Gargoyle tradutor Turco
127 parallel translation
The dragon was more of a gargoyle!
Tam olarak ejderha denemez. Daha ziyade çirkin bir yaratık!
There's nothing more cozy than an old gargoyle... except maybe a whipping post or two.
Küçük bir canavardan daha huzur verici ne var? Tabii kırbaçlama direklerini saymazsak.
It's like a gargoyle. I mean, in fact.
Aynı iblis görüntüleri, heykelleri gibi, yani gerçekten öyleler.
And what, may we ask, is the purpose of that hideous gargoyle?
Bu iğrenç canavarın ne işe yaradığını sorabilir miyim?
It reminds me of a gargoyle.
Canavara benziyor.
He was injured by a falling gargoyle while standing in Chinese footprints.
Soförüm gotik heykel düsünce yaralandï. Çinli ayak izinde duruyorduk.
Oh, you gargoyle you!
Hilkat garibesi seni.
Hey, gargoyle, more food.
- Garson çocuk! Yemek getir!
Gargoyle, more food.
Garson çocuk! Yemek.
FACE : Bird, gargoyle, something like that.
- Kuş, yaratık gibi bir şey.
Ah, yes, almost as tragic as Archbishop Bertram being struck by a falling gargoyle off Beachy Head.
Evet, neredeyse Başpiskopos Betram'a Beachy Head'in ilerisinde taş oluğun düşüp çarpması kadar.
And then after lunch, she walked out of the restaurant and a gargoyle fell off the building, hit her on the head, and killed her.
Öğlen yemeğinden sonra lokantadan dışarıya çıktı. Ve binanın tepesinden bir heykelcik düştü. Kafasına çarptı ve onu öldürdü.
May you enrich yourselves like a whole merchant ship... or like old gargoyle would say, for a bag of useless herbs.
Tanrı sizi bir ticaret gemisi kadar zenginleştirsin... yada yararsız bir ot için, bir heykel kadar.
How did that gargoyle get to be a judge?
Bu canavar nasıl yargıç oldu?
Because he gives you that tremendous kind of impaction... of lusting, suffering, crazed humanity... in all sorts of bizarre, gargoyle-like allegorical forms.
Ve bu da Robert Crumb çünkü o size ; arzulayan, acı çeken, çıldıran insanlığın her türlü tuhaf, canavarımsı alegorik tiplerde muazzam coşkusunu veriyor.
Some bitch down at the Gargoyle.
Gargoyle'de bir sürtük.
Make a face that's gruesome as a gargoyle's wing Hey!
- Grotesk heykeller gibi korkunç bir yüz takının!
- Your son trespassed on my property and destroyed a very valuable stone gargoyle and...
- Buyurun? - Oğlunuz arazime girdi ve çok değerli bir heykelimi kırdı, ve...
Who is this gargoyle?
Bu canavar tipli de kim?
So I told that punk son of my mine and his gargoyle girlfriend I never wanted to see them together again.
Serseri oğluma ve o ucube kız arkadaşına sizi bir daha birlikte görmeyeyim dedim.
Looks like Bud can't get enough of that hot gargoyle love.
Baksana, Bud o ucubeyi sevmelere doyamıyor.
God, I hate being a gargoyle.
Tanrım, ağzımın kulaklarıma varmasından hiç hoşlanmıyorum.
I feel like a gargoyle perched on the ledge of a building.
Binalardaki gargoyle * gibi hissediyorum.
A beautiful girl like you and a gargoyle like me.
Senin gibi güzel bir kadın ve benim gibi bir canavar.
You think they drop like rocks. No. He hit a gargoyle on the way down.
Kaya gibi düştükleri sanılır ama öyle olmuyor.
He gets his head caught in the gargoyle's mouth.
Aşağı düşerken dev bir hayvanın heykeline çarptı. Kafası heykelin ağzına takıldı.
I'm a gargoyle... what, with the cauliflower ear there and the lizard lips -
Ben karnabahar kulaklı kertenkele dudaklı bir canavarım.
Is that the one with the cute little gargoyle?
- Şu üzerinde küçük şirin yarasa olan mı?
He is Toto. a gargoyle with a soul
O Toto, ruhu olan bir heykel.
But she was captured by a greedy gargoyle.
Ama açgözlü bir canavar onu esir alır.
- l saved you. I destroyed the gargoyle.
- Seni kurtardım. Canavarı yok ettim.
The ones the gargoyle knew.
Canavarın bildiği sözler.
Why don't you wish on the gargoyle?
Şuradakiheykele neden dilemiyorsun?
Pazoozoo, you ungrateful gargoyle!
Pazoozoo, seni nankör yaratik!
Let's get this gargoyle hunt on the road.
Hadi su yaratigi yakalamaya gidiyoruz.
Aren't we looking for your gargoyle?
Canavarini aramiyor muyduk?
I think she'd look cool strapped to the roof like a gargoyle.
Eminim çatıda heykel olarak havalı duracak.
this loathsome gargoyle, who burns in hell, but secretly yearns for heaven, secretly...
Bu hayvan yüzlü iğrenç yaratık cehennemde yanıyor ama gizliden gizliye cennetin özlemini çekiyor.
"Suddenly, as she reached the cathedral doors, the gargoyle that guarded the sacred structure came to life and swooped down upon her."
"Aniden, katedralin kapılarına vardığı anda, kutsal yapıyı koruyan aslanağzı... canlandı ve üzerine çullandı."
"The people of the village all ran to safety, but Lady Ursula slipped on the cathedral steps and the gargoyle descended upon her, wrapping her in its huge wings and taking her high up into the spires of the cathedral."
"Köyün tüm sakinleri kaçtı... ama Bayan Ursula merdivenlerden kaydı... ve aslanağzı da onun üzerine saldırdı, dev kanatlarıyla onu sardı... ve katedralin tepesindeki kuleye götürdü."
- Leave that to me, Mrs. V. Gargoyle?
Bana bırak Bayan V. Gargoyle!
Our neighbours'll think you're a gargoyle.
Komşularımız senin bir heykel olduğunu düşünecekler.
I'll kill you, you demented old gargoyle!
Seni geberteceğim, kendini bilmez budala! Seni...
You're the gargoyle that guards this door.
Sen bu kapıyı koruyan çirkin heykelsin.
Back in a flash, my sweet little gargoyle!
Hemen geri döneceğim, benim küçük gargoyle'm!
That foul, evil, old gargoyle.
Menfur, uğursuz, yaşlı gudubet.
And if the notes don't keep, find Crowe buried under the gargoyle at Cromwell.
Eğer notalar uyanırsa,.. ... Cromwell'deki heykelin altında gömülü olan Crowe'u bul.
Over here... over here by that gargoyle.
İşte orası... İşte orası, şuradaki heykelin yanı.
The gun definitely hit this gargoyle.
Silah kesinlikle şu heykele çarpmış.
The gargoyle club.
Gargoyle Kulübü.
The name is from the French, " Gargouille
Gargoyle ismi, Sen nehrinde gezen ve taşa dönüşmüş lanetlileri sembolize eden,