Folding tradutor Turco
513 parallel translation
You see, my wife was in the habit of folding her nightgown every morning when she got up and putting it under her pillow.
Görüyorsunuz, karımın huyu her sabah kalktığında geceliğini katlayıp, yastığının altına yerleştirmekti.
If you have so much to say about this shop folding, about your things being sold, shout it outside.
Dükkânın kapanması ya da eşyalarının satılmasıyla ilgili söyleyecek bu kadar çok şeyin varsa çıkıp dışarıda bağır.
Just like somebody shutting a pair of folding doors till your vision is almost cut in half.
Tıpkı birileri bir çift katlama kapıyı kapatıyor gibi Ta ki görüşünüz yarı yarıya kesilene kadar.
Folding money!
Katlanmış para!
If you'd rather wait, Mr. Saunders, you see, folding in the eggs has to be done just right.
- Beklerseniz, Bay Saunders. Yumurtayı koyma işi çok düzgün yapılmalı.
She finally dropped her hands as if she was tired and folding the material asked for my permission to go to bed early
En sonunda yorularak elişini bıraktı. Elindekini katlayarak erken yatmak için müsaademi istedi.
Hey, Purvis, he's folding.
Hey, Purvis, adam yere düşüyor.
Anyway, look, folding money.
Neyse, bak. Kazanma parası.
Well, it's not The Museum of Modern Art. But they pay you in the nicest-looking green folding money. Which reminds me, this is the season for spending it.
Şey, bu Modern Sanatlar Müzesi değil, ama onlar güzel görünümlü yeşil para ödüyorlar bu sadece sezonluk harcamalar için.
In other words, there is no disembowelment at all, and in fact sometimes the stand holds not a short sword but only a folding fan.
Başka bir deyişle, hiç bağırsak deşme işlemi yapılmaz ve işin doğrusu, kişi bazı durumlarda kısa bir kılıç değil sadece açılıp kapanır bir yelpaze tutar.
Well, perhaps you could find a folding bed or a camp bed.
Belki de bir açılır kapanır yatak ya da bir uyku tulumu bulabilirsiniz.
What is so extraordinary about folding'a napkin?
Bir peçete katlamanın nesi bu kadar olağanüstü olabilir?
Inside the case, you'll find an AR7 folding sniper's rifle.
Çantanın içinde bir AR7 katlanır nişancı tüfeği bulacaksın.
Danny, you keep forgetting, we got no folding stuff.
Danny, paramız olmadığını unutuyorsun.
Folding grubby 10 bob.
10 şilin, katlanmış ve pis.
Meanwhile, the witnesses leave the chapel through the corridor to the right and sit on folding chairs facing the execution chamber.
Bu esnada, şahitler ibadethaneden ayrılıp sağdaki koridordan geçerek infaz odasına bakan katlanabilir sandalyelere otururlar.
I don't want anybody folding on the Bridge at a critical moment.
Çökmelerini istemiyorum.
Type 21, with folding wings.
Katlanır kanatları olan bir Type 21.
You bet $ 50, and then you're folding?
50 dolar arttırıp, sonra çekiliyor musun?
Folding three queens, now, are you?
Üç kız, sen?
Here you see the gluing press... and, at the back, the folding machines.
Burada tutkal baskıyı görüyorsunuz ve arkada katlama makineleri var.
Don't feel nothing folding.
Katlanılacak bir şey de yok.
She put me in a folding chair, right next to her.
Beni hemen kendi yanındaki bir koltuğa yerleştirdi.
- Fuckin'team's folding.
- Takım iflas ediyor.
The Chiefs are folding.
Chiefs iflas ediyor.
My accountant tells me I'm better off folding the team, taking a tax loss.
Muhasebeci takımı kapatıp vergi iadesi alırsam daha karlı olacağımı söylüyor.
Try folding your arms.
Kollarını kır bakalım.
I wonder if she's been folding the same pair of jeans... for the last five minutes?
Acaba son beş dakikadır... aynı pantolonu mu katlıyor?
I will give you this folding fan.
Ben de size yelpazemi vereyim
Yeah, you got your folding legs, push-button controls, 50-meter kill zone.
Evet, katlanan ayaklar, düğmeli kontrol, ve 50 metre etkili menzilleri var.
Semi-automatic. 308 caliber with a folding stock.
Yarı otomatik. 308 kalibre ve katlanır dipçik.
If you take my advice, you'll be one of the great balloon-folding acts of all time.
Tavsiyemi dinlersen, bence sen balon katlama işinde gelmiş geçmiş en iyi numaralara sahipsin.
Cos I don't see you just folding these balloons in joints.
Çünkü bu balonları senin kadar seri katlayan birini hiç görmedim ben.
The Meltran are de-folding.
Meltranlar üst-uzaydan çıkıyorlar.
I was wondering if you needed any help... folding your undergarments or anything?
İç çamaşırlarını veya diğerlerini taşımakta yardıma ihtiyacın var mı diye soracaktım?
There's a folding cot for your son.
Oğlunuz için bir çek-yat var.
But I'm not gonna be folding towels anymore...'cause I just made...
Ama artık havluları katlamayacağım çünkü başardım...
OK, let's get those folding chairs. Line'em up right here.
Tamam, bu sandalyeleri kaldırıp oraya koyun.
maybe somebody will buy the folding chairs.
Belki birileri katlanan sandalyelerden alacaktır.
Then I was folding up my socks, and I was...
Sonra çoraplarımı katlarken...
Tired of... folding the General's pyjamas.
Generalin pijamalarını katlamaktan usanmıştım.
I gave up my class on napkin-folding.
Yapma Steve, Peggy onları sevmediğimizi düşünebilir.
Open the folding bed. Close it.
O zaman böyle evim olsaydı keşke.
I remember folding the vest up trying to chase down a wood tick.
Bir ağaç kenesini yakalamaya çalışırken yeleği yukarı sıyırdığımı hatırlıyorum.
- The folding chairs. - Well, I should keep the folding chairs... because I have the Formica table, and they go with the Formica table.
- Katlanır sandalyeler bende kalmalı, çünkü formika masa bende, ve onlar formika masaya uyuyorlar.
We're going to illustrate this by folding paper.
Bunu kağıt katlayarak göstereceğiz.
That's right... crease it down there, that's right, fold it, thank you, and just go on folding it until you've done it 50 times.
Lütfen şuraya oturun, evet, katlayın. Ve sonra, bu şekilde katlayın. Teşekkür ederim.
There's no time for folding, no time for folding.
Katlamaya zaman yok, katlamaya zaman yok.
Looks like this resort's folding.
Görünüşe göre bu dinlenme tesisi kapanıyor.
- I mean, every morning... snapping and folding and creasing like an origami festival.
- Her sabah... Şaklatıyor, katlıyor, buruşturuyorsun. Origami festivali gibi.
A black folding one The shawl's black, too
Şal da siyah olan.