Graveyard tradutor Turco
1,287 parallel translation
Since many of you are hurt we'd better hide up in the graveyard
Çoğunuz yaralandığınızdan mezarlıkta saklansak iyi olur
Get to the graveyard and hide up first
Önce mezarlığa gidin ve saklanın
We should get out of this graveyard.
Bu mezarlıktan gitmeliyiz.
There's the Police Station and the graveyard ahead!
O tarafta karakol ve kabristan var!
- Oh no. There's a graveyard nearby ;
Yan tarafta mezarlık var, ölüleri rahatsız etmeyelim.
This graveyard is obviously phoney.
Mezarlık bariz biçimde sahte.
But the world was a tomb to me a graveyard full of broken statues.
Ama dünya benim için mezar gibiydi... kırık heykellerle dolu bir mezarlık.
An elephant graveyard is no place for a young prince.
Bir fil mezarlığı genç bir prense göre değildir. Eyvah!
An elephant graveyard.
Bir fil mezarlığına.
I'll be a guest in the graveyard first.
Mezara girerim daha iyi!
The graveyard shift at the hospital.
Hastanede gece nöbetinde.
That's an airplane graveyard. It's only five, six miles from here.
Orası bir uçak mezarlığı.
At first I thought my eyes were playing tricks, which happens a lot on graveyard.
Önce yanılıyorum sandım, çünkü gece nöbetlerinde bu tip şeyler hep olur.
- BILLY : Looks like some kind of graveyard.
Bir çeşit mezarlığa benziyor.
I can always smell a graveyard.
Mezarlığın kokusunu her zaman alabilirim.
Maybe you could pull a graveyard Attending shift, get extra cash.
Belki gece yarısı vardiyası hekimi olabilirsin, fazladan paran olur.
Graveyard shift, no OT for four years and a husband who works flex time.
4 yıl fazla mesaisiz gece vardiyasi ve iş saatleri esnek bir koca.
It's like walking through a graveyard.
Mezarlığa doğru yürüyüş gibi.
They can visit an elephant graveyard centuries old and know instinctively where the bones of their ancient ancestors lie.
Bir fil mezarlığını ziyaret edebilir ve atalarının kemiklerinin tam olarak nerede olduğunu bilebilirler.
We buried him this afternoon in the municipal graveyard.
Bu öğleden sonra, onu gömdük. Kent mezarlığına.
What are you doing in my graveyard?
Mezarlığımda ne yapıyorsun?
Right now, they must be drifting along in the graveyard of outer space.
Şimdi, onlar dış uzayda mezarlığa sürüklemiş olmalılar.
I've only worked graveyard the last three nights.
Sadece son 3 gecedir nöbetteydim.
I put his hair inside the mouth of a snake, buried it in the graveyard.
Hepsi bu küçük hanım.
My address book is turning into a graveyard, and I'm only 49.
Yaşım daha 49 ama adres defterim mezarlığa dönüştü
- This place is like an elephant graveyard.
Bu yer fil mezarlığına benziyor.
- He works graveyard.
- Mezarlık bekçisi.
- Don't sneak up on people in a graveyard.
- Delirdin mi? Mezarlıkta insanların arkasından sessizce yaklaşılmaz.
Well, she's, uh, big shock, she's at the graveyard.
Ne kadar şaşıtıcı. Buffy mezarlıkta.
Soon as they got clear of the graveyard, they could have just... voom!
Etrafa baktım ama mezarlıktan çıkar çıkmaz ortadan kayboldular.
- That runs under the graveyard.
- Mezarlığın altından geçiyor.
There's a graveyard at the edge of this town.
Şehrin sonunda bir mezarlık var.
She works the graveyard shift over at the yarn factory. Pisspot knows her.
İplik fabrikasında çalışıyor, benim şişko daha iyi tanır.
At this hour there are vampires in the graveyard.
Bu saatte mezarlıkta vampirler olabilir.
My servants will bring you to the graveyard.
Adamlarım seni mezarlığa götürürler.
But to which graveyard?
Fakat hangi mezarlık?
We told his grandchildren, we brought him to the graveyard.
Torunlarına mezarlığa götürdüğümüzü söyledim.
Why would I want to give up the White House for a graveyard weekend -
Sıkıcı hafta sonu haberleri için Beyaz Saray'dan neden vazgeçeyim- -
It's like a big floating graveyard.
büyük, yüzen bir mezarlık gibi.
What the hell's he doing at the graveyard?
MezarIıkta ne haIt ediyor?
I'd love to stay here in the graveyard all day, but I've got a game, remember?
Baba! Tüm gün boyunca mezarlıkta kalmayı seviyorum,.. ... ama gitmemiz gereken bir maç var, hatırladın mı?
They end up humping crappy jobs on graveyard shifts, trying to figure out how they came up short.
Berbat işlere girip gece gündüz çalışırlar ve nasıl bu hale geldiklerini anlamaya çalışırlar.
He got to die on Dabney ground... even if he's buried in some strange graveyard.
Tam da istediği gibi Dabney topraklarında öldü. Yabancı bir mezarlığa gömülse bile sorun olmaz.
Is it nice, the graveyard in Tappahannock?
Tappahannock'daki mezarlık güzel mi bari?
Tonight, sundown, at the graveyard.
Bu akşam. Gün batımında. Mezarlıkta.
Is this where you throw stuff in a bag with graveyard dirt and hang it from a north-facing tree?
Yoksa mezarlıktan alınmış toprakla dolu bir torbanın içine koyup kuzeye bakan bir ağaca asılan türden şu garip şeylerden mi yapacağız?
- Then we go to the graveyard and steal two corpses.
- Mezarlığa gider, iki ceset çalarız.
You know the huge graveyard northeast of town?
Kasabanın kuzeydoğusundaki büyük mezarlığı biliyor musun?
First... ... I will turn Gotham into an icy graveyard... ... then...
Önce Gotham'ı buz tutmuş bir mezarlığa çevireceğim sonra da Batman'in kalbini söküp avucumun içinde donduracağım.
- I've got the graveyard.
- Gece vardiyası benim.
These graveyard shifts are killing me.
Mezarlık Devriyeleri beni öldürüyor.