Hani tradutor Turco
17,669 parallel translation
Now I'm starting to see the whole Green Arrow thing, and I'm actually starting to feel better, too.
Green Arrow'un ünlü olduğu şeyi görmeye başladım ve kendimi iyi hissetmeye de başladım hani.
That the only way out is through?
Kurtulmak için kucaklamalısın demiştim hani.
I thought you said Thea and her boyfriend went out of town.
Thea'nın sevgilisiyle birlikte şehir dışında çıktığını söylemiştin hani?
- like you did on the boa...
-... hani gemide...
He couldn't even figure out how to use a hotel business center.
Hatırlasana, otel iş merkezini bile nasıl kullanacağını anlayamamıştı hani?
You know, something I would never eat anywhere else in the world?
Hani Dünyada başka hiçbir yerde yiyemeyeceğim şeyi diyorum.
You know, unable to leave their home in Austria.
Bilirsin hani şu... Avusturya'daki evlerini terk edemeyenler.
One that nobody bothers to codify because it's just common decency.
Hani kimsenin söyleme zahmetine girmediği şu toplumsal ahlâk kuralını.
Uh, sir, where's your beard?
- Beyefendi, hani sakalınız?
Julia Roberts ate or loved or prayed or something. I don't, I don't know.
Julia Roberts'ın yediği, dua ettiği, sevdiği filan hani...
Well, because they all think you're a, um, you know, "groundskeeper at a public institution" kind of guy.
Çünkü senin şey gibi olduğunu düşünüyorlar da, hani bilirsin bir kamu kuruluşunda saha bakıcılığı yapan bir adam gibi.
You know, to live with Mr. Cacciatore down on Mulberry Street.
Hani şu Bay Cacciatore ile Mowbray caddesinde yaşamak için işte.
But where is this partner of yours?
Hani şu partnerin nerede? Bilmiyorum.
Jemma... are we good after, you know, our disagreement?
Jemma. Sorun yok değil mi? Tartıştık ya hani?
Might be I ain't heard you from all the way up in that tree!
Belki de seni duymamışımdır ağacın tepesindeydim ya hani!
What the fuck? I thought you cut the throttle cable.
- Hani gaz telini kesmiştin.
I thought she was married.
Hani evliydi.
Augustus Gus?
Augustus Gus hani?
Thought Gallaghers didn't abort.
- Hani Gallagher'lar kürtaj olmuyordu.
- Remember the binoculars?
- Dürbün demiştim hani, hatırlıyor musun?
When you locked me up?
Hani beni kilitlediğinde?
You know, because they have horns.
Hani boynuzları var ya.
Wait a minute, I thought you said San Diego was safe.
San Diego güvenli demiştiniz hani?
I thought you said the island was safe.
Ada güvenli demiştin hani?
You know, the shockingly hot one, it was...
Taş gibi olan hani...
Total jerk with the square jaw.
Kare yüzlü hödük hani?
You know, with the demon.
İblis'i çağıran hani.
You know that thing when you think you're catching a cold, but you never actually get sick?
Bir his vardır ya hani grip olacağını düşünürsün ama bir türlü grip olamazsın?
And there was that kid, Preston, who kept beating the crap out of me in kendo training?
Kendo antrenmanlarında ağzımı burnumu kıran Preston adında bir çocuk vardı hani?
I am your great-great-great-great grandfather, the guy you have a bust of in your lobby, father of the robotics industry.
Ben sen büyük büyük büyük büyük büyükbabanım hani şu lobinde büstünü koyduğun adam robotik endüstrinin babası.
Do you remember Mr. Drum's technology class, when you and I were partnered up to build that bridge out of popsicle sticks?
Hani teknoloji dersinde dondurma çubuklarıyla köprü yapmamız gerekiyordu ya?
The kind you're like, "Could they really be that in love?"
Hani dersiniz ki, "Gerçekten bu kadar aşık olabilirler mi?"
Where we made those paper boats to race down the river?
Nehirde kağıttan gemiler yapıp yarıştırmıştık hani?
Tell her that Simon's not coming home.
Simon'ın eve gelmeyeceğini söyleyecektin hani.
I thought you were gonna leave that.
Öyle bırakacaktın hani?
I thought you were taking me.
Beni götürüyordun hani?
- But I thought she was grounded.
- Ama cezalıydı hani?
The one you killed.
Şu öldürdüğün hani.
The report the... the medical examiner falsified?
Adli tabibin tahrif ettiği rapor hani?
Distracting Savage's pals, which worked, by the way.
Savage'ın adamlarının dikkatini çekiyordum ki işe de yaradı hani.
Dinner at your Grandma Louise's. Yes.
- Louise ninende yemek vardı hani.
You know, where humans go to have "fun"?
İnsanların eğlenmek için gittiği yer hani?
Do you remember when we had that talk and we said that lying is a really bad thing?
Geçende konuştuğumuz zamanı hatırlıyor musun hani yalan söylemek çok kötü bir şeydir demiştik?
I can't believe I agreed to this. I thought you were helping me.
- Bunu kabul ettiğime inanamıyorum, bana yardım ediyordun hani.
About six feet, glow with the light of God.
İki metre kadar, Yaradanın ışığıyla parıldıyor hani.
I thought you told me you wanted your wings back. I do.
- Kanatlarını geri almak istemiştin hani.
The whole reason you tried to prove Ty's innocence?
Ty'ın masum olduğunu ispatlamaya çalışmanın tek sebebi hani?
You're supposed to be on my side, you know.
Ne? Benim tarafımda olman lazım ya hani.
Besides, you wouldn't want anything to mess with your pretty little family now that you're working to fix things, right?
Beceremedin hani. Şu güzelim ailene bir şey olsun istemezdin değil mi? Özellikle de şimdi işleri yoluna sokmaya çalışırken.
Thought you had an important work thing.
Önemli bir işin vardı hani.
I thought you said lying was a bad thing.
Hani yalan söylemek kötü bir şeydi.