Fasting tradutor Turco
288 parallel translation
Have you been training or only fasting?
Çalışıyor muydunuz yoksa perhiz mi yapıyordunuz?
Here in France, they've learned the wisdom of beginning the day fasting.
Burada Fransa'da, güne aç bir şekilde başlama bilgeliğini öğretiyorlar
Then comes the fasting and the penance.
Sonra da oruç tutulur ve ibadet edilir.
We're fasting.
Biz oruçluyuz.
One of our brothers is weak from too much fasting.
Kardeşlerimizden biri oruç yüzünden zayıf düştü.
- Then it'll be a time for fasting?
- Yemeği hazırladın mı?
Prayer and fasting?
Dua ve oruçla mı?
The long journey and the fasting must have upset him
Uzun yolculuk ve oruç dokunmuştur.
- l'm fasting.
- Oruç tutuyorum.
He is fasting.
O oruç tutuyor.
In thought, while fasting I had cravings for lettuce!
Düşünüyorum da, oruçluyken canım şiddettle marul çekti!
It's said that those who want their wishes to come true should pray there before the image of the god Yunohana, whilst fasting and purifying their body and soul for seven days and seven nights.
Hayâllerinin gerçekleşmesini dileyenler 7 gün ve 7 gece boyunca oruç tutarak bedenlerini ve ruhlarını arındırırken Yunohana-myoujin tanrısının silueti ortaya çıkmadan ibadet etmeleri gerektiği söyleniyor.
That kind of fasting makes a person weak.
O türden perhiz insanı güçten düşürür.
She's hoping for some action tonight, since we're fasting this weekend.
Bu gece için bir hareketlilik bekliyorda... Umarım güzel bir haftasonu olacak...
In fact, I'm fasting.
Oruç tutuyorum, o kadar.
We're dream-fasting, sharing our memories.
Rüya görüyoruz. Anılarımızı paylaşıyoruz.
I want to call upon the nation to make that a day of prayer and fasting.
Ulusu o günde dua etmeye ve oruç tutmaya çağırmak istiyorum.
I mean a day of prayer and fasting.
Dua ve oruç günü, dedim.
I'd like to, but I have the habit of fasting.
İsterdim ama perhiz alışkanlığım var.
I'm fasting.
Oruçluyum.
You're fasting?
Oruçlu musun?
Hamlet has become melancholic - he's fasting, can't sleep, he's become apathetic - confused and gradually lost his mind, and now he's raving.
Hamlet melankolik oldu. Yemek yemiyor, uyuyamıyor, duygusuzlaştı... şaşkına döndü ve aklını kaybetmeye başladı. Ve en sonunda da delirdi.
Abe, we're fasting!
Abe, oruç tutuyoruz!
Worf was... just observing a Klingon ritual involving fasting.
Worf... içinde oruç tutmak da olan, bir Klingon ayinini gözlemliyordu.
I've been fasting for four days.
Dört gündür oruç tutuyorum.
Fasting and prayer.
Oruç ve dua nedeniyle.
No more fasting.
Daha fazla oruç yok.
He's fasting today, like his birds.
Bugün oruç tutuyor. Tıpkı horozları gibi.
I've been fasting for two days.
Hayvan gibi açım. 2 gündür diyetteydim.
You've been fasting for two days.
İki gündür diyetteydin.
Not eat or drink anything we must first make a contrast fasting hours.
Bir şey yiyip içmesin. Yarın sabah ilk iş kontrastlı röntgen çekilecek.
Ah, I've been fasting all day.
- Bütün gün birşey yemedim.
She hasn't even eaten anything today. She's fasting.
yok bir sey bugün.O bile yemis.
Fasting?
açmisin?
God's asked me to start fasting from tonight, hallelujah!
Tanrı benden, bu geceden itibaren oruç tutmamı istedi.
For three weeks, they stand fasting, losing half their body weight, but at the end they will have warm, watertight coats and be ready for the icy blasts of winter.
Üç hafta boyunca hiçbir şey yemeden dururlar ve vücut ağırlıklarının yarısını kaybederler fakat sonunda su geçirmeyen yepyeni kürkleri ortaya çıkacak ve dondurucu sert kış rüzgarlarına karşı hazırlıklı olacaklardır.
- Oh, God. And when the Restaurant Guidebook recommends you... to Hindus looking for a fun night out of fasting... what did you expect me to do, change the menu?
Ve Restoran Rehberi seni oruç tutmayıp... eğlenceli bir gece arayan Hintlilere öneriyorsa ne yapmamı..
Also be aware that the Markabs have their day of high fasting today.
Bu arada bugün Markabların oruçlarının ilk günü.
Are you fasting too?
Neden böyle endişelisin?
Fasting can last up to five days, depending on the individual... and is usually followed by the rotation diet... or the rare foods diet... both of which help protect the system... while reintroducing foods back into it.
Kişisine göre oruç, beş güne kadar sürebilir... ve genellikle orucu sıralı diyet ya da... az bulunan yiyecekler diyeti... takip eder ki ikisi de sistemin yiyeceklerin tekrar... tanınması aşamasında korunmasını sağlarlar.
I'm fasting and praying for our sins.
Oruç tutup, günahlarımız için tövbe ediyorum.
You know, I don't believe in all this rigmarole - this fasting business, so... you don't have to suffer on my account, ok?
Benim bu oruç tutma işine inanmadığımı biliyorsun, dolayısıyla benim için bu eziyeti çekmene gerek yok, tamam mı?
Fasting without water was difficult even for Mahatma Gandhi.
Susuz oruç tutmak, Mahatma Gandhi için bile zordu.
Delenn has refused to eat for seven days... fasting, praying and waiting.
Delenn yedi gündür ağzına tek lokma yemek koymadı oruç tutuyor, dua ediyor, bekliyor.
I couldn't stop my silence fasting
Sessizliğimi bozmadım.
And the diet, the best I understand it makes the body go into a fasting state, and something about that fasting state stops the seizures.
Anladığım kadarıyla, diyet... ve oruç organizasyonu açlık şey... saldırıları engellemek için.
Many parents notice positive changes during the fasting period.
Birçok anne olumlu bir fark açlık döneminde.
Fasting rests the body.
Vücudun geri kalanı açlık olduğunu.
"And Jesus said,'This kind does not go out except by prayer and fasting'."
"İsa dedi ki : Ben sadece olabilir dua ve oruç çekinirler."
You missed a good turkey dinner because you were fasting?
Oruç tuttuğun için güzel bir hindiyi kaçırmışsın, öyle mi?
I am fasting today.
Oruç?