Had a good day tradutor Turco
257 parallel translation
Had a good day?
İyi miydi günün?
- Hello, dear. - Had a good day?
- Günün iyi geçti mi?
Fred asked me if I'd had a good day, and I said yes... and that you and I had lunch together and that you had gone to see your in-laws... and I had gone to the pictures.
Fred günümün iyi geçip geçmediğini sordu, ben de evet dedim ve seninle yemeğe gittiğimizi, sonra senin kayınvalidene gittiğini benim de sinemaya gittimi söyledim.
I've had a good day, which doesn't happen often.
İyi bir gün geçirdim, bu sık olmaz.
- Had a good day? - Mm-hmm.
Günün güzel miydi?
Had a good day, Father?
- Günün iyi geçti mi baba?
- Had a good day?
- Günün iyi geçti mi?
You had a good day, Grant.
Oldukça iyiydi, Grant.
Had a good day?
Gününüz iyi geçti mi?
Had a good day?
Günü iyi geçti mi?
She's never had a good day since she's married to me.
Benimle evlendiğinden beri gün yüzü görmedi!
Had a good day?
İyi bir gün geçirdin mi?
I had a good day today.
Bugün iyi bir gün geçirdim.
I'm glad you had a good day.
Gününün iyi geçtiğine sevindim.
Had a good day?
Günün iyi geçti mi?
We had a good day.
Güzel bir gün geçirdik.
He's had a good day.
İyi bir gün geçirmiş.
And they always ask me if I've had a good day.
Ve hep iyi bir gün geçirip geçirmediğimi sorarlar.
So, what you're trying to say is that you had a good day?
Yani, gününün iyi geçtiğini mi söylemeye çalışıyorsun?
- I'm just asking if you had a good day.
- Sadece gününün iyi geçip geçmediğini soruyorum. - Neden?
- Hello, Babe? Had a good day?
- Merhaba Babe, günün güzel miydi?
Sounds like you had a good day, Dad.
İyi bir geçirmişsin gibi görünüyor baba.
Yeah, he had a good day.
Evet, iyi bir gün geçirmiş.
You chumps haven't had a good day since the Alamo.
Siz aptalların Alamo'dan beri iyi bir günü olmadı ki.
- Had a good day?
- Günün güzel geçti mi?
We had a good day, baby.
İyi bir gündü, bebeğim.
- I've had a good day.
Günüm güzel geçti.
I had a good day.
İyi bir gün geçirdim.
We had a good day.
İyi bir gün geçirdik.
If we had a good day, well, we always had a good day... we'd end up at Fat Charlie's.
Eğer iyi bir günümüz olsaydı... Şey, her zaman günlerimiz iyiydi... sonunda Şişko Charlie'ye vardık.
I had a good day.
Güzel bir gündü.
Yeah, I just talked to Stan He had a good day in prison today
Demin Stan'la konuştum. Hapishanede iyi bir gün geçiriyordu.
I mustn't grumble though. I've had a very good day.
Şikayet etmiyorum, iyi bir gündü.
Hey, all in all, you fellows must have had a pretty good day, huh?
Hey, genel olarak bakarsak, siz oldukça iyi bir gün geçirmiş olmalısınız, ha?
Never had a real good day all my life.
Tüm yaşamımda tek bir iyi günüm olmadı.
And Jim said he didn't care too much for it neither so we both skedaddled down out of there and to this day I ain't never had a good look at the Rocky Mountains.
Jim ise abartılacak bir şey olmadığını söyledi sonra ikimiz de oradan ayrıldık ve bugüne kadar da Rocky Dağları'na hiç ısınamadım.
In your defence, it's been a hard day and you've had a good deal to drink.
Zor bir gün geçirdiniz ve içkilisiniz.
I had a really good day at the café.
Kahvede bugün işler iyiydi.
I had a really good day.
çok güzel bir gündü.
Kilgore had had a pretty good day.
Kilgore oldukca iyi bir gun gecirmisti.
The day began so good. I had a good night " s sleep. I had a good b.m.
Gün çok güzel başladı. Gece iyi bir uyku çektim. İyi sıçtım.
It's a good thing Lewis and Clark never had a bad hair day or Daniel Boone huh?
Lewis ve Clark ya da Daniel Boone * hiç kötü saç günü yaşamadı neyse ki.
I think we had a very good day, Vicky.
Bence çok iyi bir gündü Vicky.
The day I buried my good wife I thought I've had me knock. I've had a good innings.
Onlar Kriket oynamayı bilmiyorlar ki.
Daddy had such a good day.
Babam çok iyi bir gün geçirmişti.
It's just that I had a really good day at work, and it's bound to get me thinking about stuff. Oh, I get it.
Ve bu da bazı şeyleri düşünmeme neden oluyor.
Good. Kao Sin, I had a vision the other day.
K'ao Hsin, önceki gün bir görüntü gördüm.
I had the house all to myself for a change, which was a good thing, because I was meeting Donny's parents the next day.
Sonunda ev bana kalmıştı. İyi de oldu. Çünkü ertesi. gün Donny'nin ailesiyle tanışacaktım.
GOSH, I HAD SUCH A GOOD DAY AT WORK TODAY.
Tanrım, bugün işte çok iyi bir gün geçirdim.
You had a really good day.
Çok iyi bir maç çıkarttın.
- All in all, I think we had a pretty good day today, guys.
Bütün olarak bakarsak, bence bugün oldukça iyi bir gün geçirdik beyler.