Haole tradutor Turco
55 parallel translation
- How do you like haole?
- Haole nasıl olsun?
That means off-limits to you, haole.
Yani sana yasaktır, haole.
What's up, haole boy?
- N " oldu, haole çocuk?
What are you doing on our beach, haole boy?
Plajımızda ne arıyorsun, haole çocuk?
- Linemen aren't here to protect you, haole boy.
- Koruyucuları yok burada.
Okay, haole, what do you think?
Haole, ne sanıyordun?
- Stupid haole!
- Sersem haole!
Hey, haole.
Hey, haole.
I hear, the chief of police put a haole on your father's murder investigation.
Duyduğuma göre, Emniyet Müdürü babanın ölümüyle ilgili soruşturmaya beyaz bir adam atamış.
How's it, haole?
N'aber, beyaz adam?
Oh. Haoles. I get it.
Ah, haole'lerden tabii.
Give me one good reason why I should cooperate with you, haole?
Sizinle işbirliğinde bulunmam için bir tek neden göster bana, haole.
Haole, you took eight islands from us.
Haole, bizden zaten sekiz ada aldınız.
Tell the haole cop everything he wants to know.
Beyaz polise bilmek istediği her şeyi anlatın.
Yeah, for a haole anyway.
Evet, bir "haole" için.
You got issues, take it up with IA, because we got a gag order here. And around here, we follow orders.
"Haole", sorunun varsa gidip İçişleriyle hallet çünkü bize konuşma yasağı getirildi ve bizler burada emirlere uyarız.
Get the hell out of my face.
Çekil başımdan, "haole".
Howzit, haole.
N'aber, "haole"?
She was originally supposed to marry her cousin but she fell in love with Edward King, her haole banker whose parents were missionaries.
Aslında kuzeniyle evlenecekmiş ama ailesi misyoner olan beyaz bankacı Edward King'e gönlünü kaptırmış.
we're haole as shit and go to private schools and clubs and can't even speak pidgin, let alone Hawaiian,
Sapına kadar beyaz ırkız. Özel okullara ve kulüplere gidiyoruz ama Hawaii bir yana Pidgin dilini bile bilmiyoruz.
Haole...
Haole...
Haole's too loud.
Bu haole çok konuşuyor.
Hey, my haole brothers from another mother.
Başka anadan olma beyaz kardeşlerim gelmiş.
Who's this haole?
Bu adam da kim?
Haole by the name of Steven Carver.
Steven Carver adında bir adam.
Don't know, some haole.
- Ne bileyim, adamın teki işte.
Yeah, haole- - we all look alike.
- Adamın tekiymiş, hepsi birbirine benziyormuş.
All right. So what did this haole do when his package didn't show up?
Peki bu Haole siparişi gelmeyince ne yaptı?
Who's the haole?
Haole hanginiz?
I told you a haole couldn't do it!
- Bir Haole bunu yapamaz dedim ben!
If you ask me the only good haole's a dead haole!
Bana sorarsanız, en iyi Haole ölmüş Haole'dir.
The haole did it!
Haole başarmış!
Haole.
Neye benziyordu? Yabancı.
I was leaving my PO's office when this haole comes up to me.
Şartlı tahliye memurunun yanından çıkarken geldi.
Yes! Hey, haole, you deaf?
- Hey haole, sağır mısın?
Come on, girl. I came all the way from a haole prison on the mainland to snitch for you.
Sırf sana muhbirlik yapmaya anakaradaki haole hapishanesinden geldim.
Haole, brown hair, medium height.
Beyaz tenli, siyah saçlı, ortalama boyda bir adamdı.
What, pushing loco moco to haole tourists?
Ne, turistlere loco moco mu satacağım?
I don't know what you're talking about. I don't know that haole.
Söylediklerinden bir şey anlamıyorum.
You and that haole got into it at the Paradise Den.
Adamı tanımıyorum bile. Paradise Den'de onunla kavgaya tutuşmuşsun.
It was him who got into it with the haole, not me.
Adamla kavga eden de oydu, ben değil.
The haole came into the Paradise with five large.
Adam cebinde beş binlikle mekâna geldi.
Right as it was about to get physical, the pit boss threw the haole out for his own safety.
Tam yumruklar konuşacakken kumarhanenin sahibi adamın iyiliği için onu dışarı attırdı.
100 %. It was those two haoles.
Bu iki haole.
Brian Rogers is a big, fat haole with a bad attitude.
Ayrıca, avans çeki de karşılıksız çıktı.
All that fat haole cares about is real estate.
Hmm.
Watch yourself, haole.
Kendine dikkat et, haole.
Haole.
Beyazdı.
Funny, huh, haole. Funny.
Komik, ha, haole.
Haole.
Haole.
What are you trying to say, haole?
Ne ima ediyorsun haole?