Fora tradutor Turco
215 parallel translation
Draw down every rag of canvas the yards will hold.
Tüm yelkenler fora.
You need another voice, so you hoist up your heart and you wait and nobody passes by, just grey waves.
Başka bir sese gerek duyuyorsun, yüreğini fora edip bekliyorsun kimse geçmiyor yanından, yalnızca gri dalgalar.
Stronger on this side.
Yelkenleri fora edelim!
Heave away, forward.
Yelkenler fora, ileri!
Hoist all sails!
Yelkenler fora!
Set sail, weigh anchor.
Yelkenler fora, demir al.
Why are we not under full sail?
Neden yelkenler fora gitmiyoruz?
Get her under sail, again.
Yelkenler fora.
- Man the front sail!
- Yelkenler fora!
In this world of dog eats dog Who cares fora love that's died?
Bu çılgınlık denizinin içinde Parçalanmış bir aşk dünyayı sarmalıyor
Raise anchor!
Yelkenler fora!
- Fora living?
- Geçimimi sağlamak için mi?
She took me to a room... where I waited for instructions... orat least fora sign as to how to proceed.
Ondan talimat ya da en azından nasıl yapılacağına dair bir işaret beklemiştim.
That noise so excited me that it gave me the courage... to give her a note asking fora rendezvous.
Ses beni o kadar heyecanlandırmıştı ki, ondan randevu istediğimi belirten bir notu karanlıkta ona uzatacak kadar cesaretlenmiştim.
The brightest men just drop dead in front of a beautiful face.
En akıllı adamlar bile güzel bir yüzün önünde yelkenleri fora ediyor.
Time fora drink?
Bir şeyler içelim mi?
It might be hard fora Political Advisorto understand this, but I am merely a Civil Servant, I simply do as I am instructed by my master.
Bir politik danışman için anlaşılması zor olabilir ama ben sadece bir kamu görevlisiyim efendim ne derse onu yaparım.
As we're not going to Paris, let's at least go out fora quiet little dinnertonight.
Madem Paris'e gitmiyoruz en azından bu akşam yemeğe çıkalım.
You're looking around fora couple of quangos, and I can tell you,
Çevrede bir kaç Quango var,..
I'm waiting fora rather important call... bye bye.
Önemli bir telefon bekliyorum da... Öptüm, görüşürüz.
Would you mind I'm waiting fora rather important call...
Önemli bir telefon bekliyorum, müsaade ederseniz...
Room fora little'un?
Müsade eder misiniz.
Assuming a 10 % interest, he's asking fora free gift of fifty million pounds.
Faizi % 10 farz etsek... 50 milyonu karşılıksız hibe olarak istiyor bizden.
Why did you encourage me to saythat unifying the administration meant no loss of amenity, when I've signed a death warrant fora whole army ofbeavers?
Bir kunduz ordusunun ölüm fermanını imzalarken aynı zamanda..... neden kırsal idarenin birleşmesinden doğal hayatın kaybı olmayacağı..... konusunda parlamentoda ve basın önünde konuşma yapmaya beni teşvik ettin.
He hasn't seen you fora while...
- Seni epey den beri görmüyordu...
He'll be quiet fora bit.
Biraz olsun sakinleşecektir.
Fora story like this, they'll go all the wayto the South Pole.
Böyle bir haber için,.. .. bence onlar Güney Kutbu'na bile giderler.
Fora momenti thought itwas serious.
Bir an için ciddi olduğunu düşündüm.
If you ask me fora straight answer then I shall say that, as faras we can see, looking at it by an large, taking one time with another, in terms of the average of departments, then in the final analysis it is probably true to say that at the end of the day, in general terms, you would probablyfind that not to put too fine a point on it, there probably wasn't very much in it one way orthe other.
Pekala Bakanım, madem benden direkt bir cevap bekliyorsunuz o halde şöyle diyebilirim, gördüğümüz kadarıyla geniş perspektiften baktığımızda, birini alıp diğerinin üstüne koyduğumuzda bakanlıkların genel uygulamalarını düşündüğümüzde son bir analiz yaparak şöyle diyebilirim ki genel koşullarda, günün sonunda şuna ulaşmanız kuvvetle muhtemeldir ki o kadar açıkça üstüne gitmeden öyle ya da böyle içine dahil olmamalı.
Suppose you weren't asked fora straight answer?
Diyelim ki sana soruyu direkt sormadım?
I must ask you fora straight answer.
Size direkt bir soru sormak durumundayım Bakanım.
The Foreign Office is ready to go along with it as a quid pro quo fora deal overthe buttermountain, the wine lake, and the milk ocean, the lamb war, and the cod stink.
Dışişleri Bakanlığı, verdiği bu taviz sayesinde tereyağı dağlarında şarap gölünde, süt okyanusunda balıkyağı kokuları altında antlaşmalar yapmak istiyor.
"Let out the mainsail!"
"Yelkenler fora!"
Which rather turned it into "Sail and Farewell", eh?
Öyleyse sonunda yelkenler fora elveda olmuş olmalı.
Full speed ahead, Mr. Cohen!
Yelkenler fora Bay Cohen!
Aftera four-day layoff, it's difficult fora hitter to step into the game.
4 günlük aradan sonra bir vurucunun oyuna dönmesi zor.
He's gonna go fora left-hander.
Oyuna solak atıcı sokacak.
Raise the Black Roger!
- Hoşça kalın. Yelkenler fora! Siyah bayrak göndere!
Put your feet up, folks.
Yelkenler fora dostlar, artık uçuşlar serbest!
Those are gone.
Ayakkabılar fora.
The idiot hadthe nerve to ask me fora Ioan.
Salak herifbenden borç isteme cüretinibile gösterdi.
Look fora high today of92 degrees.
Bugün 92 derece olması bekleniyor.
This is not one of your Dutchman's barges with the sails all ahoo.
Bu sizin Hollandalı'nın yelkenleri fora olan gemilerinden değil!
Set sail.
Yelkenler fora!
Stand by to haul wind!
Yelkenler fora.
Set the mainsail!
Anayelken fora!
They either slip off, or break, or make your dick shrink.
Yırtılıyorlar kayıyorlar ve s.kini fora ediyorlar..
- and Lower The Flag finishing third,
- Bayrak Fora üçüncü ve...
Fora while.
Bir süre için.
- Fora cause.
- Bir nedenden ötürü.
Fora short time, women came and went in my life.
Mesela Yannick...