He came to see me tradutor Turco
277 parallel translation
Are you saying that he won't remember the moment when he came to see me?
Bana geldiği zamanı hatırlamayacak mı diyorsun yani?
He came to see me in my apartment.
Dairemde beni ziyaret etti.
He came to see me.
Beni görmeye geldi.
He came to see me.
O adam beni görmeye geldi.
He came to see me.
O beni görmeye geldi.
He came to see me, of course.
Tabii beni görmeye geldi.
He came to see me one day.
- Bir gün beni görmeye geldi.
He didn't allow me to see anyone for months, until one day he came to see me amiably.
Ayrıca kimseyi görmeme izin vermedi, ta ki birgün mutlu bir şekilde kendi gelip beni görene kadar.
He came to see me at my office today.
Bugün işyerine geldi.
No, no, life had separated us, and six months ago, he came to see me.
Hayır. Birbirimizden tamamen kopmuştuk. Altı ay önce beni görmeye geldi.
Well, after what he said when he came to see me last month it can't do any good making it public.
Geçen ay beni görmeye geldiğinde söylediklerini düşününce, dünya aleme ilân etmenin yanlış olduğunu düşünüyorum.
After she died, he came to see me in secret again.
Annem öldükten sonra tekrar gizlice beni görmeye geldi.
Wagner had been in the Komintern for years. He came to see me at the hotel on Gorky Street.
Wagner uzun yıllardır Komünist Enternasyonal Partisindeydi.
He came to see me about a book I own, the Necronomicon.
Elimde bulunan bir kitabı görmek istemişti Necronomicon.
- Yes. He came to see me.
Beni görmeye geldi.
He came to see me. Apparently with Her Majesty's blessing.
Ziyaretime geldi Majestelerinin duasıyla, anladığım kadarıyla.
He came to see me on the day of the accident.
Babanız kazanın olduğu gün beni görmeye gelmişti.
He came to see me. He said, "I have other Modigliani."
Bu kez o beni görmeye geldi ve "Elimde başka Modigliani tabloları var" dedi.
He came to see me at my home the day after the Jumbo crash,... through all the chaos and the traffic.
Jumbo jet faciasından sonra bütün o kaosu ve trafiği umursamayarak beni görmeye evime geldi.
But he came to see me last month.
Sonra geçen ay beni görmeye geldi.
He came to see me at 7 a.m.
- Beni görmeye saat 7'de geldi.
And one day he came to see me dance.
Ve bir gün beni dans ederken görmeye geldi.
He came to see me three weeks after Mrs. Forrester was killed and he came back to see me two days later.
Bayan Forrester öldürüldükten üç hafta sonra beni görmeye geldi. İki gün önce de beni yine görmeye geldi.
He came to see me yesterday,
Dün beni görmeye geldi,
- He came to see me in a dream.
- Beni bir rüyada görmeye geldi.
He came to see me last night.
Dün gece beni görmeye geldi.
- He came to see me.
- Beni görmeye geldi.
Then he said he came to see me because he was dying.
Sonra ölmek üzere olduğu için beni görmeye geldiğini söyledi.
He came to see me yesterday because he was afraid Caesar found out.
Dün beni görmeye geldi çünkü Caesar'ın anlamasından korkuyordu.
He came to see me last evening.
Dün gece beni görmeye geldi.
My ex-brother wasn't quoting the Rules of Acquisition when he came to see me yesterday.
Eski kardeşim dün beni görmeye geldiğinde Kazancın Kuralları'ndan alıntı yapmamıştı.
Well, you see, as I said, he'd been working for us for some time, when one day he came to me and said,
Söylediğim gibi... bir süredir bizimle çalışıyordu, sonra bir gün yanıma geldi ve...
And when his father came to see He stood up straight and tall like me
Babası onu görmeye geldiği zaman ayağa kalkıp, o da benim gibi uzun biri, ağaç hakkındaki gerçeği söyledi.
This man came to see me yesterday and told me he sold you a black horse.
Şimdi, bu adam dün bana geldi. - Size siyah bir at satmış.
I'm sitting at the same bar, and I see the same man standing at the end of the- - He came to me and said- -
Aynı barda oturuyordum, aynı adamı gördüm bana doğru gelerek dedi ki...
See what I got? What's that? The boyfriend went up to Las Vegas... to win enough to buy me a mink coat, and this is what he came back with.
- Erkek arkadaşım bana kumar oynayarak vizon ceket almak için Las Vegas'a gitti ama getirdiği tek şey bu.
Papa came to see me last month and he was very worried. He said "Queenie, if anything happens to me, here's the lease to my club." " Give it to Dave the Dude.
Geçen ay babam beni görmeye geldiğinde çok endişeliydi ve bana dedi ki : " Kraliçem, bana bir şey olursa, bu sahip olduğum kulübün işletme hakkı.
He came here to see me last night.
Dün gece beni görmeye geldi.
He came here to see me.
Buraya beni görmeye gelmiş.
He searched me out and came to see me.
Beni arayıp buldu ve görmeye geldi.
When I came to America I wanted to see him, so I called at his home in Chicago and his mother told me he was dead.
Amerika'ya geldiğimde onu görmek istemiştim. Chicago'daki evini aradığımda annesi öldüğünü söyledi.
He didn't see me do it, of course, but Mr. Lang went to the bank and got that check himself this afternoon and then he came back and locked it in a desk drawer.
Bunu yaparken beni görmedi, elbette, fakat Bay Lang bu öğleden sonra bankaya gitti ve o çeki kendisi aldı ve sonra geri döndü ve bir masanın çekmecesine kilitledi.
My da came to see me, then he never came back.
Babam beni görmeye geldi, sonra da bir daha gelmedi.
That night he was arrested, he broke away and came to see me in my room.
Tutuklandığı gece ellerinden kurtulmuştu, benimle görüşmeye odama geldi.
Well, he came by to see me yesterday.
Dün beni görmeye geldi.
When it came to the time for me to leave Galway and come up to the convent, he was much worse, and I wouldn't be let see him.
Sonra Galway'den ayrılıp okula gelme vaktim yaklaştığında durumu daha da kötüleşmişti. Onu görmeme izin yoktu.
Oh, and then this cop came along, and he asked me to see my chauffeur's license.
Sonra bir polis geldi ve bana şoför ehliyetimi sordu.
I came back and he wasn't happy to see me.
Döndüğüme sevinmedi.
And one guy came to see me, saying he was a Good Samaritan's lawyer so I signed.
Bir adam geldi ve Merhametli İnsanın avukatı olduğunu söyledi ben de davayı ona verdim.
Dan Enright came to see me in my kitchen and he said,
- Dan Enright evime gelip...
I later found he came there to see me everyday.
Daha sonra anladım ki ; her gün beni görmek için geliyormuş.