Hanging fruit tradutor Turco
64 parallel translation
Women in convertibles are low-hanging fruit. And it was a top-down night.
Kadınlar bu işler için kolay lokmadırlar.
It's like picking low hanging fruit.
- Çocuk oyuncağıydı.
And that route of his was what we call low-hanging fruit.
Biz onunki gibi güzergâhlara "alt dallardaki meyve" derdik.
Women in convertibles are low-hanging fruit.
Kadınlar bu işler için kolay lokmadırlar.
Talk about low-hanging fruit.
Yer elmasından bahsetmişken.
It's not exactly low-hanging fruit, carter.
Öyle armut piş, ağzıma düş tarzı bir şey değil bu, Carter.
Like low hanging fruit.
Ağaçtan sarkan bir meyva gibi yani.
There is no way, having plucked all the low-hanging fruit and found the big reservoirs that we are gonna able to offset a 9 % decline rate.
Alt dallardaki bütün meyvaları topladıktan, ve bütün büyük rezervleri bulduktan sonra bu % 9'luk düşüşü telafi etmemiz mümkün değil.
I know all the low-hanging fruit has been plucked. - But what's next?
Erişilebilecek herşeye eriştiğinizi biliyorum ama sırada ne var?
Low hanging fruit!
Kolay lokma yani.
The properties round here are low-hanging fruit, Saul says.
Buradaki evler kolay hedefmiş, Saul öyle diyor.
The lowest hanging fruit is the easiest to pick, Agent Blye.
Zayıf olanı avlamak her zaman kolaydır Ajan Blye.
Man, you are like the big dog with low-hanging fruit around here, aren't you?
Ulaşılabilir kolay hedefleri olan önemli bir adamsın değil mi? Şunu izle.
He thanked me for being such low-hanging fruit.
Bu kadar alçakta bir meyve olduğum için bana teşekkür etti.
Don't you ever get tired of shooting at the low-hanging fruit?
Ezik insanlara saldırmaktan hiç sıkılmıyor musun?
- You... you're like a really low-hanging fruit.
O kadar kolay lokmasın ki, anlatamam.
- You're like a low-hanging fruit on a dwarf fruit tree.
Altın tepside sunulan bir kolay lokma gibisin.
You think I'm a low-hanging fruit?
Ben mi kolay lokmayım yani?
There's some low-hanging fruit.
Çocuk oyuncağı tabii.
You are low-hanging fruit.
Sensin çocuk oyuncağı.
Carefree soul, tasting all the low-hanging fruit life has to offer, a lot less complicated, a lot more fun.
Kaygısız daha basit ve eğlenceli, alt tabakanın sunduklarıyla mütevazi bir hayat.
That's some low-hanging fruit, son.
Elimi uzatıp alabileceğim bir meyve.
K, I call this one "Low Hanging Fruit."
K, ben buna kolay lokma diyorum.
I can't blame you for plucking that low-hanging fruit, but the time has come for you to right that wrong.
İşin kolayına kaçtığın için seni suçlayamam fakat bu yanlışı düzeltme zamanın geldi.
Look, guys like us have to pick low-hanging fruit.
Bak şimdi, bizim gibi herifler aşağıdaki meyveleri toplamalı.
There's your low-hanging fruit.
İşte senin aşağıdaki meyven.
Some pretty low-hanging fruit.
- Kolay lokmasın.
But how could I not knock down such low-hanging fruit?
- Haklısın ama böyle bir ortaya nasıl vurmayayım?
Speaking of low-hanging fruit, Jess, you didn't want to let out - the pants a little bit?
Hazır konu açılmışken Jess, eşofmanı bu kadar sıkılaştırmaya gerek var mıydı?
Girls are low-hanging fruit.
Kızlara ulaşman kolay.
I mean... That is some low-hanging fruit.
Kolay lokmaymış yani.
I mean, go for some lower hanging fruit like a sophomore.
Demek istediğim, git ikinci sınıflardan basit biriyle takıl.
Low hanging fruit.
'Çocuk oyuncağı.'
It always starts with the low-hanging fruit.
Hep kolay hedefle başlar.
And if first impressions count, You strike me as low-hanging fruit.
Ayrıca ilk izlenimime göre sen kolay lokmasın.
- Yeah, well, you know, it's super low-hanging fruit.
- Bu çok kolay bir şey.
The boy always did pick low-hanging fruit, but this one was a road apple.
Bizim oğlan her zaman kolay lokmaları seçer, fakat bu sefer ki tam kevaşe.
That's low-hanging fruit... even for you.
Bu iş senin için bile... kolay lokma değildi.
- ONE ZINGER ABOUT CRAIG'S LOW-HANGING FRUIT, AND THEY FREAK.
Craig'in oyuncağıyla ilgili şaşırtıcı bir şey söyledik ve hepsi çıldırdı.
- Are we low-hanging fruit?
- Kolay lokma mısınız?
You know, the low-hanging fruit.
Bilirsin ya kolay lokmayım falan.
Right now, we're low-hanging fruit.
Şu anda en kolay hedef biziz.
Low-hanging fruit for our enemies.
Düşmanlarımız için kolay erişilebilir bir hedef.
She's low-hanging fruit.
Düşük asılı meyve.
Get the low-hanging fruit first.
İşin kolay tarafından başlar.
Oh, man, you got a pair of low-hanging fruit on you.
Gerçekten kolay lokmaymışsın.
What fruit are you hanging out with now?
Bu ihtiyarı da nereden buldun?
The difference is that you pick fruit that hangs, that is hanging, but you glean things that sprout.
Fark, daldan sarkan meyveyi kopartırsın ama filizlenen bir şeyi toplarsın. Tahıl gibi.
- Yeah, well, you know, it's super low-hanging fruit.
Bu çok kolay bir şey.
I get the "forbidden fruit" thing, but... you are particularly low hanging.
'Yasak meyve'olayını anladım da sen cidden kolay lokmasın.
♪ strange fruit hanging
# Tuhaf meyve #