Have you heard of it tradutor Turco
247 parallel translation
Have you heard of it?
Sen bir şey duydun mu?
Have you heard of it?
Duydun mu hiç?
Have you heard of it?
Hiç duydunuz mu?
Have you heard of it?
Daha önce duymuş muydunuz?
Have you heard of it?
Duydunuz mu?
Have you heard of it before?
Daha önce duymuş muydun?
Have you heard of it?
Hiç duydun mu?
You have just heard an exact reproduction of the way it sounds, the way it must actually be.
Şu anda duyduğunuz, duyacaklarınızın ufak bir yansıması gerçekten duyacaklarınızın tıpkısı.
You may have heard of it somewhere.
Belki daha önce duymuşsundur.
Have you ever heard of anything like it?
Daha önce böyle bir şey duydun mu hiç?
I heard a song that impressed me very much, and it's the kind of a song we snap our fingers and clap our hands, and I want you to come along with me. We'll have a little fun.
Parmaklarınızı şıklatıp, ellerinizi çırpın ve bana katılın ki biraz eğlenelim.
It seems you could have saved yourself a pack of trouble, young man, if you'd stopped when you first heard the siren.
Kendinizi bir sürü beladan kuratarabileceğiniz anlaşılıyor, genç adam, eğer siren duyar duymaz dursaydınız.
Perhaps it died of fright from big thunder you may have heard.
Belki de senin de duymuş olduğun büyük yıldırımın sesinden korkup ölmüştür.
But come to think of it, you must have heard things like that, before.
Ama düşününce, böyle şeyleri önceden duymuş olmalısın.
You may have heard a lot of singers, but wait till you've heard me sing it.
Bakın, bayan. Birçok şarkıcıyı dinlemiş olabilirsiniz ama ben söylemeden önce duyduklarınız bir hiçtir.
Have you ever heard of it?
Duymuş muydun?
Maybe you have heard of it.
Belki de duymuşsundur.
You have just heard the testimony of your own personnel officer that it was an action of the then Ensign Kirk which placed an un-erasable blot on the record of the then Lieutenant Finney.
Personel subayının ifadesini duydunuz o dönemde teğmenlik yapan Kirk, o dönemde teğmen olan Finney'in sicilinde iz bırakan bir not düşmüş.
You must have heard of it.
- Duymuş olmalısın.
I'm sure the rest of you have all heard about it.
Eminim diğerleriniz de onlardan öğrenmişsinizdir.
If none of you did it you must have heard something, the noise, the screams.
Katil hiçbiriniz değilse bağırtı, çığlık, bir şeyler duymalıydınız.
And I will be able to stand up in the councils of my people and be heard when you have taught me what it is to be a man.
Ben de bana erkek olmayı öğrettiğinde halkımın karşısında dimdik durup sesimi duyurmaya muktedir olacağım.
I suppose what we're trying to say, Julia, is it's not as much of a chore as you may have heard.
Julia, sanırım anlatmaya çalıştığımız şey... bunun düşündüğün kadar kolay bir iş olmadığı.
Of course, Lieutenant, but it would be possible... that you might have heard something about it, wouldn't it?
Tabi, teğmen ama bununla ilgili bir şeyler duymuş olma ihtimaliniz var, değil mi?
You may have heard of it-
Belki adını duymuşsunuzdur...
You may have heard of it. No.
Duymuş olmalısın.
I'd always heard in riding horses, it was the horse that did the sweating, but I wasn't even on him yet, and you could have wrung enough out of me to water the lawn.
Hep duyardım ki ata binerken bütün teri at dökermiş, daha üstüne binmemiştim bile, ama beni sıksanız çimleri sulayacak kadar ter çıkardı.
Well, I have heard so much about you too and I don't believe half of it.
Ben de sizin hakkınızda çok şey duydum ama yarısında inanmadım.
You may have heard of it.
Duymuş olmalısın.
Have you not heard of it?
Bunu hiç duymadın mı?
Ah, gentlemen, you have heard all the evidence presented before you today, but in the end, it is up to the conscience of your hearts to decide.
Beyler, bugün sizlere sunulan tüm kanıtları duydunuz, ama nihayetinde, karar aşamasında her şey vicdanınızın sesine bağlı.
Something have you heard of Hamlet's transformation, so call it, sith nor th'exterior nor the inward men resembles that it was.
Bir şeyler duymuşsunuzdur herhalde Hamlet'in dönüşümüyle ilgili, böyle demek gerekiyor. Ne içi, ne de dışı benziyor eskisine.
You may have heard of it.
Adını duymuş olabilirsiniz.
- You must have heard of it?
- Bunu duymuşsundur, değil mi?
But when the state loses the bludgeon, when you can't control people by force, and when the voice of the people can be heard, you have this problem - it may make people so curious and so arrogant
Profesör, sıra sizde. Savaş planlayıcıları gerçek savaş amaçlarının açığa vurulmaması gerektiğini anladı.
have you ever heard the sound of a sword when it slices through a human body or hits a human skull?
Kılıcın insan eti ve kemiğini keserken çıkardığı sesi daha önce duymuş muydun?
You have not heard of it?
Onu duymadınız mı?
Well, have you ever heard any of your friends talk about it?
Peki, arkadaşların onun hakkında bir şey söylemiş miydi?
I have heard that the Yeung family style of Tai Chi is so soft that you seem boneless, but it seems that you're not only boneless, but a coward as well.
Duyduğuma göre Yeung ailesinin Tai Chi sitili çok yumuşakmış ayrıca görüyorum ki sadece yumuşaklıkla kalmayıp korkakmış da.
You know Studio 54 Have you never heard of it?
Bilirsiniz, yoksa hiç duymadınız mı 54'ü?
Have you ever heard of it?
Bunu hiç duymuş muydunuz?
You wouldn't have heard of it.
Adını bile duymamışsındır.
Have you heard of it?
Hiç duymuş muydunuz?
No, that's what it's gonna take. Have you ever heard of Navy SEAL training?
Hiç donanmadaki SEAL eğitimini duymuş muydunuz?
Have you heard of it?
Duymuş muydunuz?
Haven't heard of it, have you?
- Hiç duymadın öyle mi?
It was written by a writer you have never heard of.
Bu adını hiç duymadığınız bir yazardan.
You probably wouldn't have heard of it.
Belki duymamışsınızdır.
- People, leave your tombs earthed. - Have you ever heard of it?
- İnsanlar, mezarlarınız yeryüzünde kalsın.
It's like ex-squeeze me, but have you ever heard of styling gel?
Afedersiniz ama, stil jöleyi hiç duydunuz mu?
Eah, you may not have heard of it, it's for australians.
- AvustraIya'IıIarın geIdiği bir yer.