Glamour tradutor Turco
560 parallel translation
No ecstasy, no glamour, all the things you have.
Ne aşk coşkusu, ne cazibe. Senin sahip olduğun hiçbir şey.
There's no glamour about me.
Parlak bir hayatım yok.
I want to surround them with glamour, glitter.
Onları parıltı ve gösterişle donatacağım.
Something with all the glamour of the Follies, around a sweet, simple story.
Follies'in tüm ihtişamı hoş, basit bir öykü çevresinde dönecek.
And the charm and glamour of your salon.
Salonunuzun büyüsü ve görkeminden.
I'm to take him out and turn my glamour on for him.
Onu bir yerlere götüreceğim. Çekiciliğimle başını döndüreceğim.
- "I'll turn my glamour on him." - What's it to you?
- "Çekiciliğimle başını döndüreceğim."
Now, listen, you ten-cent glamour girl you can't keep Butch from his duty. What's that?
Dinle, mahalle dilberi Butch'u bu görevden alıkoyamazsın.
Swede, how'd you get glamour dust in your eyes?
Gözüne ne zaman cazibe tozu kactï?
Well, so long, glamour boy!
Hoşça kal, harika çocuk!
At 16 they get the urge for glamour.
16 yaşında süslü püslü görünme hevesi oluyor.
When the dudes come out to New Mexico, they want to wallow in Latin glamour.
Turistler New Mexico'ya geldiğinde latin cazibesinde yuvarlanmak isterler.
Said when the men had finished their work, they had dates with the girls in the village... or they went to the movies to see glamour girls on the screen, or they got up dances.
Askerler işlerini bitirdiklerinde ya köyde kızlarla buluşmaya ya güzel kızlar görmek için sinemaya, ya da dansa gittiklerini söyledi.
To answer all the clamour For oomph and glamour and so on
Yaygarayı bastırmak için Cazibe ve çekiciliğe karşı
That glamour is a woman's show
Çekicilik kadının işidir
Well, um, how do we get this glamour... out of a hat like a magician with a rabbit?
Bu görkemi nasıl elde edeceğiz peki? Tavşanlı bir sihirbaz gibi şapkadan mı çıkaracağız?
It isn't easy for air force glamour boys when they get grounded.
Havacı parlak çocuklar yere indiğinde işler kolay gitmez.
While you glamour boys were up in the wild blue yonder, I was down in a tank.
Senin gibi parlak çocuklar göklerde uçarken, ben tankın içine tıkılmıştım.
Capture the glamour of the hospital.
Hastanenin cazibesinin çekim alanına girelim.
And it's been called the glamour capital of the world.
Ayrıca dünyanın muhteşem başkenti olarak anılıyor.
For police work is not all glamour, excitement, and glory.
Polisin yaptığına bakarsak mükemmel bir iş de değildi.
To me they had more glamour than anything you see today.
Bugün gördüklerinin hepsinden daha etkileyiciydiler.
YOU'VE LOST YOUR GLAMOUR.
Sizler cazibenizi kaybetmişsiniz.
LOST MY GLAMOUR, HUH?
- Ben cazibemi yitirdim, ha?
LOST ALL MY GLAMOUR, HUH?
- Bütün çekiciğilimi kaybettim, ha? - Aaaa
Listen! I'm gonna take my time till I find me a real New York glamour girl.
Telaş etmeden gerçek bir New York güzeli bulacağım.
- Gee, a real New York glamour girl.
- Gerçek bir New York güzeli.
I'll bet we'll find dozens of glamour girls at Grant's Tomb.
Grant'in Mezarında düzinelerce güzel buluruz.
Bill. - Don't get stuck on some glamour puss.
- Bill, çekici bir kedinin kuyruğuna takılma.
"Aging Actress." "Yesterday's Glamour Queen."
"Yaşlı Aktris." "Dünün Parlak Yıldızı."
You keep thinking of him as a glamour boy.
Tut şunu. Onun büyüleyici çocuk olduğunu düşünüp duruyorsun.
He sure got all the glamour in our family.
Çekiciliğini aileden almış.
There's some men that are took in by this Hollywood glamour stuff... and there's some men that aren't.
Bazı erkekler, bu tür Hollywoodvari hanımlara takılır, bazıları da hiç ilgilenmez!
Yeah, he's some glamour boy.
Biliyorum etkileyici çocuk.
People think we lead lives of glamour and romance but we're really lonely.
İnsanlar bizim çekici ve romantik bir yaşam sürdüğümüzü sanırlar ama bizler gerçekten yalnızızdır.
- What do you expect, glamour boy?
- Tuvalet! - Ne bekliyordun?
A glamour girl, who does not even smoke
Sigara bile içmeyen büyük bir yıldız.
Hey, glamour puss!
Hey güzelim!
Hello, darling, baby-pie, glamour puss, sweetie.
Merhaba hayatım, şekerim, güzelim, bir tanem.
You know all that fine riding you used to do, and all that fancy roping... and all that glamour stuff you did to dazzle me?
Eskiden ata ne güzel binerdin, sonra o havalı kement atışlar falan... Hep beni etkilemek için yaptığın onca gösterişli numara...
More bang for a buck. Punch lines and glamour.
"Daha Büyük Yaşam Kavgası." Vurucu ve etkili cümleler.
Yes, Mr. Pervis, even glamour.
Evet Bay Pervis, daha etkileyici.
The glamour of it all! New York! America!
Büyüleyici cazip şehir, New York.
We knew you couldn't do without your glamour boys.
Göz kamaştırıcı kızların olmadan yapamayacağını biliyorduk.
- Glamour.
- Göz kamaştırıcı.
That was the big war, the glamour war.
Büyük bir savaştı. Ünlü savaş.
The board could do with a touch of glamour.
Kurul sihirli bir dokunuşa gerek duyabilirdi.
My very first glamour date.
İlk etkileyici randevumdu.
When you wanted me to spend my afternoons sunbathing by the lake I was glad to become the bronzed glamour boy for you instead of remaining the scholar.
Öğleden sonralarımı göl kıyısında güneşlenerek geçirmemi istediğinde... öğretmen olarak kalmak yerine, senin gösterişli... bronzlaşmış erkeğin olmak beni mutlu etti.
People depend on us to brighten their ordinary lives with a little glamour.
İnsanlar, sıradan hayatlarını biraz şaşaayla aydınlatmamız için bize güveniyor.
- [Snap Fingers] - Glamour.
Görkem.