Fresca tradutor Turco
75 parallel translation
- You want a Fresca with the Darvon?
- Darvon'u Fresca'yla mı içersin?
- Fresca?
- Fresca?
- Fresca.
- Fresca.
I would love to eat his cookies... with some fava beans and a nice chilled Fresca.
Biraz bakla ve güzel bir chilled Fresca..... ile kurabiyelerinin tadına bakmak isterdim.
If you really want to sleep, take some Fresca beat in three raw eggs, a touch of cayenne pepper.
Bak, eğer gerçekten uyumak istiyorsan, biraz Fresca alıp içine üç tane çiğ yumurta kır ve biraz da arnavut biberi koy.
All I had is oregano and a Fresca.
Elimde sadece keklik otu ve Fresca var.
Sure, I do, like I love Fresca.
Elbette seviyorum, Fresca'yı sevdiğim gibi.
You sure you don't want a Fresca?
- Fresca istemediğinden emin misin?
I told you my top three choices were Tab, Fresca, or Diet Rite.
Sana Tab, Fresca, yada Diet Rite'den birini almanı söylemiştim.
Yeah? Could you get me a Fresca?
- Bana gazoz getirebilir misin?
- Get me a Fresca.
- Fresca getir.
She was coming Fresca, man, like crazy.
O geliyor Fresca, adamım, çılgınlar gibi.
- Do you need a Fresca?
- Fresca ister misiniz?
- No, I don't need a Fresca.
- Hayır, Fresca'ya ihtiyacım yok.
Someone found it next to a can of Fresca and a dog-eared copy of Teen People magazine.
Sana çağrı bıraktım ve biri onu Fresca'nın yakınındaki çöpte buldu ve kenarları katlanmışErgenlik gençleri dergisinide.
The only reason to spend a night in a limo is if the drummer in your prom band dropped a Quaalude in your Fresca
Bir geceyi limuzinde geçirmenin tek nedeni balo grubundaki davulcu senin Fresca'nın üzerine Quaalude düşürmesidir. Bak, anlıyoruz.
Water, Fresca, Mountain Dew.
Su, soda, meyveli soda.
Tastes like Fresca.
Fresca gibi.
We have Aqua Fresca.
Aqua Fresca var.
- Actually, it's Fresca.
- Aslında, bu gazoz.
- Fresca?
- Gazoz mu?
Would you like a Fresca?
Meyve ister misin? CARRIE :
When I get there, there better be a Fresca waiting for me and when I say Fresca, I mean Fresca.
Geldiğim zaman Fresca'm hazır olsa iyi olur. Fresca dediysem, Fresca istiyorum.
I want it to be a fucking Fresca!
Ben Fresca istiyorum!
That's why I brought you a Fresca.
O yüzden size Fresca getirdim.
Well we were gonna do Multi-Ethnic Siamese Doctor Has a Fresca, but then Turk started getting on my case about my interns!
Çoklu ırklı Siyam ikizi doktor numarasını yapacaktık ama Turk stajyerlerim konusunda üstüme geldi!
But you're drinking Fresca and watching Joan Crawford movies.
Ama Fresca içip, Joan Crawford filmleri izliyorsun.
That'd be nice. There's this great place
Fresca istiyorsun.
I like you, too.
- Fresca mı alabilir miyim?
Uh, do--do you want anything?
- Bir sodaya ( fresca'ya ) ihtiyacım var.
Can I get a Fresca, please?
Gazoz alabilir miyim lütfen?
Well, I'll have a Fresca.
Güzel, ben bir Freşa alırım.
How's your Fresca?
Freşa'nız nasıl?
Fresca?
Fresca?
You wanna buy a Fresca with a credit card?
Kredi kartıyla meyveli soda almak mı istiyorsun?
Gente, servicios a Ia derecha, agua fresca a Ia izquierda.
İnsanlar, sağa, sola tatlı su hizmetleri.
Wow. That was easy. Fresca's in the fridge to the left.
Seyircilerin üzerine bir kova konfeti atar sonra da suratına atılan pastalardan kaçardı.
George Washington lemon fresca.
George Washington Limonlu Fresca.
How many pornos have you been in, George Washington lemon fresca?
Sen kaç pornoda oynadın George Washington Limonlu Fresca?
Sorry to barge in on you, but my freezer's on the blink again, and without my cold fresca, I can't eat my dinner.
- Lafınızı kestiğim için üzgünüm ama dondurucum yine sorun çıkarmaya başladı ve ben soğuk Fresca'm olmadan akşam yemeğimi yiyemiyorum.
I was thinking more along the lines of a Fresca or a piece of toast.
Daha çok gazoz veya tost gibi bir şeydi kastım.
If you like Fresca -
Fresco var istersen.
And that is some slow-roasted Bavarian pork chop, with bacon-braised cabbage, some warm Bavarian potato salad, apple salsa fresca, and then, um... just two Tylenol.
Burada ağır ağır kavrulmuş Bavyera pirzolası var. Üzerinde domuz yağında pişmiş lahana. Ilık Bavyera patates salatası elmalı salsa fresca iki tane de ağrı kesici.
Come have a fresca.
Gel bir de Fresca yapalım.
On the flight to paris. My mom got me a fresca when she hit me with her car once.
Annem bana bir seferinde arabasıyla çarptığında gazoz almıştı.
That's the old Salsa Fresca slogan from, like, two Super Bowls ago.
Bu iki Super Bowl önceki Salsa Fresca'nın sloganı.
How about a Fresca?
Bir soda limona ne dersin?
You want a fresca?
Tahmin edeyim.
Oh, speaking of high, your new girlfriend came here looking for you.
Sekiz Fresca içtim.
So, I'm not even going to try to talk this time. - I brought fresca with me, so it's like, I don't know, what, 5 minutes, tops? We'll just -
Bu kez konuşmaya bile çalışmayacağım.
Oh, Fresca.
Fresco.