Gotten gains tradutor Turco
49 parallel translation
This way, he will understand what none of us can ever forget... that ill-gotten gains never prosper.
Tanrı onu da affedecektir. Bunu hiç unutmak gerekir Her şey tanrının mülküdür ama asla çalmamalıydı..
I think that last night that unfortunate girl was seeking a safe hiding place for the ill-gotten gains.
Bence şanssız kız geçen gece haksız kazancını saklayacak güvenli bir yer arıyordu.
I dissipated those ill-gotten gains in one long celebration!
O haksız kazançlar için uzun bir kutlama yaptım
They're the ill-gotten gains of the House He leads a quiet life in a small town
ama şimdi sakin bir kasabada... sessiz bir hayat yaşıyor!
Anton Saitz, with an "ai" invested his ill-gotten gains in a whorehouse which he soon takes over completely and runs with an iron hand in the way he'd learned in the concentration camp.
Anton Saitz, "ai" ile, haksız kazançlarını bir süre sonra tamamen devralacağı bir geneleve yatırdı, ve orayı, toplama kampında öğrendiği şekilde, çok sıkı bir disiplinle işletti.
No childs of mine will be exploiticated for ill-gotten gains.
Benim çocuğumu bu... kazanç hastaları sömüremeyecek.
It is not ill-gotten, it's good-gotten gains.
Haksız kazanç hastaları değil, tatlı kazanç hastaları.
Is we're gonna associate you to these two guys and their little drug deal, you see. And then we're gonna show receipt of I.G. G... ill-gotten gains.
( Çavuş Dedektif Sonny Crockett ) ilk önce seni, şu iki herif ve uyuşturucu işi ile ilişkilendireceğiz tamam mı... ( Çavuş Dedektif Sonny Crockett ) sonra, K.K.P. aldığını ispat ederiz... ( Çavuş Dedektif Sonny Crockett ) kirli kazanç parası.
Lord, stay the winning roll from this misguided boy's hand so that you might deprive him of his sinful-gotten gains and restore him to humility before thee.
Tanrım, yanlış yoldaki bu çocuğun elinden zaferleri al ; onu haram kazançlarından mahrum bırak ve ona tevazu kazandır.
He's gone west to spend his ill-gotten gains.
Kirli parasını harcamaya batıya gitmiş.
Counting ill-gotten gains will cause you suffering and pain.
Başkalarının zararından sağladığın kazanç sana getirecek acı ve utanç.
And please leave your ill-gotten gains.
Ayrıca lütfen aldığınız haram malları da verin.
If you'll excuse me, Mr. Mayor. I'll be leaving with my chill-gotten gains.
Eğer izin verirseniz Bay Vali, donmuş yunuslarımı alıp gideceğim.
Whereas years ago scallywags were trying to get money out of banks... now your problem is how to get your ill-gotten gains in.
Yıllar önce herifler bankadan para çekmek için akla karayı seçerken şimdi yasadışı kazancınızı bankaya yatırmak bir dert.
It's all fair game if they even think they can trace it to ill-gotten gains.
Eğer yasadışı kazanılan bir şeyleri bulurlarsa, onları almaya hakları vardır.
Don't have any hopes that you can hide your ill-gotten gains or your black market goods!
Sakın yolsuzlukla kazandıklarınızı ve kara borsa mallarınızı saklayabileceğinizi sanmayın!
Not to mention a Cayman Island account full of ill-gotten gains to finance their new lives.
Yeni hayatlarını rahatça sürdürebilecekleri Kayman Adalarındaki hatırı sayılır hesaptan söz etmek yersiz.
I merely wanted to return these ill-gotten gains.
Bu hastalıklı paraları geri almanızı istiyorum.
Anybody looking at his ill-gotten gains? IRS looking into his shit? SONNY :
Haksız kazanç elde ettiğini kanıtlamaya çalışan kimse yok mu?
He's threatening our ill-gotten gains.
Haksız kazancımıza köstek oluyor.
If he thought you'd been spending his ill-gotten gains on flash suits and hair gel, let's just say he'll find you and your friend...
Eğer sizin, onun zorluklarla kazanılmış parasını lüks giysiler veya saç jölesine harcadığınızı düşünürse şöyle diyelim, seni ve arkadaşını bulur ve...
Well, I don't know. I just don't feel right about Dr. Seward just walking away from this whole thing with a half a million dollars of ill-gotten gains.
Sadece Dr. Seward'ın yarım milyon dolarla..... tüm bunlardan yürüyüp gitmesini doğru bulmuyorum.
Ill-gotten gains, or walk away with every penny?
Tüm kazancını veya tüm penileri alıp gitmemizi?
God wants you to let go of your ill-gotten gains.
Tanrı bütün haksız kazançlarından kurtulmanı istiyor.
Honey, I can't have ill-gotten gains.
Ben tüy bitmemiş yetim hakkı yemem.
A woman well past her prime seeking to augment her social status by doling out her late husband's ill-gotten gains.
Yaşını başını almış rahmetli kocasın yasadışı yollarla kazandığı paralarla sosyal statüsünü arttırmaya çalışan hanım.
St. Clair could hardly go to the authorities since you were pilfering money from his own ill-gotten gains, but maybe this will refresh your memory.
St. Clair, sen onun kötü yollarla kazandığı paradan şantaj yaptığın için yetkililere de gidemezdi. Ama yine de bu hafızanı canlandıracaktır.
Rosen thinks surrounding myself with ill-gotten gains keeps me hooked into my old lifestyle.
Rosen diyor ki, haksız bir şekilde elde ettiğim tüm bu şeylerin etrafımda olması bana eski zamanlarımı hatırlatıyormuş eski alışkanlıklarımı.
I think you planned how to spend your ill-gotten gains.
Hastalıklı düşüncelerini nasıl hayata geçireceğini planlıyordun.
He also said that the floorboards in the sheds had been torn up, ceilings pulled down, walls opened up, like someone was looking for something, which does fall under the Marshals'purview, recovering ill-gotten gains.
Ayrıca sanki biri bir şey arıyormuş gibi barakaların zeminlerinin parçalandığını tavanların söküldüğünü, duvarların yıkıldığını söyledi ki bunlar federal şeriflerin yetki alanına giriyor. Haksız kazanç elde etmek.
We have reason to believe this money represents ill-gotten gains and is therefore seizable by the Marshals Service under Title 18, Part 1, Chapter 46 of the US legal code.
Bu paranın haksız kazanç olduğuna dair sebeplerimiz var ve bundan dolayı Amerikan kanunu bölüm 46, başlık 18 1'inci bölüm bağlamında federal şerif teşkilatı tarafından el konulabilir.
Hey, if you feel that these results are ill-gotten gains... I respect the budgetary integrity of this institution... and I will just throw these away.
Eğer sonuç olarak ortada haksız kazanç olursa bu kurumun bütçesine saygı duyar ve bütün bu parçaları atarım.
I'll get you to the airport, spend a little of your ill-gotten gains and buy you a one-way ticket out of town.
Seni havaalanına götüreceğim. Haksız kazancından biraz para harcayıp sana şehir dışına bir bilet alacağım.
If, let's say, it's ill-gotten gains, then I'd be legally obligated to turn it over to the law.
Diyelim ki bir haksız kazanç var, yasal kazanca çevirebilirim.
I'm only sorry he never got to enjoy his ill-gotten gains.
Kazandığı parayı kullanmaya fırsatı olmadığına üzüldüm.
And I will say this : ill-gotten gains can be made good.
Sana şunu söyleyeceğim, her şerden bir hayır çıkabilir.
Ill-gotten gains put to good use.
Yasadışı yollardan elde edilen paralar iyi bir amaç uğruna kullanılmış olacak.
However, like any politician he does have an unending need to hide his ill-gotten gains.
Ancak bazı politikacılar gibi bitmek tükenmek bilmeyen ihtiyacı haram mallarını saklamak.
Side note, that trophy you won in your last man standing competition is ill-gotten gains.
Bu arada şu kazandığın ödül var ya hani en son ayakta kalanın kazandığı, haksız kazançtır.
As magistrate, I hereby strip you of all your ill-gotten gains.
Sulh hakimi olarak, seni tüm haksız kazançlarından ayırıyorum.
I hereby strip you of all your ill-gotten gains.
Bundan dolayı tüm haram mallarını elinden alıyorum.
Ill-gotten gains in the line of duty.
- Görev esnasında kazandığım için.
But I doubt that you'll be providing the poor with any of these ill-gotten gains.
Ancak bu haksız kazanılmış paraları.. .. fakirlere vereceğinden şüpheliyim.
But if he plans to spend the week distributing his ill-gotten gains amongst his relatives, employees, his friends, then this is not over.
Fakat eğer hafta geçirmeyi planlıyorsa Kötü kazanılmış kazançlarını dağıtmak Akrabaları arasında,
" I know you've never taken any of my ill-gotten gains.
Yasadışı paramın bir kuruşunu bile istemediğini biliyorum.
Exclusion from his club would mean ruin to Moran, who lived by his ill-gotten card gains.
Kulüpten dışlanmak hileli ve haksız kumar kazancıyla yaşayan Moran'ı perişan edecekti.
With his ill-gotten gains,
Ackroyd haksız edinilmiş kazancıyla, çok gösterişli bir ev yaptırmıştı.
Her gains are ill-gotten.
Bu kötü bir kazanç.
This is generally the time I wire my ill-gotten gains to my account in the Caymans. Yeah.
Evet.