Folds tradutor Turco
360 parallel translation
Also, the number of folds in the crust is the same as the number of white keys on a piano.
Ayrıca hamurdaki kıvrım sayısı da piyanodaki beyaz tuşlarla aynı.
Haven't you ever seen the kind that folds?
Bu kadar parayı hiç bir arada görmedin mi?
The pale purple iris opens her petals to enlightenment, along with the folds of her heart.
Açık mor rengiyle süsen açar taçyapraklarını aydınlığa yüreğinin kıvrımlarıyla birlikte.
If the 918th folds, it can spread to the other three groups.
918 çökerse, bu diğer üç gruba sıçrayabilir.
I get in a jam with Rienzi and tomorrow the paper folds anyway.
Ben Rienzi'ye bulaşacağım ama gazete yarın kapanıyor.
As sharp folds as you can.
Olabildiğince keskin olsun.
May your illustrious presence return to your own house a thousand folds.
Sarayımdaki şerefli varlığınız kendi evinize binlerce kez katlanarak dönsün.
You are in one of those folds in time which you have researched in your work, research that does you credit but is frowned upon by our regime.
O zaman katlarından birindesiniz, çalışmanızda araştırdığınız,... size itibar kazandıran ama ama rejimimizi kızdıran çalışmanızda.
Tenderly he folds her into his arms, and moving with the nimble grace of a Fred Astaire, he dances her off into the crowd.
Yabancı onu kollarına alıyor ve Fred Astaire'in çevikliğiyle dans ederek onunla birlikte kalabalığa giriyor.
- Dealer folds.
- Dağıtıcı çekiliyor.
King folds.
Papaz çekilir.
Because when he removes his trousers and folds them neatly... and hangs them over a chair... that sharp, exciting intelligence of his doesn't count for much.
Çünkü pantolonunu çıkartıp dikkatlice katlayarak... sandalyenin üzerine asınca... o keskin ve heyecan verici zeka pek fazla bir şey ifade etmiyor.
Even if it folds out of town it's the kind of part that gets noticed.
Erken perde kapatsa bile öyle bir rol fark edilebilirdi.
This appealing child... Stands before a crimson curtain edged with heavy gold braid... And arranged in mannered folds.
Bu dokunaklı çocuk ağır altın örgü kenarlı ve yapay kıvrımlar dizili kıpkırmızı bir perdenin önünde duruyor.
Slowly, he brushed the crumbs of seedy cake... from the folds of his pendulous waistcoat.
Yediği pastanın kırıntılarını yavaşça süklüm püklüm yeleğinin plilerinden temizledi.
I found it in the folds of Clinton's robe.
Clinton'un kaftanında buldum bir parça.
The sweat comes in the folds.
Terleri o büklümlerden süzülüyordu.
I'm not so sure that canceling a flight or cutting off appropriations means America folds up.
Uçuşu iptal etmenin veya tahsisatları kesmenin, Amerika'ya bu kadar zarar vereceğini pek sanmıyorum.
But when we recovered the gun from the Nile, it was wrapped in this brocade stole and had evidently been fired through its folds, presumably in order to deaden the sound of the shot.
Ama silahı bulduğumuzda buradaki şala sarılıydı. Silahın sesini bastırmak için buna sarılarak ateş edilmiş olmalıydı.
One sort folds up instantly, the othersort goes round and round in circles.
Birisi hemen katlanır diğeri de kendi çevresinde daireler çizip durur.
Loose where it should be tight and tight where it should be loose, like the folds on a turkey's neck.
Bol olan yerler sıkı, sıkı olan yerler bol olmalı bir hindinin boynundaki kıvrımlar gibi.
The skirt, a flutter of godets, all complemented by the cloudy folds of blue forming the perfect flower-framing hat.
Etek, godelerin çırpınışı mavinin gölgeli kıvrımları ile bütünleşmiş çiçekle süslü şapkamıza mükemmel şekil veriyor.
- Father folds his hands for me to work... "... and the son breaks them! - But for u, i've something else, acid! "
- Ama bende senin için başka bir şey var, asit.
For what was hidden in the folds of time can now be revealed
Zamanın katmanlarında gizli olan her ne varsa şimdi açığa çıkabilir.
He rises up, folds the paper, approaches me and slaps me in the face with the paper.
Ayağa kalktı, gazeteyi katladı,... bana yaklaştı ve gazeteyle suratıma vurdu.
Everything folds up and disappears.
Her şey yok edilip kaybolacak.
Okay. As the three-quarter folds,
yarışın üçüncü çeyreğine girerken Chocaholic öne geçip
A man folds his own.
Herkes kendi paraşütünü katlar.
Notice the perspiration percolating in the folds of her flesh.
Terlemiş vücuduna dikkatle bak.
The last thing you want to do is stop the car, get out, and start poking your finger in the folds of his neck.
Hele hele arabadan inip adamın ensesini parmaklamak hiç yapılmaması gereken bir şeydir. Korkmamıştım ki.Senin halledebileceğini sandım.
Just tell me simply of that absent love... hidden in the folds of oblivion.
Anlat bana sadece Bu kaybolan aşkı İlgisizlik kıvrımlarında gizlenmiş
We're happy to get the kind of money that jingles, but we'd rather get the kind that folds.
Şıkırdayan parayı memnuniyetle kabul ederiz, ancak katlanabilen para daha iyi.
You live in 28 square feet and your bed folds out of a couch.
Sen 5 metrekarelik bir odada yaşıyor ve çekyat kanepende yatıyorsun. Ne yapacaksınız?
"The sex organs are moulded out of similar tissue folds."
"Seks organları benzer dokuların bir araya gelmesinden oluşurlar."
- Your heart'll break if this case folds.
- Bu davayı kaybedersen kalbin kırılacak. - Oyle bir şey olmayacak.
We must be grateful to Judge Di Francesco for his extreme scrupulosity in delving into the folds of the debate.
Yargıç Di Francesco'ya, duruşmanın detaylarını araştırmada bu derece vicdanlı olduğundan dolayı minnettar olmalıyız.
There's always some in the folds of the behind.
Kalça kıvrımlarında her zaman biraz vardır.
Dealer folds.
Krupiyeden pas
She folds her legs.
Bacak bacak üstüne atıyor.
He might have thought that someone had left it in the folds of a couch.
Birinin çakmağı bir kanepede unuttuğunu sanmış olabilir.
We got a couch that folds out- -
Yeni bir kanepe aldık ve - -
That same software can do the same trick if it sees some folds in the curtain that just happen to suggest eyes, a nose and a mouth perhaps, so we see a face when there isn't one there.
Aynı yazılım aynı oyunu oynayabilir eğer perdedeki kıvrımları göz, burun ve ağız olarak algılarsa orada olmayan bir yüz görürüz.
At the end, before he can run away and start a new life, it starts to rain and he folds.
Sonunda, kaçıp yeni bir hayata başlamadan önce, yağmur başlıyor. Çocuk duruyor.
I make oaths with pagan gods... seduce the Queen in her own chamber... teach pigs to dance and horses to fly... and keep the moon carefully hidden within the folds of my robe.
Putperestlerin tanrılarına tapınmak... Kraliçeye odasında tecavüz etmek... domuzlara dans ve atlara uçmayı öğretmek... ve ayı, kaftanımın kıvrımları arasında, dikkatlice saklamak.
It folds right out.
Katlanabilir modeldir.
Dealer folds.
Dağıtan çekiliyor.
Her lover... is kissing the contours of her bottom... just where it folds onto her upper thighs.
Sevgilisi poposunun dış hatlarını öpüyor tam uyluklarına kıvrıldığı yeri.
This napkin is created from 12 simple folds.
Bu peçete 12 basit kıvrımdan oluşmuştur.
Not when you invest it in your own business, which promptly folds.
Yatırımı kendi işine yaparsan ve o iş de anında batarsa değil.
Folds his trousers at night!
Geceleri pantolonunu katlar!
- But you have folds.
Hem de göbeklisinden!