Gills tradutor Turco
321 parallel translation
Willis is up to his gills in the fever.
Willis ateş içinde yanıyor.
Get me stewed to the gills, otherwise I'll never agree to be your queen.
Körkütük sarhoş olayım yoksa asla kraliçen olmayı kabul etmem.
Last time I saw him, he shouldn't have been driving his cab. He was oiled to the gills.
Son gördüğümde araba kullanamayacak durumda sarhoştu.
You look blue under the gills.
Seninde sakalların uzamış.
I bet you're fed up to the gills.
Eminim bu durum canına tak etmiştir.
- Hold him by the gills like I showed you.
- Sana gösterdiğim gibi, solungaçlarından tut.
- If he has gills, he may suffocate.
- Solungaçları olsaydı boğulabilirdi.
You're pale around the gills.
Buraları senin yetki alanın.
But what they can use, load them up to the gills.
Fakat kullanabileceklerini ise, satabileğin kadar sat.
Now I'm trying to force some water through her gills so she doesn't drown.
Şimdi boğulmasın diye solungaçlarından su basmaya çalışıyorum.
In a desperate attempt to save him I replaced his lungs with the gills of a shark.
Onu kurtarmak için umutsuz bir çabayla akciğerlerinin yerine bir köpekbalığının solungaçlarını yerleştirdim.
Suppose you plant gills in everybody who wants them.
Varsayalım, isteyen herkese solungaç nakli yaptınız.
That's why you're green around the gills!
Bu yüzden mi keyfin kaçtı?
Bass, trout, blue gills?
Baso, alabalık, mavi solungaç?
You look green around the gills.
Hasta görünüyorsun.
- A little green around the gills.
- Hala biraz toysun.
Packed to the gills with radar, sonar and radio equipment.
Tepeden tırnağa radar, sonar cihazı ve radyo ekipmanlarıyla donanımlı olarak.
One little drink, and he's soused to the gills.
Çok az içti ama zil zurna sarhoş oldu.
I am none of his flirt-gills!
Alçak! Ben onun bildiği kızlardan değilim!
I'm stuffed up to the gills with him.
Bıktım şu adamdan.
Look at the color of the cap and the black gills.
Tepesinin rengine bakın. Şu siyah liflere bakın.
Not like goin'down to the pond and chasing'blue gills or tommy-cods.
Bu iş gölde balık tutmaya benzemez.
Their ancestors had extracted oxygen from water with feathery gills alongside each leg.
Ataları, bacaklarının yanındaki tüylü solungaçlarıyla oksijeni sudan çekiyordu.
Their young, wingless larvae will grow up on the bottom of the pond, breathing through feathery gills and feeding on other small water-living creatures until the time comes for them too to climb up a reed and spread their wings.
Genç ve kanatsız larva su birikintisinin dibinde büyürken tüysü solungaçlarla nefes alır ve suda yaşayan diğer küçük canlılarla beslenir. Ta ki onlar için de bir kamışın üzerine tırmanıp kanatlarını açmanın zamanı gelen kadar.
Gillis did a terrific job on it and I just improved it.
Gills bu konuda iyi iş çıkardı ve ben de biraz geliştirdim.
Toots, you look a little green around the gills.
Tatlım, biraz hasta görünüyorsun.
If you had jaws to eat with, you could use your gills to breathe in the water.
Yemek için çenelerin varsa, suda solumak için de solungaçlarını daha rahat kullanabilirsin.
You look green around the gills.
Solgun görünüyorsun.
Be sure the oxygen keeps running through his gills.
Solungaçlarında oksijen dolaştığından emin olmalıyız.
Stewed to the gills in the middle of the afternoon.
Gün ortasında küp gibi sarhoş.
Hugh, on the threshold of paradise... puffing over her gills like a codfish, veins like a racehorse... prime as a goat, hot as a monkey, salt as a wolf in pride.
Cennetin eşiğindeki Hugh ise, - bir morina balığı gibi yayarken gazabını, yarış atı gibi damarları, koç gibi önde, maymun kadar ateşli, iş onura geldiğinde bir kurt gibiydi...
It would be so embarrassing to have King Charles staggering around Hampton Court tomorrow morning with his neck flapping like fish's gills.
Kral Charles'ın, yarın sabah Hampton Meydanında, boynu balığın solungacı gibi çırpınarak sendelemesi çok utanç verici olurdu.
Feeling a little green around the gills?
Solungaçlarının etrafında biraz yeşillik mi hissediyorsun?
He takes 10,000 Gl Joes,..... slaps some gills on'em, webs their feet, packages them in seaweed. Oh...
10,000 tene GI Joe alıyor onlara solungaç takıyor, parmaklarına da perde, sonra yosun gibi kâğıtlarla paketliyor.
I'm feeling a little green around the gills.
Kendimi çok kötü hissediyorum.
Are you growing gills all of a sudden?
Birden bire solungaçların mı çıktı?
Looks like you're hooked to the gills.
Bu defa ayvayı yedin.
It has all the characteristics of deep-sea marine life : scales, gills... regeneration, even a period of dormancy.
Derin deniz yaşamının tüm özelliklerine sahip.. Uyku evresinden sonra yeniden canlama.
I'll trade you1,000 picoliters of my milk for 4 gills of yours.
1000 pikolitrelik sütümü senin 4 desilitrenle takas ederim.
Moving its gills.
Solungaçlarını kıpırdatıyor.
The gills need fresh air.
Solungaçlara temiz hava gerek.
He doesn't have any gills.
Solungacı yok ki.
There's fish around his gills.
Yüzgeçlerinin yanında bir balık vardı.
Have one with three dicks and eight titties. I don't, I don't... Have one with gills and a trunk.
3 sikli ve 8 memeli olsa bile umursamıyorum ama solungaçları ve hortumu olsa harika olurdu.
Man. If I spent any more time in that immersion tank, I'd be growing gills.
Dostum, tankta biraz daha kalsaydım, yüzgeçlerim çıkacaktı.
You're happy you don't have gills anymore.
Daha çenen oluşmadığı için şanslısın.
For instance, Counsellor Troi's gills and amphibious characteristics were derived from introns which still contain amphibious codes.
Mesela Danışman Troi'un solungaçları ve amfibi özellikleri halen amfibi kodları barındıran intronlardan geliyordu.
You do look green around the gills.
Katmerli çenene rağmen iyisin.
Their gills look like are dancing when they are swinging.
Dolaşırlarken solungaçları sanki dans ediyor.
Their gills are so long, there are four of them.
Dört tane solungaçları var ve daha uzunlar.
When their gills were swinging, they were like dancing.
Yüzerlerken solungaçları... sanki dans ediyor.