Get it out of here tradutor Turco
1,559 parallel translation
Okay, okay. I'll work on figuring out how to get it out of here.
Tamam, buradan çıkartacak bir yol bulurum.
Get it out of here.
Onu buradan çıkar.
Well, get it out of here. I don't want the fuckin'thing in the house!
Defolun buradan, bu boktan şeyleri evde görmek istemiyorum!
- Then we're gonna have to get it out of here.
Buradan çıkarmamız gerekiyor.
I mean, this is remarkable that he's sitting in this car. I don't care. Get it out of here.
Bu inanılmaz yani o şey arabada oturuyor.
because it's the one way that i can ensure you'll be here when i get out of jail.
Çünkü hapisten geri döndüğümde... seni burada bulabilmemin tek garantisi o.
Just do me the honor of - - we'd all like to get out of here. I get it.
Bunu anlıyorum.
If we wanna get out of here in one piece... we've gotta get that cure and we've got to get it fast.
Buradan tek parça halinde çıkmak istiyorsak... tedaviyi bulmalı ve bunu çabuk yapmalıyız.
When I get out of here, you're going to get it!
Burdan çıktığımda, gününü göstereceğim sana!
If it's there, and it's operable, we go get it. And Andie walks out of here.
Eğer orada ve ameliyata uygun durumdaysa, onu çıkarırız ve Andie buradan yürüyerek taburcu olur.
How are you going to get this out of here when it's finished?
Bitirdiğin zaman dışarı nasıl çıkaracaksın?
Go do it, and let's get out of here.
Bunu sen yap.
You know, I was thinking, since you did get all dressed up and you came here with me... you should at least get a dance out of it.
Süslenip püslendiğine ve buraya benimle geldiğine göre en azından bir dans edebilirsin.
I'm not here to hurt anyone and I really do hope this leads to something fabulous for all of us, but it's not easy out there, and I'm sure you can appreciate that a girl has to do what a girl has to do to get by.
Buraya kimseyi incitmeye gelmedim. Bunun hepimiz için iyi şeyler getirmesini umuyorum ama dışarısı hiç kolay değil. Bir kızın yaşaması için yaptıklarını takdir etmelisin.
Until we figure out how to get rid of it, we're stuck here.
Ondan kurtulmanın yolunu bulana kadar burada takılı kaldık.
If they get here in two hours or two days, it doesn't change the fact that we're out of options.
Buraya iki saat ya da iki gün içinde gelebilirler, gerçek şu ki seçeneğimiz kalmadı.
Look, I'll get the tickets, you just go get whatever you can out of the trunk, whatever will make it through security, meet me back here in 5 minutes.
Ben biletleri alırım. Sen bagajdan gerekenleri al. Güvenlik... 5 dakika sonra burada buluşalım.
Do whatever it takes, just tell that something's broken back here, whatever that'll get him out of that cockpit.
Ben burada bozuk bir şey var, her ne onu kokpitin dışına çıkaracaksa.
And it's gonna hunt you down and eat you alive unless we get your stupid sorry ass out of here.
Ve eğer seni burada bırakırsak, avlayıp canlı canlı yiyecektir.
I'm fine, ma'am, it's just my leg. Get out of here!
- Sadece bacağım.
If it'll help get you out of here, I'll breast-feed him.
Eğer burdan gitmene faydası olacaksa, emziririm bile.
Forget it. Let's just order, eat and get out of here.
Siparişimizi verelim, yiyelim ve buradan çıkıp gidelim.
- No, get it out of here.
O katil güvercinlerden biridir bu şimdi.
Get his bike out of here. Get it out!
Şunu da götürün buradan!
Mikey, let's clear it up and get out of here.
Mikey, şurayı düzene sokalım ve gidelim.
It's your job to get them safely out of here.
- Bu insanları güvenli bir yere götürmelisin.
- Get out of here! It's gonna blow!
Gidin buradan havaya uçacak!
- You get me out of here, goddamn it.
- Taylor, seni bırakamam. - Beni çıkar dedim lanet olası!
- Get out of here, mutt.
- Git buradan, it.
We're gonna get you out of here just as soon as the political climate allows it.
Adalet kendi kendini yeniledi
Meanwhile, I split out of here... and then we meet at the port, we get lost, get it?
Bu sırada ben dışarıya sıvışacağım... ve sonra limanda buluşuyoruz, kayboluyoruz, anladın mı?
If you walk out of here today... you could never get back in here, and you know it.
Buradan bugün çıkıp gidersen... buraya asla geri dönemezsin, bunu sen de biliyorsun.
Soon as we get out of here, it'll all come back to you.
Buradan çıkana kadar tamamen hatırlamış olursun.
Well, if we need to, it'll get us the hell out of here.
Yine de, eğer gerekirse buradan uzaklaşmamızı sağlayabilir.
It's the only way we're gonna get you out of here, all right?
Bunları kaldırınca kurtulacaksın, tamam mı?
Let's get out of here before it gets dark.
Hava kararmadan buradan gidelim.
This one here, I used to get all new sheets and stuff out of it all the time.
Şuradakinde her zaman yepyeni çarşaflar, envai çeşit şey bulurdum.
It means all of these player gangsters out here... they get so caught up in their own fantasy... that they can't see the real picture.
Herkes kendisini öyle kaptırıyor ki gerçek resmi göremiyor demek.
Do me a favor, while you see how much it'll cost... get this fucking toilet out of here... and cement the goddamn hole.
Bana bir iyilik yapın ve ne kadar tutacağını hesaplayacağınıza şu klozeti çıkarıp, deliği çimento ile kapatın!
Sunny seems to think it happened because I wasn't prepared... for you to get out of here before me.
Evet Neale. Sunny buradan benden önce gitmene hazır olmadığım için olduğunu düşünüyor.
If it were any other day, we could get you arraigned and out of here.
Başka bir gün olsaydı bir ayarlama yapardık.
It's too much pressure. Let's-Let's get out of here.
Bu çok sıkıntı verici hadi dışarı çıkalım
For years, I've been talking about how much I want to get out of here, and then, soon as it's time, I'm all like, "No, no, I'm not ready."
Yıllarca burdan ne kadar çok gitmek istediğim hakkında konuştum ama sonra, zamanı yaklaştıkça, "hayır daha hazır değilim" diyorum.
It's just, the minute the two of us are alone, you can't wait to get out of here.
Ne zaman ikimiz yalnız kalsak, gitmekte sabırsızlanıyorsun.
Give it to them once you get out of here.
Çıktığın zaman verirsin.
Just accept it gracefully, and get the hell out of here so I can do my work.
Kabul et ve ofisimden çık git, işime bakayım ben de.
Now I'm giving you a chance to get out in front of it, right here and now.
Şimdi, sizden hemen bunun önünden çekilme fısatı veriyorum.
And I'm going to have to feed on those two hours because God only knows it's the only time I'm going to get out of here.
Şimdi hayatım boyunca o iki saati düşüneceğim. Çünkü dışarıyı görüp görebileceğim bu kadarmış.
You gonna get out of here, is that it?
Bilmiyorum. Bu adamla mı birlikteydi?
I'll put it in your neck, you don't get us out of here.
Bizi buradan çikaramazsan, bunu bogazinda kullanirim.
It'll take us right back to the access road and we can get out of here.
Bizi doğruca yola götürecek ve buradan kurtulacağız.