Hardman tradutor Turco
361 parallel translation
It is taken, signor, by a Mr. Hardman.
Orası Bay Hardman'a verildi.
Call me Dick.
Benim adım Hardman, bana Dick diyebilirsiniz.
You are Cyrus B. Hardman, a theatrical agent.
Siz Cyrus Hardman'sınız, bir emprezaryo.
- No! Mr. Hardman, you may not speak.
Siz hiçbir şey söyleyemezsiniz, Bay Hardman.
Mr. Hardman has one of the finest collections in England.
Hardman İngiltere'nin en büyük mücevher koleksiyonuna sahip.
Tell me about this Monsieur Marcus Hardman.
Bana Mösyö Marcus Hardman hakkında bilgi verin.
I walked past Mr. Hardman's house around half past ten.
On buçukta Bay Hardman'ın evinin yakınına geldim.
When notice the jewelry was absent, Monsieur Hardman?
Mücevherin eksikliğini ne zaman fark ettiniz, Mösyö Hardman?
- But it is insured, Mr. Hardman.
- Ama kolye sigortalı, Mr. Hardman.
Monsieur Hardman, this window, it is kept locked, yes?
Mösyö Hardman, bu pencere kapalıydı değil mi?
It is at this point that climbing plant outside almost it reaches the seal and Monsieur Hardman is, I think, a little overconfident about the latches.
Sarmaşıklar neredeyse içeri girecek Mösyö Hardman burayı açıp bakmış gibi sanki.
- Is this yours, Mr. Hardman?
- Bu sizin mi Bay Hardman?
Does that have any significance to him, Monsieur Hardman?
Bu size onun hakkında bir şeyler anlattı mı, Mösyö Hardman?
I had an appointment with Mr. Hardman.
Hardman'la randevum vardı.
According to Marcus Hardman, only four persons went into the house during the concert, That's when the jewels were taken.
Dinle Marcus Hardman'a göre, konser süresince eve kolyenin çalındığı vakitte, sadece dört kişi girmiş
Yes, I do some work for Marcus, Mr. Hardman.
Evet Marcus için birkaç iş yaptım. Bay Hardman
It was a robbery, like the one at Mr. Hardman.
Bay Hardman'ın başına gelenki gibi bir hırsızlık.
What person was at that dinner who was also at the soirée of Monsieur Hardman and on two other occasions where some jewels were stolen?
Bu yemekte kimler vardı? yani Mösyö Hardman'ın akşam partisinde kimler vardı? diğer soru ise kimin çaldığı?
And the answer you will find only by returning to the home of Monsieur Marcus Hardman.
Cevap ise Mösyö Marcus Hardman'ın eve döneceğini düşünmesiydi.
Ask him to meet us at the home of Marcus Hardman.
Ona Marcus Hardman'ın evinde buluşacağımızı söyleyin.
Is that not so, Monsieur Hardman?
Doğru değil mi, Mösyö Hardman?
Try to include whatever you can remember of what Danny Hardman was doing that night.
Danny Hardman'ın o gece ne yaptığına dair hatırlayabildiğin ne varsa eklemeye çalış.
- Hardman?
- Hardman mı?
It wasn't Danny Hardman.
Danny Hardman değildi.
Mr Hardman's written a lovely article.
Bay Hardman güzel bir makale yazmış.
Welcome to Pearson Hardman.
Pearson Hardman'a hoş geldin.
She worked at Pearson, Hardman?
Pearson, Hardman'da mı çalıştı?
Harold, I called you two nights ago, and you didn't answer your phone, which is really funny, because you're a first-year associate, who's lucky enough to be working here at Pearson / Hardroao, so, when I need to get a hold of you,
Harold, seni iki gece önce aradım ve sen cevap vermedin. Bu çok komik burada Pearson / Hardman'da çalışacak kadar şanslı bir çömez yardımcı olarak sana ne zaman ihtiyacım olsa ulaşılabilir olacaksın.
Well, a long-standing Pearson Hardman tradition is the rookie dinner, which means you, the...
Pearson-Hardman'ın uzun süredir olan geleneği yani çaylak yemeği, burada sen...
And when I beat Pearson Hardman, I don't want anyone saying it was because they didn't send in their best.
Pearson Hardman'ı mağlup edince kimsenin en iyilerini göndermedikleri için kazandın demesini istemiyorum.
He said he was with Pearson-Hardman, so I let him in.
Pearson-Hardman'dan olduğunu söyledi, ben de içeri aldım.
Pearson-Hardman takes care of us because we're on call 24 / 7.
Pearson Hardman bize iyi bakıyor çünkü 7 / 24 çalışıyoruz.
Because except for you, no one from Pearson-Hardman has contacted me at all.
Çünkü senin dışında Pearson-Hardman'dan hiç kimse beni aramadı.
That man bleeds Pearson-Hardman.
Bu adam Pearson-Hardman'a kendini adamıştır.
He's probably wearing Pearson-Hardman underwear right now.
Muhtemelen altında Pearson-Hardman iç çamaşırları vardır.
I can't wait for Pearson-Hardman to make me a partner.
Yani, senin yok mu? Pearson-Hardman'ın beni ortak yapmasını bekleyemezdim.
And Pearson-Hardman pays for law school when I decide to go.
Karar verdiğim zaman Pearson-Hardman hukuk okulu paramı ödeyecek.
Pearson Hardman to see Mike Ross.
Pearson Hardman'a. Mike Ross'u göreceğim.
This is Mike Ross for Pearson Hardman.
Ben Pearson Hardman'dan Mike Ross.
Michael Ross of Pearson Hardman.
Pearson Hardman'dan Michael Ross.
Person Hardman is my firm too.
Pearson Hardman benim de şirketim.
Not qualities we're looking for at Pearson Hardman.
Pearson ve Hardman'da aradığımız türde özelliklerden değil.
Hardman had me do some contract work for her a couple years back, so I guess I made an impression.
Hardman birkaç yıl önce onun için bir kontrat yapmamı istemişti. İyi bir izlenim bıraktım sanırım.
What?
Alicia Hardman dün gece ölmüş.
My name's Hardman.
Merhaba.
So you don't wanna work at Pearson-Hardman anymore?
Pearson-Hardman'da çalışmak istemiyor musun artık?
- In the library.
- Pearson Hardman kütüphanesi mi?
- The Pearson Hardman library?
- Hayır, Kongre kütüphanesinde.
Alicia Hardman died last night.
Pearson ve Hardman'daki Hardman mı?
Hard as in Pearson Hardman?
- Eşi.
Alicia Hardman's dead.
Alicia Hardman ölmüş.