Gadgets tradutor Turco
304 parallel translation
How'd you like to come over to our house and work on your gadgets?
Bizim eve gelip böyle şeyler yapmak istemez misiniz?
Look at all these gadgets.
Şu aletlere bak.
Taxes and gadgets that don't bring nobody peace.
Vergiler ve kimseye huzur getirmeyen zımbırtılar.
Look at all these gadgets.
Şu aygıtlara bak.
Sell more gadgets or raise the price or something.
Daha fazla ıvır zıvır sat veya fiyatı falan arttır.
The characters in the film lived in a little house... and it had a wonderful kitchen with all sorts of gadgets.
Filmdeki karakterler ufak bir evde yaşıyorlardı ve evin bir sürü alet ile dolu bir mutfağı vardı.
After all those tests he gave me and those gadgets he used, I ought to be able to eat anything.
Bana uyguladığı o testlerden ve kullandığı o cihazlardan sonra, her şeyi yiyebilmem gerekir.
There are all kinds of electrical gadgets... and I can see the Sterg unit.
Her türlü elektrik malzemesi var. Sterg birimini de görebiliyorum.
Well, we're hoping to keep it that way with the help of these little gadgets.
Aletlerin yardımıyla öyle kalmayı umarız.
It's a wonderful kitchen, full of dozens of gadgets.
Eşyalarla döşenmiş mükemmel bir mutfak.
These are the days of secret agents, of gadgets.
Gizli ajanların ve oyuncakların çağındayız! Efendim?
Nothing, I just wondered what'gadgets'are.
Ben sadece oyuncağın ne olduğunu merak ettim.
As you already gathered this afternoon Lady Dean, I have a passion for gadgets.
Bugün öğle gördüğünüz gibi Leydi Dean, mekanik aletlere tutkum vardır.
He also shares my enthusiasm for gadgets.
Benim mekaniğe düşkünlüğüm onda da var.
It's one of his gadgets.
Onun düzeneklerinden biri.
Him and his wretched g-gadgets.
O ve zavallı d-donanımları.
You can practically read his mind without gadgets.
Cihazlar olmadan bile aklını okuyabilirsin.
Those gadgets make me mad.
Bu zımbırtılar beni delirtecek.
You do this with these little gadgets here.
Bunu, şu küçük aygıtlarla yaparsın.
Thank you, but this time I have the gadgets and I know how to use them.
Teşekkürler ama bu kez aletlerim var ve kullanmayı biliyorum.
I showed him my gadgets.
Ona yaptıklarımı gösterdim.
- What, are you big on gadgets?
- Teknolojiye düşkünsünüz galiba? Değilim.
Nothing to live with but his gadgets, his cars, his guns, gimmicks.
Aletleri, arabası, silahları ve hileleri dışında yaşamak için hiçbir şeyi yok.
And this is their home, standing in its own pleasant grounds, enjoying all the benefits of Rimspoke's ingenious gadgets.
İşte burası, güzel manzarasıyla Rimspoke'nin muhteşem icatlarının tadını çıkardıkları ev.
I can't abide new gadgets.
Ben bu zımbırtılarla yapmıyorum.
No power gadgets on that one, sir.
Onda hiçbir güç ölçer yok, efendim.
Foreign gadgets... you...
Bu alet... sen...
I'm into gadgets.
- Bir sürü zımbırtım var.
Get out of here, you gadgets!
Çekilin, sizi meretler!
- By unplugging all his gadgets.
- Aletlerinin fişini çekerek.
Blasted new-fangled gadgets.
Lanet olası yeni aletler.
More importantly, it'll be full of clever gadgets designed to keep you alive.
Daha önemlisi, hayatta kalmanı sağlayan zeki araçlarla donatılacak.
♪ I've got gadgets and gizmos aplenty
# Birçok makine ve hazine
Gadgets like these telescopes, microscopes, and so on are immensely powerful.
Teleskop, mikroskop gibi aygıtlar çok güçlüdür.
Not bad at all, these gadgets.
Bu aletler çok da kötü degilmis.
- We look at some new gadgets.
Yeni ürünlerin testlerini izliyoruz.
It tells the tale of a man of our era who fouls the 6th century by introducing newfangled gadgets and weapons, all in the name of progress.
Bizim çağımızdan bir adamın... yeni model aletlerle ve silahlarla, sırf gelişme uğruna... 6. yüzyılı karıştırmasını anlatıyor.
- You know how to work all the gadgets?
- Bu aletleri kullanabilir misin?
New gadgets.!
Yeni cihazlar!
You Starfleet types depend on gadgets.
Siz yıldız filosu subayları aletlere çok bağlısınız.
The plague took the people. But it couldn't take the gadgets.
Salgın insanları kırıp geçirdi, ama makinelere bir şey yapmadı.
All they do is stare at those gadgets.
Tek yaptıkları şu alet-edevat'a gözlerini dikmek.
Don't these Japanese make the cunningest little gadgets?
Şu Japonlar çok akıllı aletler yapıyor, değil mi?
He's got more gadgets on him than a Swiss Army knife.
Üzerinde İsviçre çakısından daha çok zımbırtı var.
He's got a lot of high-tech gadgets. But he's got no instincts.
Yüksek teknoloji ürünü bir sürü oyuncağı var, ama sezgileri yok.
One thing - do you carry those electric stunner gadgets?
Birşey daha ; şu elektrikli bayıltma aletlerinden taşıyor musunuz? - Hayır. Neden?
- You love high-tech gadgets.
- Bu tür aletleri çok seversin.
I love gadgets.
Marifetli aletleri severim.
I remembered how you like gadgets.
Oyuncaklardan hoşlandığınızı biliyorum.
LIES IN TRINKETS AND GADGETS.
Teknik olarak efendim.
With all these weird gadgets, you'd think they'd give you a radio. What would you like to hear?
Şu tuhaf zımbırtıların arasında sana radyo koyduklarını mı sandın?