English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ H ] / Handle it

Handle it tradutor Turco

8,958 parallel translation
I'm alone here all day and I hardly can handle it anymore.
"Tüm gün yapayalnızım ve artık bunu kaldıramıyorum."
Whatever it is he's going through, I'm sure I can handle it.
Yaşadığı her neyse, Eminim başa çıkabilirim.
I just thought I could handle it.
Sadece halledebileceğimi düşünmüştüm.
Your head would explode. because of how well I would handle it.
- Kafan patlardı. - Asıl senin kafan patlardı. - Çünkü ben o işi gayet iyi idare ederdim.
If anybody can handle it out here, it's Charles.
Eğer dışarıda birisi hayatta kalacaksa, o Charles'tır.
Can you handle it?
- Bu işi hâlledebilir misin?
Yes, I can totally handle it.
- Evet, kesinlikle hâllederim.
Are you sure you can handle it?
Becerebileceğine emin misin?
Handle it.
Şu işi halledelim.
I can handle it this time, now that I know what to expect.
Ne yapmam gerektiğini biliyorum, bu defa başa çıkabilirim.
- Because I won't have my phone. - So when you realize you can't handle it...
Bu yüzden üstesinden gelemeyeceğini fark ettiğinde...
If we want this handled, we have to handle it ourselves without the White House.
Bunu halletmek istiyorsak, Beyaz Ev olmadan kendimiz halletmek zorundayız.
Then handle it.
İcabına bak o zaman.
I said handle it!
İcabına bak dedim!
- No I can handle it.
- Gerek yok.
Because I was afraid you might not handle it well.
Çünkü bu durumu kaldıramayacağınızdan korktum.
Your mom has always been a frail person and she's working for the first time in her life so her body couldn't handle it.
Annen hep zayıf bünyeli biri olmuştur. Hayatında ilk defa çalıştığından bedeni bunu kaldıramamış olmasın?
We can handle it.
Biz hallederiz.
You can handle it from now on.
Artık halledebilirsin.
Why don't you let me, the more senior surgeon, handle it?
Bu işi kıdemli cerraha bırakmaya ne dersin?
She couldn't handle it.
Başaramadı.
Reiner can handle it.
Reiner halledebilir.
Charlie should be able to handle it, okay?
Charlie üstesinden gelecektir, tamam mı?
Drop a knowledge bomb on us. We can handle it. Tell us the truth.
- Biliyor musun, durma devam et.
- So you best handle it, bro.
- Halletsen iyi olur, kardo.
Hey, look. I know you can handle it, okay?
Bunu halledebileceğini biliyorum.
Transport helo can handle it.
- Nakil helikopteri başarabilir.
- You can handle it.
- Sen halledersin.
- I'll handle it.
- Ben hallederim.
I can handle it.
Bununla baş edebilirim.
You are entirely too disgusting to handle it.
Bunu halledebilmek için çok iğrenç bir durumdasın.
I'll handle it from there.
Ondan sonrasını ben hallederim.
Nah. No, no, I-I-I can handle it.
Hayır, ben hallederim.
Hey, I'll handle it from here.
- Ben hallederim.
He doesn't know how to handle his family, you know, and he came from a family of white racists and he doesn't like going home, but it's still home, so he went home for Christmas one year
Ailesiyle başa çıkmayı bilmiyor. Ailesi beyaz ırkçılardan oluşuyor. Eve gitmeyi sevmiyor ama gene de evi sonuçta.
Oh, hey, I've been thinking. The way you handle your weapons, it's damn impressive.
Düşündüm de, silahlarla olan kabiliyetin inanılmazdı.
He can handle it.
- Beklediğimizden daha çok insan var içeride.
Hey, I can handle a needle. I just don't want Emma associating me with it.
İğnenin Emma'yla işi olmasını sevmiyorum.
Somebody gutted our memories, probably because they thought it would make it easier to handle us.
Birileri hafızalarımızı sildi, muhtemelen bizimle... baş etmenin daha kolay olacağını düşündüler.
I can handle it.
Halledeceğim.
It's like they can't handle adversity.
Sanki zorluklarla başa çıkamıyorlar.
He can handle five or six hours. It'll be fine. - Stop worrying.
5-6 saat idare edebilir sorun çıkmaz endişelenmeyi bırak pekala o zaman
Yes, look at the tech line there, it does handle very well, that.
Evet, ( astra ) tech line gayet iyi dönüyor.
Oh, I'll handle the Danny end of it.
Danny'i ben hallederim.
! Relax! I've got a handle on it.
Rahat ol, hallediyorum.
But it applies to you as well, for all you go through, the things you have to handle, the people you've lost.
Bu herkes gibi zor şeyler atlatanlar için de geçerli. Üstesinden gelmek zorunda olduğumuz şeyler. Kaybettiğiniz insanlar.
Nothing tying you to them, so... Don't worry. I'll handle it.
Merak etme, ben hallederim.
I mean, you have to turn the handle and throw it, and then boom.
Pimini çekip atmak zorundasınız. Ancak o zaman patlar.
Well, can't get it wrong again... and hire another deputy who can't handle the strain of the job.
e bir daha yanlış yapıp da... işin gerginliğini kaldıramayan bir yardımcı alamam.
She can handle it.
- Halleder.
Maybe we can use this broom handle to pry it loose.
Şu süpürgeyle gevşetebiliriz belki.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]