Greased tradutor Turco
282 parallel translation
Lucky they were well-greased.
İyi ki iyice yağlamışız.
I don't understand it. I was particularly careful when I greased it.
Anlamıyorum ama, onu yağlarken özel olarak dikkat etmiştim.
Greased it?
Yağladın mı?
You look like a greased cat.
Buzağı yalamış sanki.
I should have greased it back at Doan's store!
Doan'ın dükkanında yağlamalıydım.
Will he be back? - He's gone to get the car greased, why?
- Arabayı yağlamaya götürdü, neden?
Quick as greased lightning, if it's for the Master.
Eğer evin beyi için ise şimşek gibi hızlı.
You get greased and fleeced, and then you lay it at my door?
Pişkin pişkin bir de kapıma gelmişsin.
Tomorrow we go to the dog track and bet it all on Greased Lightning.
Yarın köpek yarışına gidip tüm parayı Yağlı Yıldırım'a yatıracağım.
Greased Lightning.
Yağlı Yıldırım.
A woman combed her hair greased her face with blubber and cleaned herself to be polite.
Kadın saçını taradı yüzüne balina yağı sürdü ve kendini kibarca temizledi.
We're both riding a greased pig.
İkimizde yağlanmış bir domuza binmiş gibiyiz.
Hate to get one greased.
Bir kere yağa bulaşırsanız nefret edersiniz.
He personally greased 52 this year.
Bu yıl şahsen 52 tane öldürmüş.
It should be greased.
Yağsız kalmış. Satın almakla iş bitmiyor.
- They greased the track.
- Rayları yağlamışlar.
The fawning, greased, obsequious leer.
Yaltakçılık, yağcılık ve dalkavukça kuyruk sallamak.
The truck's being greased.
Kamyon yağlamacıda.
Swifty Morgan is greased lightning with a gun.
Fişek Morgan denen adam silahını fişek gibi çeker.
Chamaco, you see that greased holster that Mr. Benedict hangs that.45 in?
Chamaco, Bay Benedict'in tabancasını koyduğu yağlanmış kılıfını gördün mü?
Hot dang, I told you about that greased holster.
Tanrım, yağlanmış kılıf hakkında yanılmamışım.
( Hattie ) NO, I GREASED THEM MYSELF.
Hayır, kendim yağladım.
They gets them all greased up trying to fool somebody.
Milleti kazıklamak için boydan boya yağlıyorlar.
It could be Greased Lightning.
Yıldırım gibi olabilir.
- In Greased Lightning
- Yıldırım gibi
Go, Greased Lightning, you're burning up the quarter mile
Haydi, Yıldırım, Tüm yolların fatihi
Greased Lightning Go, Greased Lightning
Yıldırım Haydi, Yıldırım
Go, Greased Lightning, you're coasting through the heat lap trials
Haydi, Yıldırım Yolları eritir tekerlekleri
For Greased Lightning
Yıldırım için
Greased Lightning
Yıldırım
- For Greased Lightning
- Yıldırım için
- No one'll catch Greased Lightning.
- Yıldırım'ı kimse yakalayamaz.
- And Greased Lightning strikes.
- Yıldırım kendini gösterecek.
I haven't unpacked, I almost greased three boy scouts and a pimp on the way over here, I haven't shown anyone my résumé, I could be a janitor.
Daha bavullarımı açmadım, buraya kadar üç izci çocuğa ve bir pezevenge rüşvet verdim, kimseye CV'mi göstermedim, hademelik bile yapabilirim.
First there was Lumpy, then it was Steve the bodybuilder greased himself to death then Raymond, who sold us the lemon out front.
İlk Toparlak vardı, sonra kendini ölümüne şişiren vücut geliştirmeci Steve sonra da bize kapının önündeki döküntüyü satan Raymond.
I greased that one myself.
Onu kendim hakladım.
You catch this thing, you can catch greased lightning.
Onu yakalayabilirsen, yıldırımı tutabilirsin.
That candy ass is scared of getting greased.
Hikaye onun. Hıyar korkuyor.
Now to wrap up our day, here's the greased-pig sacking contest.
Şimdi günümüzü tamamlamak için, yağlanmış domuz yakalama yarışı.
It's nicely greased with vaseline.
İyi vazelinlenmiş.
Ian, you put a greased, naked woman on all fours with a dog collar around her neck and a leash, and a man's arm extended out up to here holding onto the leash and pushing a black glove in her face to sniff it.
Ian, yağlı ve çıplak bir kadın resmi koymuşsun... boynunda köpek tasması var ve tasmada da bir kayış, ve bir adamın kolu buraya kadar uzanıyor... kayıştan tutmuş ve elindeki eldiveni kadının burnuna tutmuş koklaması için.
When I was a kid, one of the big events of the country fair was watching a lot of optimists trying to catch a greased pig.
Ben çocukken kasaba fuarının en büyük olaylarından biri de yağlanmış bir domuzu yakalamaya çalışan iyimserleri izlemekti.
Do you need any more oil, or are you greased up enough, honey?
Daha fazla yağlanmak ister misin yoksa yeterince yağlandın mı tatlım?
I greased the House Committee for covert appropriations.
Yapılacak gizli ödemeler için komiteyi ayarladım.
Even better, his bare ass on a red-hot skillet that ain't been greased!
Çıplak kıçına yağlanmamış kızgın bir tava da yapıştırabilirlermiş!
I ain't getting greased, so you keep this sorry cheese-dick off my ass!
Ölmeye niyetim yok, o yüzden bu kokmuşları kıçıma takma.
Oggie fisher, your buddy who got greased?
Arkadaşınız Oggie Fisher, Kim yağladı onu?
She greased the maitre d'at the cafe.
Restoran'daki garsona rüşvet verdi.
This is Cyril to Greased Lightning.
Cyril'den, Greased Lightning'e.
They greased the rails, the goddamn tramps!
Raylara gres yağı sürmüşler, kahrolası serseriler!
So nicely greased with Vaseline now.
Bu tarafa bakar mısın. Çok iyi.