, juicy steaks.
Bu geceyi kurtarmak adına ben, benim evimde, güzel bir şişe şampanya,... iki kalın, büyük, lezzetli biftek.
Fabulous, my lord.
Harikasın lordum.
Like an angel in Armani I'm too fabulous
Armani'deki bir melek gibi Çok muhteşemim
You must be at that photo shoot to make sure I look as fabulous as you always do.
Senin her zaman olduğun kadar şahane görünmemi sağlamak için o fotoğraf çekiminde olmalısın.
It was fabulous.
Çok iyiydi.
Why don't I get a suite at some fabulous hotel.
Neden muhteşem bir otelin bir odasını tutmuyorum.
- Different fabulous?
- Muhteşem derecede farklı mı?
We needed a fabulous source of energy that could drive a star for billions of years at a time.
Ve bunu da bir deha çözdü.
They're fucking fabulous.
Muhteşemler.
- It's fabulous, well portí. , not just good for mí.
Ne güzel sevindim adına