English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ F ] / Fakes

Fakes tradutor Turco

468 parallel translation
You've made up for all the fakes I've met.
Tanıştığım sahtekarları telafi ettin.
You sure you ain't one of them labor fakes?
Üçkağıtçı işverenlerden biri misin?
You're a couple of fakes. Both of you.
İkiniz de yapmacık, numaracı tiplersiniz.
Disappears, fakes it.
Kayboldu, öyle göründü.
He fakes it so well everyone's willing to say he's drowned.
Öyle iyi oynadı ki, herkes boğulduğunu söylemeyi yeğledi.
- "Fakes," they'll say. "Fakes."
- "Sahte," diyecekler. "Sahte."
And I've always thought... conscientious objectors were fakes.
Ve her zaman... vicdanlı yorumcuların, sahtekar olduklarını düşünmüşümdür.
Fakes exist, Ariana.
Sahtekarlar hep vardır, Ariana.
- Fakes.
- Sahte.
She's seen the creatures that Colonel Breen insists are fakes.
Albay Breen'in sahte olduğuna ısrar ettiği yaratıkları görüyor.
- Convinced those excerpts are fakes.
- Bu eklemelerin sahte olduğuna.
- Fakes?
- Onlar sahte mi?
A new drug, Dilatrin, developed by Gant Pharmaceuticals, which could have saved thousands of victims of primary vascular disease, has been ineffective because Halder has flooded the market with worthless fakes.
Gant İlaç'ın geliştirdiği yeni ilaç Dilatrin birincil damar rahatsızlığından müstarip binlerce hastayı....... kurtarması gerekirken başarısız oldu çünkü Halder piyasaya değeri olmayan sahtelerini sürdü.
Excellent fakes.
Benzerlikte kusursuzlar.
They are fakes, those two, to see if I really know, to test me.
Bunlar sahte, bu ikisi gerçekten bilip bilmediğimi test etmek için konulmuş.
These are fakes.
Bunlar sahte.
You mean you think they're fakes?
Sizce sahteler mi?
Most strange. A man of Flint's obvious wealth and impeccable taste scarcely needs to hang fakes.
Flint kadar zengin ve zevk sahibi biri nadiren sahte tablo asar.
They made the fakes at night, in a secret workshop behind the mummy case.
Mumya tabutunun arkasındaki bir yerde sahtelerini geceleyin yapıyorlardı.
He was the only one who could have spotted the fakes.
Sahteleri durdurabilecek olan tek kişi oydu.
She fakes to be asleep. She likes to be seen.
Böyle uyuyor. kendini göstermekten hoşlanıyor.
His profession, it's true, is painting-painting fakes.
Onun asıl işi, evet ciddiyim, çakma resimler yapmak.
a book about a faker... was himself a faker and the author of a fake to end all fakes - and that he must have been cooking it up when we were filming him.
Sahtekarlık hakkında... ve bütün sahtekarlıkları bitirmeyi planlayan kitabın yazarı da tam bir sahtekar! Biz onun filmini yaparken o da kitabının çalışmalarını yapıyor olsa gerek.
Do you really believe he did all those fakes?
Gerçekten bütün o sahtekarlıkları yaptığına inanıyor musun?
- Fake fakes!
- Sahte "sahtekarlık"!
Why do you want people to do fakes?
Niye insanların sahte tablolar yapmasını istiyorsun?
Because the fakes are as good as the real ones... and there's a market, and there's a demand.
Çünkü sahteleri de orjinalleri kadar iyi... ve alıcısı var, talep var.
And though Michelangelo even used smoke on some of his fakes to antique them... like some of the rest of us, he finally went straight.
Hatta Michelangelo'nun antika tabloları taklit ederken eski görünmeleri için duman bile kullanmışlığı var... Daha sonraları bir çoğumuz gibi, kendi yolunu buldu.
One reason he was able to get away with what he was doing... for - for 22 years, selling fakes all over the world... all over the United States... was the existence of something new in the art world.
22 yıldır dünyanın her yerinde, bütün Amerika'da, yaptığının yanına kalmasının sebebi ; sanat dünyasında yeni bir şeyin... ortaya çıkmasıydı.
The triumphs and the frauds... the treasures and the fakes.
Zaferler ve hileler... Hazineler ve taklitler.
Because the vouchers are fakes!
Çünkü o senetler sahte.
They are all fakes
Öyle ama hepsi sahte!
They're fakes
Onlar sahte.
They are fakes.
hepsi sahte.
They're all fakes.
Onların hepsi sahte.
I bought too many fakes over the last 10 years.
Son on yılda çok fazla sahte resim satın aldım.
These are authentic fakes all the way from Taiwan.
Bunlar Tayvan'dan gelme otantik taklitler.
They're fakes.
Sahte be onlar.
Fakes?
Sahte mi?
" They're fakes, they're fakes.
Sahte de sahte...
They're all just fakes... "
Sahte de sahte...
Rommel fakes back to pass.
Rable pasını atmak için geriye çekiliyor.
Mills fakes left. Goes around Magic Johnson.
Mills şaşırtıp Magic Johnson'ı geçti.
When it became clear that almost all of the antiques... he inherited were fakes, he was in a penniless situation.
Başladı ha? 000 gemi bile değil.
On a more personal note, let me just go on record as saying that there's no place for fakes, charlatans...
Kişisel olarak şunu belirtmeliyim ki sahtekarların bu toplumda...
- But they're probably fakes.
- Fakat taklit de olabilirler.
He fakes once, he fakes twice.
Birinci fake, ikinci fake.
Fakes three times!
Üçüncü fake! ŞUUT VE GOOL!
Your transcripts are also fakes.
Okul belgelerin de sahte.
Clever fakes, but fakes.
İyi taklit edilmiş ama taklit.
The emeralds were fakes.
Zümrütler sahteydi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]