Fares tradutor Turco
238 parallel translation
"... how my loved one fares.
"... ve sevdiğimi bul.
"... how my loved one fares. -
"... sevda başıma geldi.
- Fares, please.
- Paralar lütfen.
- Fares, please.
- Ücretler.
Fares, please.
Paralar lütfen.
- Some fares like to talk.
- Bazı müşteriler konuşmaya bayılır.
- Pull the cord. Fares, please.
Gidelim!
I ain't trying to show off, but one of my fares that night was a blonde.
Hava atmak gibi olmasın ama o geceki yolcularımdan biri sarışındı.
But if you can't recognize your fares, then, one rainy night, you may end up running one over.
Mademki yolcularını tanıyamıyorsun,.. ... yağmurlu bir gecede birisini ezip geçmen kuvvetle muhtemel.
Listen, did Kowalski, one of your drivers, make a record of his fares last night?
Şoförlerinizden Kowalski, dün geceki yolcularının listesini verdi mi?
How fares our cousin Hamlet?
Yeğenimiz Hamlet nasıllar?
A chance to call it off, to collect. "The end of the line. Fares, please."
Nokta koymak, parsayı toplamak için bir fırsat. "Son durak, biletler lütfen."
How much are two fares to New York?
New York'a iki bilet ne kadar?
Trucks and Taxis have been hired for the day, and if the feast's not over soon,'night fares'will have to be paid.
Kamyonlar ve taksiler gün için kiralandı ve şölen yakında bitmezse, "gece tarifesi" ödemek isteyecek.
- How fares the prince?
- Prens nasıl?
How fares our loving brother?
Sevgili kardeşimiz nasıllar?
How fares our noble cousin, princely York?
Asil yeğenimiz Lord York nasıllar?
Madam, how fares Your Grace?
Anne, siz nasılsınız?
Tell me, how fares our loving mother?
Sevgili annemiz nasıllar acaba?
Fares please...
Biletler, lütfen...
Enough for train fares for everyone, I suppose.
Bilet parası almana yeter ancak.
Truck transportations, railroad fares, food bills.
Kamyonla taşımalar, tren biletleri, yiyecek masrafları.
Mr.? - To get my fares raised
Aslında yapmak gerekiyor, tarifeyi yükseltmek için.
For this icky old heap, they oughtta lower your fares!
Bence daha çok indirmek gerekir sizin o tarifeyi, böyle bir takayla!
Let's test her in public and see how she fares.
Onu insanların içinde sınayalım, bakalım ne yapacak?
I'll get it in black and white and I'll get two fares back to California.
Her şeyi kağıda dökeceğim, yani California'ya dönüş biletlerimizi alacağım.
A lot of money's been spent on this operation what with aeroplane fares, hotels most of my clothes, all of yours including that dress.
Bu operasyona bir sürü para harcadım uçak biletleri, oteller benim bazı kıyafetlerim, seninkilerin hepsi, üzerindeki de dahil.
- Well then, the fares are fixed.
- O zaman tarife belli.
- If I paid for more than our fares?
- Normal bilet ücretinden fazlasını ödersem?
How fares my Juliet?
Julietim nasıl?
How fares my lady?
Karım nasıl?
I don't even get taxi fares.
Taksiye verecek param bile yok.
Any more fares, please?
Başka bilet isteyen?
Odd number Let's see how your luck fares!
Tek sayı bakalım şansınız var mı!
- Fares is waiting in front of'Les Deux Magots'.
- Farès, seni bekliyor. - Farès mi?
- Fares? You're not getting out of here alive.
- Buraya girdin ama çıkamayacaksın.
You can murder me, Fares, but you can't pass yourself off as a judge.
- İstersen beni öldür, Farès. Ama bu bile seni yargılanmaktan kurtaramayacak.
They'll arrest Fares and let you go home.
Onlar Farès'i bulurlar. Böylece size zarar veremez. Polismiş!
- Killers. - Fares?
- Kiralık katiller.
- Colonel Fares.
- Albay Farès!
Step on it, it's Fares!
Arabayı çalıştır, çabuk! Bu, Farès.
- Their leader is called Fares.
- Şeflerinin adı, Farès.
Their boss is called Fares.
Şeflerinin adı, Farès.
Fares is in the synagogue.
Farès, sinagogda!
- Fares?
- Farès mi?
How did Fares know we were here?
- Farès, yerimizi nasıl öğrendi?
No more fares today.
Bugünlük kapattım.
Jud! How fares my wife?
Hayvanlar bu mağaraya çekilmiş... ve muhtemelen burada pişirildi.
How fares my Kate?
Kendini nasıI hissediyorsun Kate'im benim?
Fares.
Farès!
- Is Fares here?
- Farès, burada.