Forwards tradutor Turco
478 parallel translation
Do you suppose that I'm going to carry trays backwards and forwards all day?
Bütün gün tepsinizi taşıyıp duracağımı mı sanıyorsunuz?
Twenty times, backwards and forwards.
Yirmi kere tersten ve düzden.
Cossacks appeared, their lances tilted forwards.
Kazaklar ortaya çıktı, onların mızrakları ileri doğru.
The job's been cased backwards and forwards.
Her şey çok dikkatli planlandı.
I'll take you to the next cart forwards.
Sizi diğer kompartımana alacağım. Çok güzel.
so we wouldn't keep that poor man running backwards and forwards, backwards and forwards.
Bu sayede yaşlı adam ileri geri koşuşturmak zorunda kalmayacak.
- The same reason a donkey with a stick behind him and a carrot in front always goes forwards, not backwards.
Arkasında sopayı hissedip önünde havucu gören eşek daima geriye değil, ileriye gider de ondan.
Every week, the Captain screams like a stuck pig "disapproves" your letter and forwards it.
Ve her hafta Kaptan çılgınca bağırıp... mektubunu uygun görmese de gönderiyor.
Forwards! Fire Paul.
Ateş Paul.
We can't go forwards, we can't go back.
Ne ileri ne de geri gidemiyoruz.
Move it forwards.
İleri hareket edebiliyor.
People used to sit... outside their houses on warm evenings and rock backwards and forwards.
İnsanlar ona oturur sıcak akşamlarda, evlerinin dışında. Öne ve arkaya sallanırlar.
Forwards
Bana doğru! ..
I can see myself stuck on this boat for life, going backwards and forwards.
Kendimi, hayatımın geri kalanında, bir ileri bir geri gider vaziyette bu teknede mahsur kalmış olarak görebiliyorum.
What's the thing which reads the same backwards as forwards?
Düz ve tersten okunuşu aynı olunca ne denirdi?
Yes, yes, but have you any plans - for dealing with the free-scoring Turkish forwards?
Evet ama Türk forvetlerine karşı bir oyun planınız var mı?
Forwards or backwards.
İleri ya da geriye doğru.
Forwards march!
İleriii marş!
Forwards at a walk!
İleriye doğru, aynı adımlarla!
Move, forwards!
Hareket et, ileri!
I know his organization backwards and forwards... and I need somebody who's respectable but not completely legit.
İşlerinin bütün girdi çıktısını biliyorum ve saygıdeğer ama tam yasal olmayan biri lazım.
Better forwards than backwards.
Geri çekilmektense, ilerlemek daha iyidir.
He ran him down backwards... then he ran forwards over him, and he did that twice.
Önce ona çarptı, sonra üzerinden geçti ve bunu 2 kez daha tekrarladı.
Backwards and forwards.
Ne uzuyor ne kısalıyor.
The wings sweep alternately backwards and forwards, again changing angle at the end of each sweep to obtain lift on both strokes.
Kanatlar değişmeli olarak öne ve geriye çırpılırken yine her çırpmada açı değiştirerek her harekette kaldırma kuvveti oluşturuyor.
They have only four pairs of molars on either side, but they move steadily forwards throughout their life.
Her iki tarafta sadece dört çift azıdişleri bulunur ve bu dişler hayatları boyunca sürekli öne doğru kayar.
Go backwards forwards quickly!
Çabuk geri geri git!
Forwards!
İlerleyin!
Forwards!
İleri!
Forwards, forwards!
İleri, ileri!
To drive forwards you put it in first.
Düz gitmek için birinci vitese takmalısın.
Forwards.
İleri!
Forwards, march!
İleri, Marş!
You got your forwards.
İleri vitesin var.
You know that manual backwards and forwards.
Klavuzu baştan sona ve sondan başa biliyorsun.
I know it backwards and forwards.
- Avucumun içi gibi.
Forwards, not backwards!
İleriye, geriye değil!
Forward, and forwards only!
Sadece ileriye ve ileriye!
Forwards!
İleriye!
Captain Stolz, would you have this court believe... that this man tried to throw himself through the window forwards... and being frustrated in that effort... he turned himself round... and with great force, threw himself backwards towards the window?
Yüzbaşı Stolz, bu mahkeme, bu adamın kendisini pencereden dışarıya atmaya çalıştığına bu çaba içerisinde bunun engellendiğine ve büyük bir gayretle kendisini çevirip pencereden içeri girdiğine inanır mı?
You go backwards, but you also go forwards.
Gerilersiniz ama ayrıca ilerlersiniz.
She keeps on backwards and forwards, then stops and looks up at the building.
Bir o tarafa bir bu tarafa yürüyor. Durup binaya bakıyor.
The magazine forwards them on to the advertisers.
Dergi de bunları ilan sahiplerine gönderiyor.
The magazine forwards them to the advertisers.
Dergi de bunları ilan sahiplerine gönderiyor.
You know, sentences spelled the same backwards and forwards.
Bilirsin, tersten ve düzden okunabilen kelimeler.
I know Argo backwards and forwards.
Argo'nun içini dışını bilirim.
I've looked. Looked at the probability charts backwards and forwards, Jed.
Defalarca ihtimal çizelgelerine baktım.
I don't know if we're going forwards or backwards.
İleriye mi, yoksa geriye mi gidiyoruz, anlıyamıyorum.
Something you can spell backwards and forwards the same way.
Düz ve tersten aynı şekilde okunan kelimeler. - Madam.
He knows the material backwards and forwards.
Öncesine ve sonrasına ait tüm materyalleri iyi biliyor.
Instead of reversing, God, I'm going forwards!
Yerine göre iyidir. Tanrım, ileriye gidiyorum!