Fidelity tradutor Turco
375 parallel translation
And all of you... for the fidelity and attachment you've shown me.
Ve sizler sadakatinizi ve bağlılığınızı bana gösterdiniz.
- In the jungle, fidelity goes to the living.
- Ormanda sadakat her şey demektir.
Because you embody the concept of fidelity for us... therefore we wish to be faithful.
Çünkü bizler için bağlılığınızı somutlaştırdınız... bu yüzden biz de sadık olmak istiyoruz
Canada, the linchpin of the English speaking world whose relations of friendly intimacy with the United States on the one hand and unswerving fidelity to the British Commonwealth and the Motherland on the other.
Kanada, İngilizce konuşan dünyanın, bir taraftan Birleşik Devletler ile samimi dostluk ilişkileri olan, diğer taraftan İngiliz ulusuna ve vatanına şaşmaz sadakatle bağlı dingilidir.
That's what I like to see in a man... stability, fidelity.
Tam da bir adamda görmek istediğim şey bu. Güvenilirlik, bağlılık.
My compliments on your fidelity to duty, sir.
Görevinize duyduğunuz sadakate saygım var.
Never forget the promise of fidelity that you've made.
Etmiş olduğunuz sadakat yeminini asla unutmayın.
I was naive to expect fidelity.
Sadakat bekleyecek kadar safmışım.
Somebody once called fidelity the fading woman's greatest weapon the charming woman's greatest hypocrisy.
Bir kez sadakati istenen önemsiz kadının en büyük silahı o çekici kadının müthiş ikiyüzlülüğüdür.
In most tribes there's a pre-marriage ordeal that guarantees fidelity.
Çoğu kabilede evlilikte sadakati garantiye almak için evlilik öncesi kullanılan nesneler var.
You were saying about this device for guaranteed fidelity...
Sadakati garantiye alan nesnelerden bahsediyordun.
I have certain principles with regard to marriage and fidelity.
Evlilik ve sadakatle ilgili değişmez prensiplerim vardır.
Fidelity only exists as long you're faithful.
İhanetin olduğu yerde sadakat olmaz.
That's all high fidelity needs - a good plumber.
Tüm gereken şey iyi bir tesisatçı.
... - fidelity of wife to husband in body and soul, in things small and large, in joy and in sorrow -
... kadının bütün varlığıyla kocasına sadakati, hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde, kötü günde.
Fidelity purifies love, enlarges it, elevates it, ennobles it, and raises it up to the kingdom of God, giving it its true reason and deepest meaning.
Sadakat aşkı temizler, onu çoğaltır, yüceltir, soylulaştırır, ve onu Tanrı katına yükseltir, ona asıl sebebini verir ve en derin anlamını katar.
Considering the virtuous fidelity you have shown, and the honorable exploits that you have done, having given proof of that honor, having given proof of that honor... as always as is the part of a good and faithful subject, I hereby dub thee knight of the realm, defender of the soil, protector of the crown, and a fit consort for the princess Gwendolyn the fair.
Gösterdiğin erdemli sadakat ve yaptığın onurlu ve olağan üstü başarı dikkate alınarak, verilen bu onurun kanıtı olarak, verilen bu onurun kanıtı olarak... her zaman iyi ve sadık bir vatandaşın parçası olarak, sana kraliyet şövalyesi ünvanı veriyorum toprağın savunucusu, tacın koruyucusu,
Dear friends, from all over Hungary good people have come and brought along the soil to build the mount, on which our future king will take his Vow of Fidelity.
Sevgili dostlar,... Macaristan'ın çeşitli bölgelerinden gelen insanlar getirdikleri topraklarla bir tümsek yaptılar. ... Müstakbel Kralımız bu tümsekte Sadakat Yemini edecektir.
But never with no sign of life or fidelity.
Ama hep iyi ve hayatta olduğunu bildirirdi.
So much for the high price of low fidelity.
Düşük sadakatin yüksek bedeli buraya kadar.
- And I pledge thee my fidelity.
- Sadık bir eş olacağıma söz veriyorum.
Yours it is, donned with unshakable fidelity, to preserve and guard, in unblemished honor God's bride, the Holy Church.
Senin görevin, sarsılmaz bir sadakatle... tanrının gelini kutsal kilisenin, lekesiz onurunu... koruyup kollamaktır.
In the Dawes, Tomes, Mousley, Grubbs Fidelity Fiduciary Bank
Dawes, Tomes, Mousley, Grubbs... Fidelity Fiduciary Bankasına.
I like fidelity.
Sadakatı severim.
What good for is fidelity, honor and determination in a battle if your inamorata isn't looking at you favorably?
Savaşta kararlılık ve onur ne kadar iyidir eğer sevgilinin sadakatinden şüpheleniyorsan?
So if you found her today, you'd marry her on the spot and swear eternal fidelity.
Mesela öyle biriyle bugün karşılaşsan kendisine sonsuz sadakat yeminiyle bağlanıp hemen evleneceksin.
Had to talk about the Union Fidelity Bank.
Biraz Union Fidelity Bank'tan konuşalım.
What you are about to see is a film of the Union Fidelity Bank.
Union Fidelity Bank'ın bir filmini göreceksiniz.
She's worked out an infallible method for ensuring permanent male fidelity.
Erkeklerin kendisine bağlanmasını sağlamak için şaşmaz bir metod bulmuş.
- Because such fidelity is false.
- Çünkü bu tür bir sadakat yanlış.
We both attached more importance to pleasure than fidelity ;
Biz ikimiz zevk almaya sadakatten daha fazla bir önem atfetmiştik ;
fidelity as a duty, that is.
sadakat bir görevdi, o kadar.
- " "Fidelity" ".
- "Sadakat".
- Fidelity.
- Sadakat.
You must forget obedience and fidelity towards your elders.
Yaşlılara vefa ve itaatten vazgeçeceksin.
This morning a Western Fidelity branch Bank in Tres Cruces, New Mexico was robbed of roughly 3 quarters of a million dollars.
Bu sabah Tres Cruces, New Mexico'daki Western Fidelity'nin şubesi olan banka tahminen 3 çeyrek milyondan fazla para ile soyuldu.
I'm President of Western Fidelity.
Western Fidelity'nin başkanıyım.
This is the main office of Western Fidelity banks, isn't it?
Bu Western Fidelity bankalarının ana ofisi değil mi?
What, in theoretical formulation, presents itself as openly detourned, in denying all durable autonomy to the sphere... of the expressed theoretical, by causing the intervention there, by means of this violence, of the action that destroys and carries off all the existing order, recalls that this existence of the theoretical... is nothing in itself, and only come to be known... through historical action, and the historical correction which... is its true fidelity.
Détournement teorik alana, var olan tüm düzeni bozan ve yerle bir eden ayni türde bir siddetli yikimi dahil ederek teorinin kendi basina bir anlami olmadigini, yalnizca tarihsel eylem ve gerçek anlamda bagli oldugu tarihsel düzeltme vasitasiyla kendini through historical action,
"Fidelity is good, but so is infidelity."
Sadakât güzeldir ama sadakâtsizlik de güzeldir.
"Fidelity is good, but so is infidelity!"
Sadakât güzeldir ama sadakâtsizlik de güzeldir.
The High Islamic Congress of the Shiat in Lebanon Have approved the accuracy and fidelity of this film
Bu filmin gerçeklere uygun olduğunu onaylamıştır...
- I vow fidelity...
- Antik İskoç törelerinden...
He has consecrated you in baptism and now he strengthens you by a special sacrament so you may assume your duties with mutual and lasting fidelity.
Sizi vaftiz ederek tanrıya adamış şimdi de görevlerinizi karşılıklı ve daimi bir sadakat ile yerine getirmeniz için bu kutsal törenle sizi destekliyor.
What is this big hang-up you've got about fidelity?
Nedir bu sadakat merakı?
DNA must replicate itself with extreme fidelity.
DNA kendisini kusursuz bir biçimde kopyalamalıdır.
But as you know, fidelity doesn't exist.
Ama bildiğin gibi, sadakat yok.
Not true fidelity.
Gerçek sadakat yok.
Don't swear fidelity Nor to be true.
Gerçek değilse, bağlılık yemini etme.
- High fidelity!
- Hi-fi sistemi!
definitions like "My honor is called fidelity,"
Bizi güldürdü ama aynı zamanda onlara hayran kaldık.