English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ F ] / Flock

Flock tradutor Turco

1,281 parallel translation
- If it wasn't for you, dear, they could've stolen the whole flock.
- Sen öyle san canım O adamlar bütün sürüyü çalabilirlerdi.
Rex and the boss got most of the flock onto the high ground. Then Rex went back to look for the strays. He found them.
Rex ve sahip sürünün çoğunu yüksek bir yere almışlardı, sonra Rex aşağıda kalanlar var mı diye bakmaya gitti.
A gaggle, a swarm a flock of freaking Freuds!
Hatta kalabalık bir... "Freud'ler Grubu" yum.
Pick a flock of your finest assassins and set a meeting.
En iyi suikastçilerinden bir grup oluştur ve bir buluşma ayarla.
Birds of a feather flock together, so do pigs and swine.
Tüyleri olan kuşlar bir araya gelmişler. Aynasızlar ve domuzlar.
I wanted to thank you, Woody, for saving my flock.
Sürümü kurtardığın için sana teşekkür etmek istedim, Woody.
- lt's easy to laugh, but we have to remember that Mrs. Lindow is as much a member of God's flock as anyone else.
Gülmek kolaydır fakat Bayan Lindow'un da herkes gibi Tanrı'nın bir kulu olduğunu bilmemiz gerekir.
Just sit back, and before you know it... you'll be part of the Flanders flock.
Sadece arkanıza yaslanın, ve hiç bir şey anlamadan Flanders sürüsünün bir parçası olacaksınız.
Well, we sure could use a pooch to guard the flock at the Flanderosa.
Flenderosa'daki cemaati korumak için bir köpek işimize yarardı.
It's a children's story about a young shepherd boy who gets lonely while tending his flock so he cries out to the villagers that a wolf is attacking the sheep.
- Yalnız başına sürüsünü otlatan çoban hakkında bir çocuk hikayesi. Bir gün çoban "köylüler yetişin kurt geldi" diye bağırmaya başlamış.
The boy cries out at the top of his lungs but the villagers ignore him and the boy and his flock are gobbled up.
Çoban yine bağırmış fakat köylüler aldırış etmemiş. Kurt, çobanla koyunları yiyip bitirmiş.
Now go back to your flock and await the slaughter.
Şimdi sürüne geri dön ve kasabını bekle.
Chicks must flock to you in a car like that.
Böyle bir arabayla hatunlar sana bayılıyor olmalı.
Some english breakfast, Earl grey, orange pekoe?
English Breakfast, Earl Flock, Orange Pekoe?
If I did it then I'm the evil and I can be culled from the flock, removed, separated, destroyed.
Asıl sana yardım edersem, ben kötü olurum. O zaman düşmanlar bana sahip olurlar. Bölündü, parçalandı, yok edildi.
It seems an unlikely pair sneaked into the high security base with a flock of birds.
İlginç bir ikili mükemmel korunan üsse gizlice girmiş. Bir kuş sürüsüyle.
They're leading an orphaned flock of geese south on an unprecedented 500-mile odyssey.
Yetim bir kaz sürüsünü güneye götürüyorlar. 900 km.'lik eşsiz bir yolculuk.
We had a flock of ewes.
Koyun sürümüz vardı.
It would take the whole flock and then some.
Bütün ipleri toplamamız lazım.
Every hour more competitors flock to the rebels.
Her dakika yeni müttefikler katılıyor isyancılara.
I don't wish to be a mere sheep in the flock.
- Sürüdeki bir koyun olmak istemiyorum. Belki de hiç... evlenmemeliyim.
This is the Lord's most faithful flock, but the armies of Luther threaten.
Burada Tanrı'nın en inançlı topluluğu var, ama Luther'in askerlerinin tehdidi de ortada.
You know, Like the flock that follows, But it's like "herds" With a e-a. So it's like Heardsmen,
Ama "heard" gibi, yani "ea" ile yazılacak Heardsmen.
Why aren't you in Montana? Fifteen minutes out, a flock of Canadian geese flew into one of our engines.
- Yola çıkalı 1 5 dakika olmuştu ki bir Kanada kazı sürüsü motorlardan birine girdi.
But it was 1982 and my Flock of Seagulls haircut was tickling her chin.
Bu 1982 deydi ve Martı Sürüsü gibi kesilmiş saçım kızın çenesini gıdıklamıştı.
I have a, a flock of flightless birds in my quarters.
Bir.. bir sürü maket kuş var kamaramda.
This could be a close encounter, but then again, could be a flock of geese.
Bu bir temas olabilir. Ama bir kaz sürüsü de olabilir.
He took such care bringing my flock back to me.
Sürümü peşim sıra getirmekte öyle dikkatliydi ki.
We're the guardians of a sick flock.
Biz hasta sürünün bekçisiyiz.
The Selcombe flock is as good as you'll find, sir.
Selcombe sürüsü, bulabilecekleriniz içinde en iyisidir efendim.
You've a superb flock here.
Burada harika bir sürün var.
The jewel in Yorkshire's crown is home to over half a million people, and thousands more flock here daily to shop and to work.
Yorkshire'ın tacının elması yarım milyondan fazla insana ev sahipliği yapıyor. Ve her gün binlerce insan da alışveriş yapmak ve çalışmak için buraya geliyor.
If you're so clever, answer him yourself and get your own flock of admirers
Bu kadar zekiysen, sen karşısına çık. Hayranlarını da al yanına.
Dear God... If it is your desire that your flock eat pudding... In celebration of thy birth as a man...
Tanrım... dünyaya insan olarak gelişini kutlamak için... cemaatinin puding yemesini istiyorsan... lütfen bu aciz kuluna bir işaret gönder.
Well, birds of a feather flock together, as they say.
Neden olmasın?
If, despite what you have seen, you still wish to follow the Kingdom ´ s slalom course, spend more time with our little flock, and listen yet again to this gentleman ´ s flippant remarks, for Satan ´ s sake be prepared to take the Good with the Evil.
Gördüklerinize rağmen hala Kingdom'ın slalomunu izlemeye ve yorumlarımı dinlemeye devam etmek istiyorsanız Şeytan aşkına kötülüğe iyilikle karşı koymaya hazır olun.
It's when a flock of birds is flying along. "What a wonderful day."
Sürü halinde kuşlar sizinle beraber uçuyorken oluyor. "Ne kadar güzel bir gün."
Therefore into your hands, a sheep of your own fold, a lamb of your own flock.
Senin kulunu, senden bir parçayı yine sana gönderiyoruz.
Oh, my goodness, what a flock.
Bu ne kalabalık.
I'm a shepherd without a flock.
Sürüsü olmayan bir çobanım ben.
And there were in the same country shepherds abiding in the field, keeping watch over their flock by night.
Orada ülkenin liderleri ülkeyi ve insanları koruyordu.
A flock of starlings... the leaves on an oak... a horse's tail... a thief with a noose around his neck...
Bir sığırcık sürüsü... bir meşenin yaprakları... bir atın kuyruğu... boynunda eşarp olan bir hırsız...
It seems like a flock any warlord would want.
Her hangi bir savaş lordunun isteyeceği bir cemaat gibi görünüyor.
Is a group of dragons a pack or a flock?
Bir kaç grup mu yoksa bir sürü mü var?
Do you like Flock of Seagulls?
Flock of Seagulls'ı seviyor musun?
now i've found a whole new flock in need of... a spiritual awakening through my steady hand.
Benim şaşmaz elim vasıtasıyla ruhsal aydınlanmaya ihtiyaç duyan yepyeni bir sürü buldum artık.
At the moment we're nothing more than a flock of sitting ducks.
Çünkü şu anda, koyun sürüsünden farkımız yok!
Maybe she's too busy ordering around her little flock of sheep.
Çevrendeki koyun sürüsünden bizlere vaktin kalmıyordu.
In the end, she may accumulate a flock of twenty or more.
Sonunda yirmi kişilik ya da daha fazla bir sürü toplanır.
They don't flock.
Sürüye katılmaz.
Airline officials suspect a flock of birds in the area may have fouled the engines, causing the jet to plunge from the sky.
Bir kuş sürüsünün motorda arızaya neden olduğu.. ... ve uçağın düşmesine yol açtığı sanılıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]