He's just doing his job tradutor Turco
56 parallel translation
- He's just doing his job.
- İşini yapıyor.
He's just doing his job.
Ama bu onun işi.
He's just doing his job, Jamie.
İşi yapıyor sadece Jamie. Kes sesini.
Here comes the speech about how he's just doing his job by following orders.
Şimdi de söz sırası ; bu adamın öylece emirleri uygulamasında.
Detective Mackey, you understand, he's just doing his job.
Anlayış gösterin, Dedektif Mackey görevini yapıyor.
1, 500,000. He's just doing his job.
1,500,000. sadece işini yapıyor.
I thought you'd tell me he's just doing his job.
İşini yapıyor demeni bekliyordum.
He's just doing his job.
Sadece işini yapıyor.
He's just doing his job, which is not easy, by the way.
Laf sokmuyor, işini yapıyor.
He's just doing his job.
Adamda işini yapıyor.
- He's just doing his job.
- Görevini yapıyor.
- He's just doing his job.
O sadece işini yapıyor
He's just doing his job, aren't you, Robo-boy?
O sadece işini yapıyor, değil mi, Robo-boy?
- He's just doing his job.
- Sadece işini yapıyordu.
Usually, if the shepherd is doing his job... he tries to put a can like this on bottom of the stack... so they can pop it and the girls just walk out on the floor of the hold.
Çoğunlukla çoban işini düzgün yapıyorsa... konteynırı yığının en altına koymaya çalışır... böylece kapaklar açıldığında kızlar yürüyerek çıkabilirler.
I just said he's not doing his job.
Sana işini yapmadığını söyledim.
I think he's just doing his job.
- Bence sadece işini yapıyor.
He's just doing his job.
İşini yapıyor.
I said he's just doing his job.
İşini yaptığını söyledim.
He's just doing his job.
O sadece işini yapıyor.
He's just doing his job. So, you didn't send him?
O sadece işini yapıyor.
He's just doing his job.
O sadece görevini yapıyor.
He's just doing his job, you know?
O da işini yapıyor.
- He's just doing his job.
- İşini yapıyor sadece.
It's okay, baby. He's just doing his job.
Sorun değil, bebeğim.
I just, I refuse to believe that a man gives his life doing his job, doing it well... And this is the way he's remembered.
Sadece işini yaparken, hem de iyi yaptığı için canını veren bir adamın bu şekilde hatırlanacağına inanmayı reddediyorum.
- He's just doing his job.
- Adam sadece işini yapıyor.
- He's probably just doing his job.
- Büyük ihtimal sadece işini yapıyordu.
He's just not doing his job, unfortunately.
Maalesef görevini yerine getirmiyor.
He's just doing his job.
- Sadece işini yapıyor.
Remember at Russell's apartment? He was just hitting on you outside, instead of just doing his job.
Hatırlasana, Russell'ın evinde işini yapması gerekirken seninle uğraşıyordu.
Relax, Quagmire, he's just doing his job.
- Sakin ol Quagmire, adam işini yapıyor.
- He's just doing his job.
- Sadece işini yapıyor.
But how many people do you think come down this road in a given day? He's just doing his job.
o, sadece işini yapıyor.
He's just a guy doing his job.
Sadece işini yapan bir adam.
- He's just a cop doing his job.
- O sadece, işini yapan bir polis.
We need his moves, but he'll just tell us he's proud of us even when we're doing a subpar job.
Bize onun hareketleri lazım ama o sadece bizimle gurur duyduğunu söylüyor biz vasatın altında olsak bile.
You know, he's just doing his job.
- Sadece işini yapıyor.
He's just doing his job, doing what he thinks he has to do.
Sadece işini yapıyor, ne yapması gerektiğini düşünüyorsa onu yapıyor.
He's just doing his job, going to the airport.
Adam görevini yapıyor sadece, havaalanına gidecek.
Why would a son risk his life doing a job that he does... just to spite his mother?
Neden bir evlat, sırf annesine inat olsun diye böyle bir iş yapar?
Why's he rooting around in that? He's just doing his job.
- İşini yapıyor.