He didn't say a word tradutor Turco
101 parallel translation
I bet he started to put in diesel, and when he realized it, the jerk didn't say a word.
Eminim ki, dizel doldurmaya başladıktan sonra hatasını fark etti ve tek bir kelime bile etmedi geri zekalı.
He didn't say a word, that scoundrel!
Tek kelime edemedi, o hergele!
All the way down the hill, he didn't say a word.
Buraya gelene kadar tek kelime etmedi.
He didn't say a word to me.
Ağzını bıçak açmıyordu.
And he left just like that, didn't say a word?
Tek kelime söylemewdenmi gitti?
He didn't say a word.
Bir kelime bile etmedi.
Poppa, he didn't say a word, did he?
Poppa, böyle bir şeyden bahsetmedi değil mi?
He didn't say a word about a collection.
Koleksiyonuyla ilgili hiçbir şey söylemedi.
But he didn't say a word to me.
Evet, tam şimdi giderken.
And then, when Mr. Lang came in and noticed it there on my desk, well, he didn't say a word.
Ve sonra, Bay Lang içeri girip, onu masamda gördüğünde, şey, bir kelime bile etmedi.
He got out all his money put his house up for sale, didn't say a word to his wife.
Tüm parasını çekiyor evini satılığa çıkarıyor, karısına tek söz etmiyor.
I didn't say a word, and he pushed it in my face!
Tek kelime etmediğim halde bunu suratıma attı!
He didn't say a word.
tek kelime etmedi.
He didn't say a word during the journey
Seyahati sırasında tek kelime etmemiş
No, he didn't say anything not a word. Not even to me.
Hayır, bana bir şey söylemedi,... bir kelime bile.
He didn't say a word.
Ben konuştum.
He didn't say a word.
- Evet, aradım.
He didn't even say a word to me.
Bana bir tek kelime bile söylemedi.
He didn't say a word.
Hiçbirşey demedi.
The Frenchman was desperate but he didn't say a word.
Fransız adam herşeyi göze almıştı fakat tek kelime bile söylemiyordu
He didn't say a word about abdominal pain.
Karnında ağrı olduğunu söylemedi.
When your father came back on his last leave, he didn't say a word.
Baban en son seferinden döndüğünde tek kelime etmedi.
He didn't say a word.
O bir kelime söylemedi.
He didn't say a word to you, did he?
Sana bu konuyu açmadı değil mi?
Well he didn't say the word "growl." He said, "a throat noise."
Şey... "inleme" demedi. "Gırtlaktan gelen bir ses" dedi.
He just drove all day and didn't say a word to me... even though I told him a thousand stories... about Suzy and drought... about his mother and hunger... about his father and magic.
Bana, bir tek söz söylemeden gün boyunca arabayı sürdü... ona, binlerce öykü anlatmama rağmen... Suzy ile kıtlık hakkında... annesi ile açlık hakkında... babası ile sihir hakkında..
He knew exactly what I was thinking, and I didn't even have to say a word.
Tamamen ne düşündüğümü biliyordu ve bir kelime bile söylemek zorunda değildim.
Redding, watching all the time, he didn't say a word.
Redding ise, tüm olup bitenleri izleyerek tek bir söz bile etmedi.
- He didn't say a word.
Biz sorduk, o baktı. Tek kelime etmedi.
He didn't say a word on the way home and now I just can't find him anywhere.
Eve dönüş yolunda Tek kelime konuşmadı Ve şimdi onu hiç bir Yerde bulamıyorum
Did Grandma and Grandpa say a word to each other after that? Why didn't he tell anyone?
- Büyük annen ve dedem gecenin geri kalanında birbirleriyle hiç konuştular mı?
He didn't say a word.
Tek kelime etmedi.
He's so reserved. When I last saw him he didn't say a word.
O çok sessizdir, en son geldiğinde bir kelime bile etmedi.
I insisted but he didn't say a word more.
Israr ettim söylemedi.
He didn't say a word
Hiç bir şey söylemedi.
He came home today, didn't say a word... stomped off to his study, slammed the door.
Bugün eve geldi, tek kelime etmeden çalışma odasına çekildi. Kapıyı çarptı.
He didn't say a word after being arrested, not a single word
Tutuklandıktan sonra bir şey söylemedi. Tek bir kelime bile.
He didn't say a word during dinner.
Yemekte tek kelime etmedi.
He didn't say a word of sympathy.
Ağzından, acıma içeren bir tek cümle dökülmedi.
You notice, he didn't say a word the whole meeting.
Fark ettin mi? Toplantı boyunca tek kelime etmedi.
He didn't say a word to me.
Bana tek kelime söylemedi.
He didn't say a word.
Tek kelime etmedi. "
- He didn't say a word.
- Tek kelime etmedi.
The old guy in the back, he didn't say a word to me.
Arkadaki yaşlı adam bana tek kelime etmedi.
He sat down in the chair and he didn't say a word.
Koltuğuna oturup, hiçbir şey söylemedi.
He didn't say a word.
Bir kelime bile etmemişti.
He didn't say a word about you.
O senin hakkında hiç konuşmadı.
No thank you, no good-bye..., he didn't say a word to me when he left early next morning,
Teşekkür yok, elveda yok..., Bana bir kelime bile etmeden sonraki sabah erken ayrıldı,
I marched him away, he didn't say a word.
Onu salıverdim, tek laf bile etmedi.
He / she didn't say nor a word... in the hospital, in the highway...
Çünkü, hastanede ve eve gelirken tek kelime etmedin, merak ettim.
He didn't say anything about Kyle? Not a word?
Kyle hakkında hiçbir şey demedi mi?