He's in v tradutor Turco
251 parallel translation
And then he's off to the soft chirping... of our feathered friends in the arboreal dell.
Sonra, cıvıl cıvıl öten tüylü dostlarımızın yanına yeşil vadiye * gidiyor.
In a moment of supreme disaster, he's trite.
Büyük bir felaket anında bile cıvımasını biliyor.
He's gonna have a spark in his eye, and a flare to his nostrils.
Gözünde bir kıvılcım belirecek, ve bir alevde burun deliklerine doğru yönelecek.
He just slipped out with his family, in the middle of the night.
Gecenin bir yarısı ailesiyle birlikte sıvıştı.
Do you know, during the first five months he took home quite a heap of policy files and other secret stuff, but during the last month he took away nothing but low-grade, non-secret digests of foreign policy that anyone could have read two days later in Time Magazine.
İlk beş ay boyunca kucak kucak... dış politika evrakı ve benzeri gizli belge taşımış eve. Ama son bir ay boyunca dış politikayla ilgili sadece ıvır zıvır... gizliliği olmayan ve birkaç gün sonra... Time dergisinde okunabilecek türden şeyler almış.
Or this spineless stud... Who pulled up his pants and ran like hell when he got a little Mexican girl in trouble?
Yoksa küçük bir Meksikalı kız ile başı derde girdiğinde....... pantolonunu topladığı gibi sıvışan yüreksiz bir adama mı?
He'd wake up in the middle of the night with ideas... always throwing off sparks.
Gece yarısı hep kıvılcımlar saçarak fikirlerle uyanırdı.
I would have understood his action if, in addition to the D.S.O. and M.C., he had been awarded the V.C.
Ben de olsam aynı şeyi yapabilirdim, hatta D.S.O ve M.C'nin yanında V.C. de verilmiş olsaydı bile.
If I could find a way to equalize the imbalance in his cerebral-spinal fluid, why, he'd be as right as rain.
Beyin-omurilik sıvısındaki dengesizliği halletmenin bir yolunu bulabilsek melek gibi olurdu.
And packing it up and sneaking away and buggering off And chickening out and pissing off home Yes, bravely he is throwing in the sponge
Pılını pırtını toplayarak ve sinsice süzülerek ve sıvışarak..... ve tavuk gibi gıdaklayarak ve altına kaçırarak kaçtı..... Ve çok cesurca tabanları yağladı Sir Robin.
Champollion could read ancient Greek, he was a superb linguist and discovered that this stone had been inscribed to commemorate the coronation of King Ptolemy V Epiphanes in the spring of the year 196 B.C.
Müthiş bir dilbilimci olan Champollion Eski Yunancayı okuyabiliyordu ve söz konusu Rosetta Taşı'nın M.Ö. 196 yılının baharında,... Kral V. Batlamyus Epiphanes'in taç giyme töreni dolayısıyla yazıldığını anlamıştı.
Could he do it in his suit?
Kapsülün ve basınca dayanıklı elbisenin... saf oksijeniyle sıvının teması... kısa devreye yol açabilir. Elbisesinin içine yapabilir mi?
- I think he's up in V.T.R.
- Yukarıda VTR'de galiba. Max...
We're gonna get a new car, you know, one that makes a statement that says "Why is he living in this neighborhood?"
Muhtemelen çitteki delikten geçerek sıvışıyor, Al.
He controls simple organisms easily. But maybe he needs something more complex to complete a life cycle, a host in which to live.
Sıvı bir kütle olarak ilkel organizmaları kolayca kontrol ediyor, ama belki bir yaşam çevrimini tamamlaması için daha karmaşık bir şeye ihtiyacı var.
He's stuck in V-fib.
Fibrilasyonda.
- No, he's not in V-fib. - He's dead.
- Hayır, fibrilasyona girmedi daha.
He can extract digital computer data, encode it in amino-acid sequences and transfer them into a fluid in the syringe.
Bilgisayardan dijital verileri alıp, amino asit dizilerinin içine şifreleyip, onları şırınganın içindeki bir sıvıya naklediyormuş.
All right, he's in v-tach.
Kalp atışları çok düzensiz.
"A spark in the otherwise dull embers of the police force," he says.
"Sıradan polis teşkilatının içinde bir kıvılcım" dedi sizin için.
He's in that fluid.
Sıvının içinde.
He's been to the V.A. hospital for treatments three times in the past year.
Geçen yıl tedavi için üç kez hastaneye yatmış.
He also what appears to be a green fluid coming from a wound in his right upper quadrant. I don't know what the hell that is.
Ve sağ üst göğüs kafesindeki bir yaradan yeşil bir sıvı akıyor.
He- - He had fluid in his lungs.
O... Akciğerleri sıvı toplamıştı.
He's in V-fib!
Kalbi yavaşladı!
- He's in V-tach.
V tach oldu.
- He's in V-fib.
- Kalbi durdu.
Fact : I can guarantee you, after Mr. Henry sees us pull this job... he's gonna take a personal interest in our future.
İşi kıvırırsak eminim Bay Henry geleceğimizle şahsen ilgilenecek.
He's in V-tach.
Takikardik.
It's probably crawling with V.D. from when he stuck it in her.
Onunla kendisinin yaptıkları yüzünden muhtemelen zührevi bir hastalıktan kıvranıyordur.
- He's in V-fib.
- Karın spazmı.
He's in V-tach.
Kalbi durdu.
He's still in V-fib.
Kalbi hâlâ çalışmadı. Hadi be oğlum.
He's a vet who's been in and out of v.a. Psychiatric hospitals for the last 15 years.
Son on beş yıldır psikiyatrik hastanelere girip çıkan bir veteriner.
No tie... he'd roll his sleeves up when the weather was particularly hot, but still that's how you see him in your mind, isn't it?
Tabii kravat takmazdı... özellikle hava sıcak olduğu zamanlar, kollarını kıvırırdı,... baban hâlâ zihninde bu şekilde canlanıyor, öyle değil mi?
One of them, whilst he was pouring the sauce, dropped some red liquid on Stalin's sand-coloured jacket.
Garsonlardan biri sos koyarken birkaç damla kırmızı sıvıyı Stalin'in kum rengi ceketine döktü.
He's in V-fib.
Nabız yok. Kalbi durdu.
Once we ran fluids in him, he's become lucid.
- Sıvı verdikten sonra zihni açıldı.
He had fluid in his ears, I'm just following up.
Kulaklarında sıvı varmış. Sadece kontrol ediyorum.
He's in V - tach.
V-tach durumunda.
He's in V-tach!
V-tach durumunda!
Now, to get an erection, what this man does is... he squeezes his pump, and it forces a fluid... that goes in the cylinders into the shaft.
Şimdi bir adamın ereksiyon gerçekleştirebilmesi için... pompasını tutup, aletin içindeki silindirlere giden... bir sıvıyı pompalaması gerekiyor.
- Of course he's gonna come because today I saw eight geese flying in a V.
- Tabii ki zamanında gelecek. Çünkü bugün "V" şeklide uçan kazlar gördüm.
- He went after us with a knife. But in Coruña, we got on a boat to China...
- Arkandan bıçakla koşar ama atlatıp Coruna limanından Çin'e giden bir gemiyle sıvışırsın.
- He's in V-fib.
V-fibrilasyon.
- He's in V-tach.
- V-taşikardi.
- He's still in V-tach.
- Hala V-taşikardi.
He's in V-tach!
VT!
- He's in fine V-fib.
- V-fib.
- He's in v-tach!
- Ventriküler taşikardi!
- I think he's in V-tach!
- Galiba V-taşikardide!
he's in the shower 29
he's in the house 19
he's in the kitchen 33
he's in the bathroom 49
he's in the hospital 85
he's insane 97
he's in a meeting 50
he's in the wind 39
he's in bad shape 31
he's inside 105
he's in the house 19
he's in the kitchen 33
he's in the bathroom 49
he's in the hospital 85
he's insane 97
he's in a meeting 50
he's in the wind 39
he's in bad shape 31
he's inside 105