Fever tradutor Turco
5,392 parallel translation
Doesn't feel like you have a fever.
Ateşin varmış gibi değil pek.
I am burning up with fever.
Ateşten yanıyorum.
This Vatican is a hive of whispers, and rumours, and innuendos that set my imagination to a fever.
Vatikan fısıltıların, dedikoduların ve kinayelerin kovanı gibi bu da hayal gücümü köreltiyor.
More people are coming in with fever and headache.
- Ateş ve baş ağrısıyla gelen başkaları var.
high fever, neck pain, photophobia. I'd be surprised if it was anything else.
Ama yüksek ateş, boyun ağrısı, fotofobi gibi semptomlardan sonra başka bir şey olsa şaşırırdım.
They're descending on our little'colony'because things have gotten real messy in the past few years. I blame Bieber Fever.
Onlar bizim küçük kolonimize dikkat kesildiler, çünkü son birkaç yıl içinde karmaşık şeyler oldu.
- Peryong has fever.
- Peryong ateşlendi.
- Kallen is having a high fever.
Svante Kallen'in de ateşi var.
When I got home, the kid had a fever.
Eve gittiğimde çocuğun ateşi vardı.
Body ache, fever every evening and I'm unable to sleep
Sırt ağrısı, her akşam ateşimin çıkması Bir de gece uyuyamamak
Does he have a fever?
Ateşi mi var?
If the fever doesn't break, we'll call a doctor.
Ateşin düşmezse doktor çağırırız.
- Your fever broke. - Ahem.
- Evet Bayan Swenson
I've been reading up on some of those tropical diseases malaria, yellow fever, rabies.
- Ne? Tropikal hastalıklarla ilgili şeyler okudum da. Sıtma olsun, sarı humma olsun, kuduz olsun.
No fever.
Ateşin yok.
No fever, that's a good thing.
Ateşinin olmaması iyi bir şey.
He's running a fever.
Humma geçiriyor.
I can bring their fever down and keep them stable.
Ateşlerini düşürebilir ve stabil hâle getirebilirim.
Yesterday you wanted to check me for scoliosis, the day before that, dengue fever.
Dün skolyozdan şüpheleniyordun, ondan önceki gün de Deng hummasından.
Well, I went one time and I got the salt fever.
Şöyle, bir kere gittim ve tuz ateşi beni sardı.
Your fever is gone.
Ateşin düşmüş.
This prison kills the victim by inducing a 10-day fever.
İğne batırıldığı vücutta yüksek ateş çıkartıp ölmeye sebeb oluyor.
No, I-I don't think it's - - I don't think it's a fever. I think it's - -
Ateşim yok galiba ya.
Do you have a fever?
Ateşin mi çıktı?
He killed at least five men in a revenge-fueled fever.
İntikam ateşiyle en az 5 adam öldürdü.
This fever will make me unstable.
Bu ateş beni yerimde duramayacak bir hâle getirecek.
This fever. My mind is flooded with these tortuous memories.
Bu ateş yüzünden aklım işkence hatıralarıyla doluyor.
1,000 years of memories, and that's what breaks through your fever brain?
1000 yıllık anılar arasında ateşlendiğinde aklına gelen şeydi bu.
I may know a way to slow the fever down, but I'm gonna need some special herbs.
Ateşi durdurabilecek bir yol biliyorum. Ama bunun için bazı özel şifalı bitkilere ihtiyacım var.
Mama wouldn't name me till I turned 10 case the fever took me.
Annem, eğer hastalanıp ölürsem diye 10 yaşıma kadar bana isim koymak istemedi.
He's running a fever, and his pulse is weak.
Ateşi var ve nabzı düşüyor.
You had a terrible fever last night, you were hot and then cold, and hot and then cold again,
Korkunç bir ateşin vardı dün gece, çıktı, düştü, çıktı, düştü.
It's a fever, Ephraim.
Ateşi var Ephraim.
A low dose of acetaminophen brought the fever right down.
Az oranda Acetaminophen ateşi düşürüyormuş.
Demonstrations opposing the construction of the new Star Lab's particle accelerator have reached a fever pitch with five more protestors being arrested.
Star Lab'ın parçacık hızlandırıcısına karşı yapılan gösteriler 5 protestocunun daha tutuklanmasıyla doruk noktasına ulaştı.
Ah. There's no vaccine for dengue fever.
Dang humması için aşı yok yalnız.
Especially if you're having a high fever...
Evet.
Nikolaj has a fever.
Nikolaj'ın ateşi var.
He's got a fever.
Ateşi var.
Tell me. If a patient has a fever, how do you make it go away?
Baksana, eğer bir hastanın ateşi varsa nasıl düşürürsün?
And if it's not a good fever?
Peki ya kötü ateş ise?
Okay, I'm a 60-year-old woman with abdominal pain, a fever, and significant discharge.
60 yaşında karın ağrısı, ateşi ve önemli boşaltım sorunu olan bir kadınım.
We got you meds for T.B. and yellow fever this time.
Bu sefer tüberküloz ve sarı humma için ilaçlar getiriyoruz.
Maddy's got a slight fever.
Maddy'nin biraz ateşi var.
She says her fever's up to 102.7.
Ateşinin 39,5 olduğunu söylüyor.
Candy for dinner. - All right, she has some guarding and a fever, so it's probably not the candy. Nice.
Akşam yemeğinde şeker, aferim.
That's a fever if ever I saw one.
Yanılmıyorsam hummaya yakalanmış.
Jonas Franks doesn't need a fever to say the likes of that.
Jonas Franks'ın öyle konuşması için ateşlenmesine gerek yok.
There's no fever.
Ateşin yok.
The wound had healed, the fever has broken, but for some strange reason,
Yara iyileşti, ateşim de düştü.
Sometimes fever is good.
Bazen ateş iyidir.