English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ H ] / He's so cute

He's so cute tradutor Turco

491 parallel translation
He's so cute.
Ne kadar sevimli.
He's so cute!
Bu tay çok güzel!
He's so cute.
Ne şirin şey.
He's so cute.
Çok şirin.
I let him tag me with the left hand for a couple of rounds so just when he starts, he thinks he's getting cute, I step inside a jab with a left, with a right, with a left.
Birkaç raunt sol yumruğunu kullanmasına izin verdim. Herife güven gelince de kısa ve düz yumruklar indirmeye başladım. Bir soldan, bir sağdan, bir soldan.
He's so lively, so cute!
Ne kadar heyecanlı! Ne kadar eğleniyor!
Oh, he's so cute!
Ne şirin değil mi?
He's so spoiled! so cute though!
Çok nazlı yumurcak.
He's so cute, running along with the light shining.
Parlayan ışıkla koşarken o kadar tatlıdır ki.
He's so cute. He collects shells.
İstiridye koleksiyonu yapıyor.
He's so cute.
Çok sevimlidir.
He's so cute.
O çok tatlı.
He's so cute.
Ne sempatiksin!
He's so cute.
Çok tatlıydı.
He's so cute.
Çok tatlı biri.
He's so cute!
Çok şirin!
He's cute, but so old-fashioned.
Tatlı biri ama çok eski kafalı.
Thinks he's so goddamn cute.
Kendini bir şey sanıyor.
It's, like, you're so cute and runty and he's so cute and sickly.
Yani, Sen çok tatlı ve sıska ve o ise çok tatlı ve hastalıklı gibi.
He's so cute.
Çok tatlı.
- He's so cute.
- Çok sevimli.
He's so cute.
Ne kadar şirin.
He's so cute.
Gerçekten çok tatlı.
He's so cute!
O çok sevimli!
He's not so cute.
O kadar sevimli değil.
- He's so cute.
- Çok tatlı.
Oh, he's so cute.
Çok tatlı.
Bud's so cute, and to think, he'll never be bald.
Bud, çok şekerdir. Onun asla kelleşmeyeceğini düşünüyoruz.
It's just, I got to walking in the park... and it was so beautiful, and I, I found this cute little guy and he was lost.
- Selam Rose. - Geç kaldım, biliyorum. Parkta yürüyüşe çıkmıştım.
- Oh, he's so cute.
- Çok şirin.
His name is Jason, and he's 25, a lawyer, and so cute.
İsmi Jason, 25 yaşında, avukat ve müthiş yakışıklı.
Oh, Marcie, Al's so cute when he's jealous.
Marcy, Al kıskandığında öyle şirin oluyor ki.
Monsieur Gaston, oh, he's so cute
Mösyö Gaston, ah, o çok sevimli...
You know, it's true. When we were married, he was so cute.
Aslında doğru, evlendiğimizde Al pek bir şirindi.
You didn't tell me he was so cute.
- Böyle yakışıklı olduğunu söylemedin.
He's so cute!
Ne kadar da şirin!
He's so cute going :
Çok şirindi :
He's so cute.
"Çok şirin."
Oh, Diego, he's so cute!
Oh, Diego, o kadar tatlı ki!
Mamo-chan looks so cute when he's asleep... just like a little boy!
Mamo-chan uyurken çok sevimli görünüyor... tıpkı küçük bir çocuk gibi!
He's cute, and so are you.
O ürpermiş ya sen?
He's so cute and all alone.
Çok şeker ve yapayalnız.
He's so cute.
O çok sevimli
He's so cute!
Çok tatlı biri!
So, he's kind of cute.
Pekala... Sevimli aslında.
And he's so cute.
Çok da sevimli.
He's so cute. Seven pounds, nine ounces.
Çok sevimli. 3 kilo 750 gram.
He's so cute!
Ne hoş çocuk!
But he's so cute.
- Ama çok tatlı. - Hayır, köpeklere alerjim var.
- But he's so cute.
- Ama o çok tatlı.
But he's so cute!
Ama o çok tatlı! Hayır!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]