English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ H ] / Hazy

Hazy tradutor Turco

311 parallel translation
I asked you to go to the Waldorf Ritz Hotel with me, and I'm a little bit hazy as to just what happened after that.
Waldorf Ritz Otel'ine gelmeni söylemiştim. Kafam ondan sonrasını hatırlamak için fazlasıyla bulanık.
- I didn't black out, just went hazy. - Bending over?
- Bilincimi kaybetmedim, tek basïm döndü.
I hoisted her back to 10 G and didn't even get hazy.
Onu 10 G'ye kaldïrdïm ve basïm bile dönmedi.
Leo's facts seem to be a trifle hazy.
Leo'nun söyledikleri biraz bulanık gibi.
It ain't the facts that are hazy. It's Leo.
Söyledikleri değil, Leo'nun kendisi bulanık.
" The moon outshines the very bonfires where we roast our fish, hazy in the spring sky.
" Ay, bahar göğünde buğulu balıklarımızı kızarttığımız ateşleri gölgede bırakıyor.
Around my left hand was shining a ring of hazy white flames.
Sol elimin etrafında sisli, beyaz alevlerden bir yüzük parlıyordu.
Everything's getting hazy. My neck hurts.
Gözlerim karardı.
And the liquor - your eyes are still hazy from it.
Sen de içtin. Gözlerinden anlayabiliyorum.
I remember the first seven, but then it gets hazy.
İlk 7 tanesini hatırlıyorum ama sonrası biraz belirsiz.
A very hot and hazy day.
Çok sıcak ve puslu bir gün.
♪ Hazy were the visions overplayed
# Pusluydu oyununun görüntüsü #
Make everything hazy,
Her şeyi belirsiz yap.
T o lose me is to only lose a hazy mirror of their dreams.
Beni kaybetmek, düşlerindeki bulanık görüntüyü kaybetmek demek.
of this resignation so long deferred, of this appeal for calm - hazy lifeless images, over-exposed snap shots, almost white, almost dead, almost already fossilized :
İçinde de üstü örtülü gerçeklerin bulunduğu fotoğraflar uzun zamandır ertelenen bu istifanın bu, durgunluğa çağrının puslu, cansız aşırı ışık almış neredeyse bembeyaz, neredeyse ölmüş neredeyse fosilleşmiş fotoğrafları :
I don't know if my mind went blank or it's hazy dreams
Beynim mi durdu yoksa karmaşık hayallere mi daldım hiç bilmiyorum.
What we are trying to put across this afternoon is to get you to realize... that these weren't mythical, hazy people from the past.
Bugün burada göstermek istediğimiz şey bu insanların geçmişte kalmış hayali ve müphem kişiler olmadıkları.
Hazy-eyed They catch my glance Pleasant shudders Shake their senses
Bakışımı yakalayan dumanlı gözlerin mutlu ürpertiler ile duyguları sarsılıyor.
It's all kind of hazy, and I keep connecting it with...
Her şey biraz karışık. Kendimi sürekli bağdaştırıyorum.
♪ Gets hazy ♪
* Bulandırır *
Let's not give our officers hazy, vague instructions... about what they may and may not do.
Subaylarımıza, ne yapacakları ve yapmayacakları hakkında belirsiz, anlaşılmaz talimatlar vermeyelim.
Make 3 turns, slightly pacy, make 4 turns, getting hazy.
Üç dönüş yap, önemsizce, Dört dönüş yap, belirsizce.
Make 3 turns, slightly pacy. Make 4 turns, getting hazy.
Üç dönüş yap, önemsizce, Dört dönüş yap, belirsizce.
I picked up the whole shot again, adding the somewhat hazy end, the frame trembling under the force of the wind beating us down on the cliff :
Tüm çekimi yeniden ele aldim, biraz puslucana olan sonu da katarak, uçurumda tepemize binen rüzgarin kuvveti altinda titreyen kare :
Hazy sunshine through Wednesday.
Puslu bir Çarşamba.
Everything that happened between us seems more and more hazy.
Aramızda geçenler gitgide bulanıklaşıyor.
Look at the sky, all hazy and...
Gökyüzüne bakın çok puslu ve...
Very hazy and gray.
Çok puslu ve gri.
Today, for example, is too hazy.
Bugün, örneğin, çok puslu.
But the rest is all hazy for me.
Ama hepsi benim için bulanık.
- All hazy.
- Bulanık.
Why hazy?
Nasıl bulanık?
He was kind of hazy on the details... but as far as I can figure... El Guapo's coming in a day or two.
Detayları anlatma konusunda pek hevesli gibi değildi ama anladığım kadarıyla El Guapo bugün, yarın gelebilir.
It's all kind of blurred up and hazy, but...
Her şey bulanıklaştı ve belirsizleşti ama...
- Still hazy.
- Hala dumanlı.
Hot and hazy weather, with temperatures reaching into the 90s, is expected to continue throughout the weekend over most of the Southland.
Sıcaklıklar 32 dereceyi bulurken, sıcak ve sisli havaların Soutland'in çoğu yerinde haftasonu boyunca sürmesi bekleniyor.
Of course, it all depends on some pretty hazy interpretation.
Elbette her şey oldukça belirsiz yorumlara bağlıdır.
- Leave Hazy alone, man.
- Anlaşılmaz şeyleri bırak, ahbap.
Look, Hazy, you gonna make me finish this puzzle by myself, or what?
Bak, Hazy, Bu puzzle'ı kendi başıma bitirmeme izin verecek misin, vermiyecek misin?
Stay here and watch the door!
Hazy'i aldı! Burada kal ve kapıya dikkat et!
hot, humid, hazy, and horrible.
Sıcak, nemli, boğuk ve korkunç.
It's a hazy day out there in the metro area, with a pollution index of 7.5.
Şehir merkezinde hava puslu,... kirlilik indeksi 7.5.
unreal and hazy, without meaning.
gerçek dışı ve puslu, anlamsız.
Until today, we can only see Rick through the hazy blur of memory, a fading image in the mind's eye.
Bugüne kadar Rick'i sadece silik anılardan hatırlıyor..... solmuş bir hayal olarak görüyorduk.
It's still kind of hazy.
Nasıl bilmiyorum. Hala hatırlamıyorum.
It's a hazy mystery.
Belirsiz bir gizem.
I get hazy where the cleaning woman shows up the following morning and finds your wife in bed with her lover riddled with.38-caliber bullets.
Ertesi sabah temizlikçi kadının eve gelip karınızı yatakta sevgilisiyle baraber bulması esrarlı bir şekilde 38 kalibrelik mermilerle burası biraz bulanık.
But it's all so hazy.
Hepsi çok bulanık.
Although he didn't see them, such anxiety, such sweating, was an omen. "In the blue hazy sky, a seagull in a white sea of foam Pink sails curiously lurking in search of our treasure."
Bunları görmemesine rağmen, duyduğu endişe ve akan ter hayra alamet değildi.
It's got Hazy!
Bak!
Giving way to hazy afternoon sunshine.
5 günlük hava tahmini birazdan geliyor, parmaktan hemen sonra :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]