Gunpowder tradutor Turco
764 parallel translation
It uses a lot of gunpowder but then compresses hydrogen gas, and then it's released, and then the hydrogen gas expands.
Çok miktarda barut kullanıyor ama hidrojen gazını sıkıştırmak için, Sonra serbest bırakılınca, Hidrojen genişliyor.
Gunpowder's new in their lives?
Barut onlar için yeni bir şey mi?
There is enough gunpowder to blow up the town.
Kasabayı uçuracak kadar barut varmış.
Cousin Loxi, you're playing with gunpowder.
Loxi, ateşle oynuyorsun.
Gunpowder, treason and plot.
Barut, ihanet ve komplo.
I see no reason why gunpowder treason should ever be forgot.
Barut ihanetinin unutulması için hiç sebep yok.
Gunpowder, treason and plot. I see no reason why...
Barut ihanetinin unutulması için hiç sebep yok...
The tunnel can now be packed with gunpowder.
Artık hendek barutla doldurulabilir.
You don't think my gunpowder will work?
Barutun işe yarayacağını düşünmüyor musun?
Charley uses gunpowder instead of coffee.
Charley kahve yerine barut kullanir.
That keg of gunpowder we found...
Bir barut fıçısı bulmuştuk...
We drop that keg of gunpowder into the gully.
Barut fıçısını o dere içine atabiliriz.
I'll get the gunpowder to the gully.
Fıçıyı çukura ben bırakacağım.
When those Indians follow me, that gunpowder will be under their feet.
Kızılderililer beni takip etmeye kalkınca fıçı ayaklarının dibinde patlayacak.
Have you got gunpowder for the fireworks?
Havai fişek için barut var mı?
I plundered from the wreck many chests with all manner of clothes, tallow, gunpowder, the carpenter tools and scores of useful articles, not to forget that fellow survivor, Sam.
Harabeden biraz sandık ve kumaş aldım, donyağı, barut, marangoz araçları ve bazı önemli makaleleri, tabi ki hayatta kalan dostumu da unutmadım, Sem'i.
Gunpowder? Oh, it's nothing like that.
Yok böyle bir şey.
It tasted like boiled gunpowder.
Tadı haşlanmış barut gibiydi.
You be the cogs that fit my wheel... the gunpowder that takes my torch.
Benim çarkımın dişlileri olun benim lambamın içindeki barut olun.
Pour the gunpowder out.
Barutu dök.
The bullets used on tonight's program... were made with new enriched gunpowder.
Bu akşamki gösterimizde kullanılan mermiler yeni bir zenginleştirilmiş baruttan yapıldı.
- That oughta get us a gun that'll work - and some gunpowder.
- Bize çalışan bir silah aldırsın. - Biraz da barut.
They don't smell like gunpowder.
Barut kokusu yoktur.
Wonderful fantasy... but no cannon using gunpowder can give orbital velocity to a projectile.
Harika bir fantezi... ama hiç bir top baruk kullanılarak bir mermi kovanına yörünge hızı veremez.
Gunpowder is not suitable.
Barut uygun değildir.
Get it! If God is with us, and that gunpowder has kept its ginger, we'll make that landslide ourselves.
Umarım Tanrı bizimledir, ve barut etkinliğini yitirmemiştir,... böylece gerekli heyelanı kendimiz yaratabiliriz.
It is worse than sitting on a barrel of gunpowder.
Barut fıçısının üstünde oturmaktan daha kötü.
That's gunpowder.
- Polvora? - "Barut" demek.
Dynamite, gunpowder, grenades.
Dinamit, barut, el bombası.
You mean with gunpowder?
- Barutla mı?
Maybe we could plant some gunpowder and touch it off with fuses from the top.
Belki biraz barutta koyabiliriz ve yukardan fitillerle ateşleyebiliriz. Ne olsa, onları orada tutabileceğimizi umalım.
Kaji cauterized it with gunpowder during the battle.
Kaji savaş sırasında barut tozuyla yakmıştı.
However, I do know this... that Guy's mind is like a keg of gunpowder... and the smallest thing might set the fuse... the most innocent reminder of death... corpses, graves, anything at all.
Ancak, şunu biliyorum ki- - Guy'ın aklı barut fıçısı gibi... Ve en ufak birşey fitili ateşleyebilir- - Ölümü hatırlatan herhangi birşey- - cesetler, mezarlar, herhangi birşey.
- If that gunpowder explodes, we go out.
- Bu barut patlarsa biz de havaya uçarız.
Cordite... gunpowder mm?
İtici barut... Barut mm? Evet...
I'm working on a new gunpowder mix for my firecrackers.
Havai Fişekler için yeni bir toz karışımı çalışması yapıyordum.
Imagine Sir, that you have a rock. And you explode it, by using gunpowder.
- Bir tepey hayal edinl ve üfleyip tozlarını ayırın.
Would now would it have been better if went around and have them sitting up there taking pot shot at our waggon..... load of gunpowder?
Ya bu yolla onların etrafından dolanıp bir araba dolusu barutun etrafında otururken..... onlara baskın yaparsak fena mı olur?
Now all you gotta do is to ride down.. ... tell those Texas Rangers that you have a waggon full of gunpowder that you want to get to the other side so you can trade with the Apaches.
Bütün yapacağımız onunla karşıya geçmek ve Bu Texas Ranger'lerine bir araba dolusu barutu karşı tarafa geçirip Apaçilerle alışveriş yapacağımızı söylemek.
How much do you think it is worth? 50 barrels of gunpowder, heh?
50 varil barut kaç para yapar biliyormusun, heh?
And here are the men that brought you the wagonload of gunpowder.
Buradaki adamlar bize bir araba dolusu barut getirdi.
That's the gunpowder.
Burada da barutumuz var.
Well, sir, gunpowder is highly impersonal.
Efendim, barut son derece şahsi olmayan bir şeydir.
Coming from trading company of Stein, weapons, gunpowder.
Stein'ın ticaret şirketinden silahlar ve barut geliyor.
I know it's some sort of gunpowder or something, that blows up.
Bir çeşit barut ya da havaya uçan bir şey olduğunu sanıyorum.
Gunpowder!
Barut!
- Here's your gunpowder.
- İşte barut.
- Gunpowder?
- Barut mu?
The International is founded on the blood of workers and peasants, people swallow gunpowder for it, and become very spiteful.
Enternasyonel işçi köylülerin kanıyla kuruldu. İnsanlar bunun için uzun süre barut soludu. Ve hoyratlaştı.
Gunpowder.
Barut.
I'd blast out the furrows with gunpowder.
O işi genelde barutla hallederim.