Have a look at this tradutor Turco
526 parallel translation
Well, let's have a look at this roster of staff officers.
Şu personel subayları listesine bir göz atalım öyleyse.
I'll have a look at this.
Buna bakmam gerek.
Let me have a look at this.
Şuna bir bakayım.
Dr. Stern, would you have a look at this under the microscope?
Doktor Stern, bunu mikroskopta inceler misiniz?
Ben, have a look at this.
Ben, şuna bir bak.
Mother, have a look at this.
- Anne, şuna bir baksana.
I thought you might want to have a look at this report of mine before I have it typed.
Daktilo etmeden önce hazırladığım rapora bir göz atmak isteyebileceğini düşündüm.
- Director, have a look at this title.
- Müdürüm, şu başlığa bir bak.
I must have a look at this wonder.
Bir şarjör? Bekle bir şurada, şu harikayı göreyim!
Have a look at this.
Şuna bir baksana.
I'll have a look at this.
Buna bir bakmam gerekir.
Come and have a look at this!
Gel de şuna bak.
Hey Doctor? Mmm? Come here and have a look at this.
Doktor, gelip de şuna bak.
Let's have a look at this bumper...
Bu tamponlar bana lazım, müsaadenizle.
Here, come and have a look at this a minute.
Şuna bir bakın.
You'd better have a look at this, sir.
Efendim buna baksanız iyi olur.
- Have a look at this, captain.
Ne oldu? - Şuna bir bak, Kaptan.
- You can have a look at this cap!
- Şu şapkaya bir baksana!
Inspector, perhaps we ought to have a look at this place.
Müfettiş, belki burayı arasak iyi olacak.
Have a look at this : arms of Sir Thomas Bond.
Şuna bir bakın : Sör Thomas Bond arması.
Let's have a look at this one.
Şuna bir bakalım.
Have a look at this : here's a lady.
Öyleyse, şuraya bakın. İşte bir bayan.
We'll have a look at this earthquake then get back to the train.
Önce heyelana bakalım, sonra geri geliriz.
Hey, Tom, will you have a look at this?
Tom! Baksana şunun haline.
Have a look at this good piece of Italy!
İtalya'nın bu güzel parçasına bir bakın hele!
Will you have a look at this?
Şuna bir bakar mısın?
I want you to have a look at this baby.
Bu bebeğe bir göz atmanı istiyorum.
Omiyo, have a look at this notch.
Omiyo, şu çentiğe bak.
Please have a look at this.
Lütfen göz atın.
If you'd like to have a look at this.
Şuna bakabilirseniz.
I think you ought to have a look at this.
Bence şuna bir bakmanda fayda var.
Come here, have a look at this.
Gel, bak şuraya.
Have a look at this.
Şuna bir bakın.
We've got to have a look at this.
İncelememiz gerek.
We'll have a look at this mysterious Mr Simms.
Şu gizemli Bay Simms'i bir görelim bakalım.
- Here, have a look at this.
İşte, şuna bir bak.
Oh, yeah. Hey, Zaph, come and have a look at this.
Hey, Zaph, şuna bir bak.
Have a look at this, fellas.
Şuna bakın beyler.
Now, let's have a good look at this bird.
Şu kuşa yakından bir bakalım.
There was a great big matchbox, a-a-a huge one, and and Ian and I came to have a look at it and and then he sat on it, and there was this terrible noise, and he fell inside it and now he's gone!
Neler oldu? Kocaman bir kibrit kutusu vardı, en büyüğünden, ve Ian ve ben ona bakmaya gitmiştik Sonra o içine girdi, korkunç bir ses duyduk, ve o orada kaldı.!
Let's have a look at this.
- Bir baston...
Have a look at this, Parker.
- Şuna bir bak Parker
Let's take a short break from this bloody show and have a look at the children of the Third Reich.
Bu kanlı kepazelikten biraz uzaklaşıp 3. İmparatorluğun çocuklarını izleyelim.
And this butcher from Eastern Prussia can have a closer look at Soviet soldiers. These are people who decided the outcome of the most horrible and the bloodiest confrontation in human history.
Burada insanlık tarihinin en büyük ve en kanlı, savaşının başlama kararını veren insanları görüyorsunuz.
I have to admit, there is a noble touch to immutable British customs. Look at this temper!
Şu öfkeye bakın!
- Look at it this way we don't have to give him a split.
- Şöyle düşün ona pay vermek zorunda olmayacağız.
And I came to have a look at you and find out what this is all about.
Burada ne yaptığınıza bakmaya geldim.
Have a look at this.
Baksana şuna.
Lets have a look... here it is : the first plane's this evening at 9.
Bir bakalım. İşte, ilk uçak akşam 9'da.
Have a good look at this cap, including the inside.
Bu şapkaya iyi bakın, içine de bakın lütfen.
My goodness, look at this here, we're going to... oh, we have a little trouble with the mike?
Aman Tanrım, şuraya bak - Mikrofonla bir sorun mu var?