Hare tradutor Turco
865 parallel translation
- It's technically known as false hare.
- Resmi adıyla taklit tavşan olarak bilinir.
- Hare he comes!
- İşte geliyor!
Burke and Hare could never have got the best of him.
Burke ve Hare kesinlikle onun hakkından gelemezmiş.
Nothing but a merry word about Burke and Hare.
Mezar soyguncuları Burke ve Hare hakkında şaka yaptım sadece.
It's like Burke and Hare all over again.
Sanki'Burke ve Hare olayı'yeniden başlıyor.
they hanged Burke, they mobbed Hare.
... Burke'ü astılar, Hare'ye saldırdılar.
y : i The ruffian dogs, the hellish pair y : i The villain Burke, the meager Hare
Zorba köpekler, şeytan ikili Cani Burke, Kıt Hare
Burke and Hare and Knox.
Burke ve Hare ve Knox.
It's like - # The tortoise and the hare
Şey gibi - # Tosbağa ile tavşan...
But it's good to sleep like a hare.
Ama uykuyu da tavşan gibi uyu.
Or there's the March Hare in that direction.
Ya da Mart Tavşanı var. O da bu tarafta.
[Hare] ♪ If there are no objections, let it be unanimous
İtiraz yoksa oy birliği ile kabul edilsin.
- [Hatter ] ♪ A very merry unbirthday - [ Hare ] ♪ A very merry unbirthday [ both ] ♪ A very merry unbirthday to us [ chorus of pipes]
- Doğmama günü kutlu olsun - Doğmama günü kutlu olsun Doğmama günü bize kutlu olsun.
[Rabbit] The March Hare.
Mart Tavşanı.
No. I smell a marriage like a dog at a hare.
Hayır evliliğin kokusunu tavşan kokusu alan köpek gibi alırım.
Mad as a March hare.
Tamamen deli saçması.
A hare dish for three then.
- O zaman 3 kızarmış tavşan.
Look boys, run like a hare!
Bakın çocuklar, tavşan gibi kaçıyor.
It was only a hare, sir.
Sadece bir tavsandı.
- It was only a hare, sir.
- Sadece bir tavsandı.
The Hare...
Tavşan!
The hare
Tavşan'ı.
No, just questions about the hare
Hayır, sadece Tavşan. Onu öğrendik.
Form a sentence out of the words "hare", "hunter", "field".
Tavşan, avcı ve tarla kelimeleri ile bir cümle oluşturunuz.
Hare, hunter, field, Mr Petersen.
Tavşan, avcı, tarla, Bay Petersen.
Hare, hunter, field. Uh...
Tavşan, avcı, tarla..
Hare, hunter...
Tavşan, avcı...
"Hare",
"Tavşan",
The hare was shot by the hunter in the field.
Avcı tavşanı tarlada vurdu.
" William flew, leaped, and ran like a hare.
" William, tavşan gibi uçtu, atladı ve koştu.
Mad as a March hare.
Adamcağız aklını kaçırdı.
She was cock-eyed and she had a hare lip and no teeth.
Patlak gözlü, at dudaklıydı ve dişi yoktu.
- Hare cool!
- Çok serin!
Only caught one hare the whole day - a German one!
Kaçabileceğini sandı! Tüm gün içinde tek bir tavşan yakalayabildim - bir Alman!
- Robbie O'Hare.
- Robbie O'Hare.
A hare this big.
Dev tavşanı görmediniz mi?
That's not a hare, that's a rat. - A rat?
O bir tavşan değil, fare.
And then two portions of hare stew.
Evet. Peki, bunun ardından iki güzel tavşan yahnisi...
Easy, there's the hare and then the profiteroles.
Böyle gidemezsiniz. Daha tavşan yahnisi ve profiterol var!
We ate Jugged hare -
En sevdiğimiz yemek olan terbiye edilmiş tavşan eti servis ediyorlardı.
Some day, I'll cook a peppered sauce hare or a shepherd's pie, you'll see!
Bir gün, acı soslu yaban tavşanı pişireceğim. ya da çoban pastası, göreceksin!
Remember... Dr. Knox had Burke and Hare to assist him.
Hatırlasana Dr. Knox'a yardım etmeleri için Burke ve Hare vardı.
I suppose having put up the hare, you better have a shot at it.
Sanırım tavşanı koyduktan sonra vurması daha kolay.
As sparrows eagles, or the hare the lion.
Serçe kartalı, tavşan aslanı ne kadar yıldırabilirse.
It's a couple of fellows, name of Burke and Hare.
İki arkadaş var, Burke ve Hare adında.
Burke and Hare, they're very funny customers, aren't they?
Etrafta çok istekli müşteriler var, değil mi ama?
- Burke and Hare!
Burke ve Hare!
Where are Burke and Hare now?
Burke ve Hare nerede şimdi?
You hare.
- Hayır mı?
- That was Hare's end.
- O Hare'in işiydi.
The Hare...
"Tavşan..."