English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ F ] / Fountain

Fountain tradutor Turco

1,985 parallel translation
I banged that girl in the fountain.
Fıskiyenin oradaki kıza çaktım.
Why do you come to the fountain?
Neden fıskiyeye geliyorsun ki?
The fountain's my thing, Dee.
Fıskiye benim olayım, Dee.
Well, I'll tell you why I come to the fountain, Charlie.
Sana neden fıskiyeye geldiğimi söyleyeyim, Charlie.
- when I come to the fountain.
-... hep fıskiyeye gelirim.
When I was a kid, I used to swim in this fountain.
Çocukken burada yüzerdim.
So I waited to this time of the day, and come back, and pissed in the fountain.
O yüzden günün bu zamanlarında fıskiyeye gelirim ve içine işerim.
I've been pissing in the fountain for 50 years.
50 yıldır buraya işiyorum.
- Frank is here to piss in the fountain.
- Frank havuza işemek için geldi.
Did you see where I pissed in the fountain?
Havuzun neresine işedin?
Oh, I use this fountain for killing powers.
Bazı ölümcül güçlere son vermek için fıskiyeyi kullanıyorum.
There is a fountain in the center of Manastýr
[ŞARKI BAŞLAR] # Manastırın ortasında var bir havuz.
I was thinking we could meet at the water fountain in the plaza at around 5 : 00.
Saat 5 civarında plazadaki su kaynağının yanında buluşabiliriz diye düşünmüştüm.
Is the fountain of youth around here somewhere, or you been taking that Viagra?
Gençlik çeşmesi buralarda biryerlerde mi, ya da viagramı kullanıyorsun?
This was once supposed to be the site of Aphrodite's fountain, you know, the goddess of love.
Burada eskiden Afrodit'in Çeşmesi varmış bilirsin, Aşk Tanrıçası.
Hmm. Can we go to the fountain now?
Fıskiyenin oraya gidelim mi artık?
The fountain?
Fıskiye mi?
I don't remember where the fountain is.
Neredeydi o, hatırlamıyorum ki.
... by the fountain.
... bekleyecektin.
I found him in the park by the fountain.
Onu parkta, çeşmenin yanında buldum.
- helping to caulk a fountain for some swans, then -
-... kuğular için su geçirmez bir havuz yapmaksa...
General manager Frank Schutt and his friend returned from a weekend hunting trip, decided to slip their live duck decoys into the hotel's lobby fountain as a practical joke.
Genel müdür Frank Schutt ve arkadaşı bir hafta sonu av gezisinden döndükten sonra bir muziplik olarak, kendilerinin canlı ördek tuzağı olan otelin lobi çeşmesine doğru salıvermeye karar verdiler.
That's from when you were a baby and a marble fountain fell on you.
Küçükken üstüne mermer bir çeşme devrildiği için.
Fountain?
- "Eylemek" mi?
On the water fountain.
Lavaboda dövüşebilir.
I heard that there was this really hard move called the Fountain of Troy that some team did at the Worlds.
duydum ki zor yapılabilen truva fıskiyesi adında bir hareket varmış bazı takımların olimpiyatlarda yaptığı.
Sure, I'll teach you how to do the Fountain of Troy.
tabi, size turuva fıskiyesi nasıl yapılır öğreteciğim.
You can't even say "Fountain of Troy" at this cheer camp.
bu amigo kampında birdaha asla "Turuva Fıskiyesi" demeyin.
- Fountain of Tr- -!
- turuva fıs -!
Everybody say it, "Fountain of Troy."
herkes söylesin, "turuva fıskiyesi"
Nobody does the Fountain of Troy at this cheer camp.
kimse turuva fıskiyesini bu kamta yapamaz.
- lt's the Fountain of Troy.
- Bu Troy Çeşmesi.
What'd I tell you about that Fountain of Troy?
Sana Troy çeşmesi hakkında ne söylemistim.
- The Fountain of Troy.
Troy Fıskiyesi.
I'm the fountain.
Ben fıskiyeyim. Shawn, merkez.
Are the Tigers trying the Fountain of Troy?
Kaplanlar Troy Fıskiyesini mi deniyor?
Here it comes, the final fountain.
İşte geliyor, son fıskiye.
If they didn't deduct points for the Fountain of Troy we might've made top three.
Troy Fıskiyesi'nin puanlarını düşmeselerdi belki ilk 3 te olabilirdik.
The Fountain of Troy?
Troy Fıskiyesi?
The Summit 5280 fountain.
Summit 5280 tükenmez kalem.
While you're busy getting fat, there's a dead lady getting fished out in the Papen County fountain.
Şey şişmanlarken, Papen çeşmesinde ölü bir kadın bulundu.
A woman still in the holiday spirit, guzzles too many spirits, does a Gene Kelly round the rosy, slips, bonks her noggin, ends up in the fountain.
Kadın, tatil modunu biraz abartıp sarhoş olmuş, Gene Kelly gibi sokakta dans edince de kendini havuzda bulmuş.
That is just like the fountain where Erin died.
Bu havuz aynı Erin'in öldüğü havuza benziyor.
You are aware that Erin died in a scenario exactly like the one depicted in your window? The Papen fountain. You realize that makes you a suspect?
Peki Erin'in aynı vitrindeki sahnedeki gibi öldüğünün farkında mısınız? Bu da sizi şüpheli yapar.
I mean, who the hell writes with a fountain pen anymore?
Dolmakalem ile yazı yazan kaldı mı?
Any prints from the fountain?
Failden hiç iz var mı?
Longevity, immortality, the fountain of youth.
Ömür uzunluğu, ölümsüzlük, gençlik çeşmesi.
When you were a girl and the fountain sprayed blood.
Sen henüz küçük bir kızken, ve çeşmeden kan aktığı zaman.
The fountain.
Fıskiye.
It had a fountain where we used to play..
Etrafında oynadığımız bir fıskiyesi vardı.
In the morning the fountain was always completely.. dry like it never happened.
Sabahları ise fıskiye tamamen kuruydu, sanki hiçbir şey olmamış gibi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]