Flies buzzing tradutor Turco
42 parallel translation
- Certainly. No sand or flies buzzing.
Kum yok vızır vızır sinekler de.
[Flies Buzzing]
Carface Charlie Büyük Fare Yarışı Bu Gece
Why, Marge, look at all those flies buzzing around your head.
Marge, şu kafanın etrafında uçuşan haşeratlara bir bak.
And if you say a word about this over the radio, the next wings you see... will belong to the flies buzzing over your rotting corpse.
Eğer birşey söylersen, sonraki göreceğin kanatlar... çürüyen cesedinin üstünde vızıldayan sineklerinki olur.
I'm sure if Marge were here and not crazy, she'd be telling you two to do your homework... - and you to finish washing the dog. - [Flies Buzzing]
Marge burada ve delirmemiş olsaydı siz ikinize ödevlerinizi yapmanızı sana da köpeği yıkamayı tamamlamanı söylerdi.
( flies buzzing )
( sinekler uçuşur )
( flies buzzing )
( sinek viziltilari )
( Flies buzzing )
( Arı sesleri )
Flies buzzing around, carrying infectious diseases.
- Sinekler etrafında uçar. Bulaşıcı hastalıklar taşırlar.
- [Flies Buzzing] - Dead.
ölmüş.
- ( flies buzzing ) - Oh my God!
Aman tanrım!
- [Flies Buzzing]
- ( Sinekler vızıldar )
Son of a... ( flies buzzing )
Oğlu a... of ( ) Vızıldayan sinekler
[flies buzzing ] [ pop! ] Eh! Can't hear a thing.
Hiçbir şey duymuyorum.
It looked like you were in the middle of a snow globe and you shook it up and there were all these little things, kind of like flies buzzing around food, just kind of floating out there.
Bir kar küresinin ortasındaymış gibi görünüyor. Ve onu salladığınızda tüm bu küçük şeyler yiyeceğin etrafında vızıldayan sinekler gibi sadece orada uçuşuyorlar.
I mean, I see all these house flies buzzing around.
Etrafta uçuşan kara sinekler görüyorum.
( FLIES BUZZING )
[Sinekler uğultu]
Also, they smell like stinky feet. ( flies buzzing )
Ayrıca ayak gibi kokuyorlar.
( FLIES BUZZING ) ( MEN EXCLAIMING IN DISGUST ) ( MAN LAUGHING ) God!
( FLIES UĞULTU ) ( MEN nefretle exclaiming ) ( MAN gülüyor ) Tanrım!
( FLIES BUZZING )
( FLIES UĞULTU )
Unless you are from Namibia with flies buzzing around your eyeballs. You are no good to anyone.
Namibyadan gelmiyorsan ve gözbebeklerinin etrafında sinekler uçuşmuyorsa, hiç kimse için iyi değilsin.
[flies buzzing ] [ ringing continues]
[sinekler uğultu ] [ zil devam]
- How? The Executioner is lost in zealotry, in playing God, in pride... - [Flies buzzing]
Nasıl?
The secret of Avengers basement is old junk? ( FLIES BUZZING )
Yenilmezler bodrumunun gizemi eski çöpler mi?
The flies are buzzing.
Sinekler vızıldıyor.
a street in a sleepy provincial town, closed shutters, dull shadows, the buzzing of flies in an army post, a lounge blanketed in grey dustsheets, dust particles suspended in a ray of sunlight, bare countryside, cemeteries on a Sunday, outings in a car.
Bir taşra kasabasındaki sessiz sokak, örtülü kepenkler donuk gölgeler, bir kışlada vızıldayan sinekler gri toz kılıfları örtülü koltuklar gün ışığında beliren toz parçacıkları ağaçsız kırlar Pazar günleri mezarlık ziyaretleri arabayla yapılan seyahatler.
Just like flies, always buzzing around our balls.
Aynı sinekler gibi, taşaklarımızın etrafında vızıldayıp duruyorlar.
"Everywhere swarms of flies hovered over the men... "... crawling and buzzing in their faces. "
"Sinek sürüleri adamların üstünde vızıldıyor, yüzlerinde dolaşıyordu."
You are like the buzzing of flies to him!
Ona sinek gibi gelirsiniz.
Flies were buzzing around him.
Sinekler etrafında uçuşuyordu.
The press is buzzing around like flies... and the celebrities, they're making my life a living hell.
Basının sinek gibi uğultusu... Ve ünlüler, hayatımı bir cehenneme çevirdiler.
- And the flies, they're a-buzzing, man.
Yeni evimizde su yok ve sinekler uçuşup duruyor dostum.
[flies buzzing ] [ stomach gurgles] Quit starving so loud, sockbutt!
Bu kadar yüksek sesle karnın guruldamasın götkafalı!
FLIES BUZZING
Waterloo savaşında Güney Essex Alayı, tüm gün dayandı.
It's because a Hitchcockian swarm of flies were buzzing in my ear all night long.
Hitchcock sever sinekler bütün gece rahat vermedi de o yüzden.
THE ROOM IS BUZZING TONIGHT, AND NOT JUST FROM THE FLIES AROUND AZIZ'S RELATIVES.
Salon vızır vızır bu akşam ve vızıltıların hepsi Aziz'in akrabalarından gelmiyor.
All the black clouds of flies just buzzing around.
Etrafta uçuşan o kara sinek bulutları.
- ( FLIES BUZZING )
[Jeff] İyi iş
And all around me, were nothing but buzzing flies attracted by the stink of money.
Ve etrafımda sadece para kokusuna gelen sineklerin uğultusu vardı.
[flies buzzing] - Who is he?
- Bu kim?
Now little pieces of my heart are buzzing around me like flies...
Parçalanmış kalbim, küçük sinekler gibi etrafta uçuşuyor...
And without a weapon, all the rest of the revenge seekers are just a bunch of buzzing flies.
Ve silah olmadan, tüm o intikam arayanlar bir grup vızıldayan sinek sadece.