Give me a hand here tradutor Turco
381 parallel translation
Give me a hand here.
Bana yardım et.
- Charlie, give me a hand here!
- Charlie, kaldırmama yardım et.
Give me a hand here, men.
bana yardı et.
Give me a hand here, Ben.
Bir el at Ben.
Couple of you boys give me a hand here, will you?
Bana yardım eder misiniz lütfen?
Give me a hand here, will you?
Yardım eder misin?
Commander, would you give me a hand here?
Binbaşı bana yardımcı olabilir misiniz?
Come on, give me a hand here, will you?
Haydi, bana yardım et, olur mu?
Give me a hand here.
Bana yardım edin.
Come on, Perce, give me a hand here.
Haydi Perce, bana bir yardım et.
Give me a hand here!
Bana yardım edin!
Hey, give me a hand here.
Bana yardım et.
Give me a hand here. Pull.
Bana yardım et, çek.
Here, give me a hand here, will you?
İşte, yardım edersin, değil mi?
Come on, Arthur, give me a hand here.
Haydi, Arthur, şuna bir el at.
Give me a hand here!
Yardım et bana!
Give me a hand here.
Bir yardım edin.
Give me a hand here, will you?
Bir el atar mısın?
Come on, give me a hand here, Sam.
Haydi bana yardım et Sam.
Give me a hand here.
Buraya bir el atın.
Here, quick, give me a hand.
Çabuk, yardım edin bana.
Here, give me a hand.
Hadi bana biraz yardım edin.
Give me a hand here.
Ve Suzy Bancroft'un parmağındaki yüzük yalnızca 41 karattı.
I lost my hand right here on the ranch when they give me a job swamping.
Burada bu çiftlikte kolumdan oldum. Temizlik işine aldılar beni.
Now, I like Sister Bessie about as well as the next one or I wouldn't give her new automobile a thought but I'm here to tell you, Lord you'd better step in and help me out pretty quick or I'm afraid I'll have to take matters in my own hand.
Rahibe Bessie'yi herkes kadar severim yoksa yeni otomobilini hiç düşünmezdim bile ama sana söylüyorum Tanrım çabuk gelip bana yardım etsen iyi olur yoksa çaresine kendim bakmam gerekecek.
Here, give me a hand.
Haydi, yardım et bana.
Here, give me a hand.
İşte, bana yardım et.
Here, give me a hand.
Bana yardım edin.
Here, let me give you a hand.
Dur, yardım edeyim.
Now, here, let me give you a hand.
Dur, sana yardım edeyim.
Hey, Doc, come in here and give me a hand, will you?
Hey, Doktor, içeri gelip bana biraz yardım eder misin?
Here, somebody give me a hand.
Burada, biri bana yardım etsin.
Come over here and give me a hand.
Buraya gelip yardım edin.
Come up here and give me a hand, will you?
Buraya gelip bana yardım etsene?
Come over here and give me a hand with this thing!
Rafe, Rafe!
Come here and give me a hand.
Buraya gel de yardım et.
- Here, let me give you a hand.
- Yardım edeyim.
Here, give me a hand with this grenade launcher.
Bir yardım et.
Give me a hand over here.
Bir el at şuna.
Come over here and give me a hand.
Gelin buraya, yardım edin bakalım.
You hear me? Pilgrim, get your ass over here and give me a hand!
Pilgrim, kıçını kaldır da, yardım et!
I'm normally based at Salisbury, but, uh, your local man here asked me to pop over and give him a hand.
- Buyurun içeri geçin. Wiltshire Vilayeti Polis Teşkilatı demiştiniz?
Give me a hand up here, will ya?
Buraya gelip bana yardım et, olur mu?
- Let me just give them a hand here.
- Yalnız dur da onlara yardım edeyim.
As long as you're here, you wanna give me a hand?
Buradayken bana biraz yardım eder misin?
Give me a medium chuckle here... and then a big hand.
Burada hafif bir alkış ve sonra kahkahalar...
Come on over here. Give me a hand.
Buraya gel, bana yardım et.
Here, give me a hand.
Elini uzat.
When they get here, give me a hand with the coats and drinks.
Geldiklerinde... paltolar ve içkiler konusunda bana yardım et.
- Get up here and give me a hand!
- Kalk da bana yardım et!
- You wanna give me a hand over here?
- Bana yardım eder misiniz?