Forest tradutor Turco
8,583 parallel translation
I'm here about the two that were shot last night, the two in the forest.
Dün gece ormanda vurulan iki kişi için buradayım.
Well, we could always take them on another little run through the forest.
Onları her zaman için ormanda sağa, sola koşturabiliriz.
I know the forest. It'll supply us.
Ormanı iyi biliyorum, ihtiyacımızı karşılayacaktır.
Tell him about the Hurtgen Forest.
Ona Hürtgen Ormanı'nı anlat.
Forest park.
Forest park.
Well, I remember you telling me how much you love forest park.
Forest Park'ı ne kadar çok sevdiğini söylediğini hatırlıyorum. Sihirli bir yer olduğunu.
Return to forest park.
Forest Park'a dönüş.
My new book is called return to forest park, and as you can see, the only name on it is mine.
O günler geride kaldı. Yeni kitabımın adı Forest Park'a dönüş.
Mr. Bradley, it sounds like return to forest park is more personal than your previous novels.
Hayır, korkarım ki Harris-Kingsfield şemsiyesi altında kalmaya devam edeceğim. Bana inanılmaz destek oldular ve onlarla uzun vadede çalışmak istiyorum. Bay.
In 1980, there were more than 600 million Indiana brown ants in that forest.
1980 yılında orada 600 milyon kahverengi Indiana karıncası yaşardı.
Okay, but we spent hella skrilla on this trill forest, so, what are we supposed to do with that?
İyi de o orman için tomarla para döktük. Orası ne olacak?
Two kilometers into the forest...
Ormana doğru yaklaşık 2 km...
Ask how aspen trees feel trauma hundreds of miles apart, or how a mushroom can understand the needs of a forest... you'd begin to grasp what we are.
Titrek kavakların binlerce kilometre uzaktaki sarsıntıyı nasıl hissettiğini sor. Ya da bir mantarın nasıl ormanın ihtiyaçlarını anlayabildiğini. Böylece ne olduğumuzu anlamaya başlayacaksın.
Once they pass, we can carry on over the ridge and into the forest.
Onlar gitti mi, bayır boyunca gider sonra da ormana varırız.
It's a clear shot south once we get through the forest.
Ormanı da geçtik mi önümüz açık demektir.
This place is surrounded by a forest.
Burası ormanla çevrili.
Being in the forest with them.
Kendimi ormanda, onlarla görüyorum.
We checke the forest, we checke the roas.
Ormana baktık, yollara baktık.
Once upon a time, there was a great and glorious king who lived in a beautiful palace in the middle of a forest.
Bir zamanlar, ormanın ortasında, güzel bir yerde yaşayan güzel bir sarayda yaşayan bir kral varmış.
- like you're starting a forest crotch fire.
- sanki ormanda ateş yakıyormuş gibi.
I've been going through all the old manuscripts hoping to find something, and all I've learned is that the children of the forest used to hunt with dragonglass.
Belki bir şey öğrenirim diye tüm eski el yazmalarını okuyorum ama tek öğrendiğim Ormanın Çocukları'nın ejderhacamıyla avlandığı oldu.
Wait, why are we going to Forest Hills?
Bekle, neden Forest Hills'e gidiyoruz?
We are not going to Forest Hills.
Forest Hills'e gitmiyoruz.
And friends do not let other friends buy underwear in Forest Hills.
Ve arkadaş arkadaşının Forest Hills'den iç çamaşırı almasına izin vermez.
The Jordan Valley is the trees instead of the forest.
Ürdün Vadisi orman yerine ağaçlardır.
If we get a major earthquake, or flood, or forest fire...
Eğer şiddetli bir deprem olursa, veya sel, veya orman yangını...
And... you grew up in the Forest of Troezen.
Bir de Troezen Ormanı'nda büyüdün.
You came all the way from the Forest of Troezen to ask your question, but when you saw that I'd run away, you went after me, risked your life, killed a man, and a cyclops,
Troezen Ormanı'ndan geçerek tüm yolu sorunu sormak için geldin. Kaçtığımı görünce beni takip ettin, hayatını riske attın. Bir adam ve bir kiklop öldürdün.
Baron Renard's hunting lodge is in the forest, about three leagues west from here.
Baron Renard'ın av kulübesi ormanın içinde. Buradan üç fersah kadar batıda.
- Grandad's forest.
- Büyükbabamın ormanı.
- His forest?
- Ormanı mı? - Evet.
We were living in forest in Siberia.
Sibirya'da bir ormanda yaşıyorduk.
Why not give me 15 words and forest all the speculation that might result from interviewing this guy's neighbors.
Neden bir kaç kelime etmiyorsunuz ormandaki olay bu adamın komşularıyla röportajla sonuçlanabilir.
Uh, if a tree falls in a forest and no one's there to hear it, does it make a sound?
Eğer ormandan bir ağaç düşerse, onu duyacak kimse olmaz orada, bir ses getirir mi?
No one can just live in a forest.
Hiç kimse sadece bir ormandan yaşamak istemez.
This is my forest.
Bu benim ormanım.
Whatever it is, all breadcrumbs lead to that forest outside the security zone.
Her neyse, tüm ekmek kırıntıları güvenli bölgenin dışını işaret ediyor.
- So you go back and forth between the farm and the forest?
- Çiftlikle orman arasında gezebiliyor musun?
- Dutch, I'm coming in hot and leveling the forest until we find him.
- Dutch, hemen geliyorum, bulana kadar ormanda dolanacağım.
In an hour that forest will be a dead zone.
Bir saat içinde ortada orman falan kalmayacak.
I hope the forest will give my sister back to me!
Umarım orman kız kardeşimi geri verir.
It is true you are a minor player, though it only takes one match to burn down acres of forest.
Etliye sütlüye dokunmadığın yalan değil. Fakat kocaman ormanı yakmak için küçük bir kibrit çöpü yetiyor.
Tell me, did you inspire the witches of Grimm lore, enslaving a young girl in a hut on the edge of a dark forest?
Yoksa Grimm Lore cadılarının ilham kaynağı mı oldun? Genç bir kızı karanlık ormanın ortasında bir kulübede esir mi aldın?
just passing messages of the heart back and forth and trying to save the enchanted forest from total nuclear annihilation.
Sizlere hemen kalpten bir mesaj iletmeye ve sihirli ormanı nükleer bir imhadan kurtarmaya çalışıyorum.
I would rather be an outlaw for one year in Sherwood Forest than president of the United States for infinity.
Sherwood Ormanında bir yıl kanun kaçağı olmayı sonsuza kadar Amerika Başkanı olmaya tercih ederim.
You got me here. You got the forest and the savages out there.
Burada tek bulacağın bir ben, bir orman bir de o tarafta yaşayan barbarlar.
I wandered the forest for four days.
Dört gün boyunca ormanda dolaşıp durdum.
State lands start at the forest.
Eyalet arazisi ormandan başlıyor.
It's private property and not state forest.
Orası özel mülk, eyalet ormanında değil.
No noise in the forest?
Ormanda hiç ses olmadı mı?
It does. I've learned a lot over this past year, and I hope that shows in this new book.
Bradley, anlattığınıza göre Forest'a Park'a dönüş romanınız önceki romanlarınıza göre daha kişisel gibi duruyor.