Fact tradutor Turco
47,363 parallel translation
You know, in fact, you're a winner.
Hatta kazanmış oluyorsun.
Dee is a rock. In fact, I'm the type of gal who makes men's lives better.
Hatta ben erkeklerin hayatlarını daha iyi bir hale getiririm.
In fact, I'm the type of gal who makes men's lives better.
Hatta ben erkeklerin hayatlarını daha iyi bir hale getiririm.
That is fact number one of today.
Bugünün ilk gerçeği.
Look, if it's too much, you can just drink your drink... and live with the fact that you're afraid.
Bak eğer çok ağır geldiyse, içkini içebilirsin. Ve korktuğun gerçeğiyle yaşamaya devam edersin.
Not at all in fact..
Buna hiç niyetim yok.
♪ You called it a little crap hole Is that a fact-o?
Buraya "Pislik yuvası" dedin Bu doğru mu?
As a matter of fact, let's get dusty right now and have some real fun.
Hatta şimdi kullanalım ve gerçekten eğlenelim.
In fact, I have to be really sexy and great.
Aslında çok seksi ve yetenekli olmalıyım.
As a matter of fact, I do.
Aslına bakarsan öyle.
♪ In fact, I can only Thank you for what I become ♪
Aslında yeni hâlim için Sana teşekkür etmeliyim
What would you say if I told you I know for a fact... we can make you more money?
Eğer size daha fazla para kazandırabileceğimize emin olduğumu söylesem ne derdiniz?
In fact, um... Ezekiel Figuero...
Aslında, Ezekiel Figuero...
Maybe we should consider the fact that.. Hobb's right.
Belki de Hobbs'un haklı olduğunu göz önünde bulundurmalıyız.
I'm sitting there wondering this whole time when this thing feeling badly and she's getting fact.
Bu güzellik oturup kıç büyütürken ben bunca zamandır tek başımayım.
Given the fact that Dom hit the Russian Motorcade safe to say it's Russia. Go ahead, bring up the map.
Dom, Rus konvoyuna saldırdığına göre Rusya'da olduklarını söyleyebiliriz.
The fact is we all started out as someone's little angel.
Gerçek şu ki hepimiz birinin küçük meleği olarak dünyaya geldik.
We got ourselves a president who appears not to be aware of the fact that the United States is at war right now, and he's that war's commander in chief.
ABD'nin savaşta olduğunun farkında olmayan bir başkanımız var, üstelik kendisi başkomutan.
You don't look great, far from it in fact.
Buradan pek öyle gözükmüyorsun ama.
Add alcohol to the mix and the fact that women don't let things go...
İşin içinde alkol de vardı ama kadınlar bir türlü ipi bırakmıyordu.
In fact, you should be excited.
Ama azcık heyecan da lazım tabii.
In fact, she's so pretty and free-spirited and bohemian and all-loving that sometimes I just want to...
Ayrıca o kadar sevecen, özgür ruhlu, kural tanımayan ve sevgi dolu ki bazen tek istediğim...
Compounded by the fact that your little sister's going to first grade.
Kızkardeşinin okula başlaması da yaraya tuz bastı.
As as matter of fact, I did.
- Gerçekçi olursak, evet aldım.
In fact, I'm training for Everest.
Aslında şu sıralar Everest'e tırmanmak için alıştırma yapıyorum.
We don't know for a fact that he's innocent.
Masum olduğundan emin değiliz.
It's coming from the fact that you don't really seem to adore me, that you're rarely interested in having sex, but specifically today, it's coming from your constant carrying on about Nathan and his seemingly perfect life,
Neye olduğunu söyleyeyim, benden hoşlanıyor gibi görünmüyorsun. Benimle sevişmekle nadiren ilgileniyorsun. Sürekli Nathan ve mükemmel görünen hayatı hakkında konuşup duruyorsun.
And the guy's kicked me to the curb again, saying it's not his, when I know for a fact it absolutely is his.
Oysaki ondan olduğuna eminim.
In fact killing people is their pastime.
Aslında insanları öldürmek asıl eğlenceleri.
She is unaware of the fact that my brother is interested in her. I intend on making the 1st move. That's why.
Çünkü annem hala Bahu'nun sevdiğini bilmiyor bu yüzden ben önce davranacağım.
If you oppose me, I will disregard the fact you are my father!
Bana karşı gelersen, senide ezerim!
Fact.
Gerçekten mi?
As a matter of fact, I just visited her in prison.
Aslına bakarsan, onu daha az önce hapiste ziyaret ettim.
Yeah. So, the fact that you're even here is kind of amazing.
O yüzden burada olman çok güzel.
The fact that I've developed feelings for you does not make you any less my property.
Sana karşı bazı duygular hissetmem, seni benim malımdan fazlası yapmaz.
I was told that after the fact, the children of the camp... were encouraged to remove the ears from men I called friends.
O olaydan sonra kamptaki çocukların dostum dediğim kişilerin kulaklarını kestiğini öğrendim.
In fact we couldn't even prove that the deaths were related.
Aslında bu ölümlerin bağlantılı olduğunu bile kanıtlayamadık.
The fact is he stopped and didn't kill again until a year ago.
Bir şekilde durmuş, bir yıl önceye kadar öldürmemiş.
I've learned that you hid the fact that your brother-in-law Alfredo Belarrain was having an affair with Anne Arbizu until you managed to exonerate him.
Öğrendim ki, enişten Alfredo Belarrain'in, Anne Arbizu'yla ilişkisini enişteni aklayana kadar saklamışsın.
In fact, most of the disabled cadets scored much, much higher.
Hatta engelli adaylar bile daha yüksek dereceler yaptılar.
Subjective tense since it's contrary to fact.
Zaman-fiil uyuşmazlığı. Yanlış biliniyor.
In fact she claims that she and Ziggy are friends.
Hatta Ziggy'le arkadaş olduklarını söyledi.
In fact, once you're a teenager, you will only wanna hang out with other teenagers.
Aslında ergen olduğunda sadece diğer ergenlerle takılacaksın.
Which may account for the fact that I have become significantly sweatier once I've noticed the mysterious stranger watching me from the back of the room.
Buna gizemli bir yabancının sınıfın arkasında beni izlediğini fark ettikten sonra daha da terlediğim gerçeği de eklenebilir.
- Maybe she doesn't like... the fact that I'm with you
Belki de hosuna gitmiyordur seninle olmam yani.
♪ Matter of fact, make one wrong move ♪
♪ Tek bir yanlış harekete bakar ♪
Kind of a dark streak, in fact.
Aslında çok karamsar biridir.
Do you accept the fact that time is a nonlinear illusion created by man?
Zamanın insanın yarattığı doğrusal olmayan bir illüzyon olduğunu kabul ediyor musun?
And as family... I think sometimes we get so absorbed with... what we're doing individually, we go off on our own track and so forth, we lose the fact that how important family is.
Ve bir aile olarak bazen kendi derdimize o kadar düşüyoruz, girdiğimiz yola kendimizi o kadar kaptırıyoruz ki ailenin ne kadar önemli olduğunu unutuyoruz.
In fact, years back, if you were escorting, you were blackballed in the adult industry.
Aslında eskiden, eskortluk yapanı porno sektöründen dışlarlardı.
Is, in fact, a black man...
- Ne dedin?