For the sake of argument tradutor Turco
130 parallel translation
But for the sake of argument, okay.
Ama bu tartışmanın hatrı için, tamam.
Mind you, I don't say that I'm going to, but just for the sake of argument what's the government going to do with it?
Dikkat edin, ödeyeceğim demiyorum, sadece şunu merak ediyorum... hükümet o parayla ne yapacak?
For the sake of argument, can you pretend you think I am?
Fikir yürütebilmemiz için öyle olduğumu varsaysak?
Let's just say, just for the sake of argument, that she wanted you to gallantly protect her.
Diyelim ki sizin kahramanca onu korumanızı istedi.
Well, if i had a wish, just for the sake of argument, i'd say i wanted that broken glass in that case to be fixed.
Ne diyordunuz? Pekâlâ, eğer bir dilek hakkım olsaydı sadece muhabbet olsun diye söylüyorum şu vitrindeki kırık camın düzelmesini isterdim.
For the sake of argument. Let's assume they have got one in the experimental stage.
Farz edelim deneme aşamasında bir roketleri var.
And if they do, just for the sake of argument?
Varsayalım ki buldular. Madem olasılıkları konuşuyoruz. Ne olacak?
Well, for the sake of argument, let's assume that everybody at the institute... has their phones tapped. But nobody's watching me, for heaven's sakes.
Şöyle düşünsek, mesela, enstitüdeki herkesin telefonu dinlenirken, benimkini atlamışlar!
Let's just say, for the sake of argument that you're on a bus, a plane or a train.
Sadece örnek vermek için, diyelim ki otobüste, uçakta veya trendesiniz.
- For the sake of argument, say "right."
- "Evet" de de tartışma büyümesin.
All right just for the sake of argument lets leave Wilhelm out of this altogether.
Tamam diyelim ki Wilhelm'i konuya dâhil etmedik.
Let's just say, just for the sake of argument, that it was a come-on.
Sadece, tartışmanın hatırına, bunun bir kur yapma olduğunu söyleyelim.
Let's just say, for the sake of argument, you are.
Hadi varsayalım ki, sensin.
Though, let's say, for the sake of argument, one did take a fancy to someone at a wedding.
Yine de, diyelim ki, sadece muhabbet olsun diye, bir düğünde birisi, başka birisinden hoşlandı.
Let's assume for the sake of argument that you are stronger than Peggy.
Şimdi sırf tartışmanın hatırına senin Peggy'den güçlü olduğunu varsayalım.
Suppose, for the sake of argument, that what you fear happened has happened.
Tartışabilmek için olduğunu varsayalım. Olmasından korktuğun şey oldu.
"it's just a theory." But for the sake of argument, let's say you're right.
Konunun hatırına haklı olduğunu varsayalım.
Just for the sake of argument, let's say you're right.
Tartışmanın, iyiliği için, bütün bunların doğru olduğunu farz edelim.
Okay, for the sake of argument, if it wasn't you... and it wasn't me, then who else would want to kill Warren and Needlenose?
Tamam, tartışmanın hatrına, eğer sen değildiysen... ve ben değildiysem, o zaman kim Warren ve İğneburunu öldürmek isteyecekti?
- No. - Well, let's just say for the sake of argument, that she wanted you to gallantly protect her.
- Şey, şöyle diyelim senden centilmence, onu korumanı istemesi.
For the sake of argument, what if there were only 20,000 people in a Fremen sietch?
Diyelim ki bir Fremen siyecinde... sadece 20.000 adam olsa...
Let's just say for the sake of argument that he is after it.
Tamam, farz edelim ki Kitabın peşinde.
Let's just say, for the sake of argument, that she's right.
Sadece konuşmanın salahiyeti için diyelim ki haklı.
Why would a real vampire need fake fangs? I mean, for the sake of argument.
Gerçek bir vampirin neden sahte dişlere ihtiyacı olsun ki?
For the sake of argument, let's say you're right.
Tartışmanın iyiliği için, haklı olduğunu kabul edelim.
Let's say for the sake of argument that it is the Stargate,..... a theory to which I do not ascribe.
Tartışmanın hatrına sorun geçit diyelim, ihmal etmeyeceğim bir teori.
For the sake of argument...
Konuşmanın hatırı için...
For the sake of argument, what if there were only 20,000 people in a Fremen sietch?
- Arrakis vahşi bir gezegen. - Bu sadece yıpratma savaşıyla açıklanamaz. Bire beş kaybediyor.
Let's just say, for the sake of argument... that someone's come in your club... with a lighted cigarette.
Diyelim ki, tartışmanın hatrı için birisi senin klübüne yanan bir sigarayla geldi.
If what you're saying were true... just for the sake of argument...
Eğer söylediklerin gerçek olsaydı... sadece tartışmamızın hatırına...
Okay. Let's say, for the sake of argument that I had gotten myself into an impossible situation.
Konuşma olsun diye söyleyeyim, kendimi imkânsız bir duruma soktum.
For the sake of argument.
Tartışmanın iyiliği için.
And even if you could, just for the sake of argument, you can't change what happened to her.
Ve sen yapabilseydin bile, sadece tartışmanın hatrına olduğunu kabul edelim, ona olanı değiştiremezsin.
For the sake of argument, let's say I believe everything you're telling me.
Tartışmanın salahiyeti için, diyelim ki bana söylediğin her şey doğru çıktı.
Okay, let's just say for the sake of argument I believe half of it.
Tamam, en azından yarısına inanıyorum diyelim.
Then ask.. for the sake of argument assume that Dylan and I having opposing agendas, in this time neither of those agendas are far for long for either of us to safely dispose of the other.
Madem istiyorsun, diyelim ki Dylan'la ikimizin gündemlerimiz farklı. Bu sıralar gündemdeki amaçlarımızın hiçbiri birbirimizin güvenliğini tehlikeye atarak bize bir çıkar sağlamaz.
For the sake of argument, let's say you're right, okay?
Söylediklerinin doğru olduğunu farz edelim.
Let's pretend for a second here, just for the sake of argument, that you saved my butt because you are my friend.
Bir saniyeliğine şöyle düşünelim, tartışmanın hatrına, benim kıçımı kurtarmanın sebebi benim arkadaşım olman.
Let's say for the sake of argument I am not unhappy summer is ending.
Şu şekilde ifade edeyim, bu yaz bittiği için o kadar mutsuz olduğumu iddia edemem.
Just for the sake of argument let's say that some of my anger toward T'Pol had a component of sexual tension to it.
Konuşma olsun diye söylüyorum, diyelimki T'Pol'e olan öfkemin bir kısmı cinsel gerilimi içeriyor.
I'm not saying it does but just for the sake of argument.
Öyledir demiyorum.
Let's assume for the sake of argument Ralph said what you think he said.
Pekâlâ. Diyelim ki Ralph söylediğini düşündüğün şeyi söyledi.
For the sake of argument, let's say it was placed here... by something else.
Varsayalım bu şeyi buraya... Başka bir şey koydu.
Let's say, for the sake of argument, that the Lord exists.
Tartışma açılması için diyelim ki Tanrı gerçekten var...
- For the sake of argument.
- Farz edelim.
Assume he's innocent for the sake of argument.
Şimdilik öyle diyelim.
For the sake of argument, let's pretend that you're telling the truth.
Farz edelim ki gerçeği söylüyorsun.
I don't know, for the sake of argument, that you have this dream, OK?
Mesela, diyelim ki böyle bir rüya gördün, tamam mı?
All this argument for the sake of a mere child.
Tüm bu konuşmalar çocuğun iyiliği için.
And let's just say, for the same sake of argument... that my man slipped in the showers.
Ve diyelim ki aynı tartışmanın hatrı için bu adamım duşta kaydı.
Okay, well, for the sake of this argument, - Yeah?
Peki ama bunu tartışma adına söylüyorum.