English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ H ] / He didn't say much

He didn't say much tradutor Turco

89 parallel translation
The papers didn't say much except that he wasn't shot.
Gazetelerde pek bir şey yazmıyordu, vurulmamış olması dışında.
- He didn't have much to say, did he?
- Fazla bir şey söylemedi, değil mi? - Hayır.
Yes, well, maybe that's why he didn't say very much.
Onun için fazla bir şey demedi!
When Ye saw me just now... he didn't say much And when Yian Ranyin arrived... he seemed to be in a hurry ;
Ye temin beni gördüğünde peki bir şey demedi... ve Yian Ranyin geldiğinde ise... acelesi varmış gibi kayboldu!
Unfortunately, he didn't let you say much.
Maalesef spiker sana fazla söz vermedi.
He didn't say much either.
Hatta hiç sözünü etmezdi.
And momentarily the remark stunned me so much that I didn't know what to say, whether he was joking with me or whether he was really sure.
Ve bir an için sözleri beni hayrete düşürdü, ne demek istediğini bilmiyordum, önce bana şaka yaptığını düşündüm ama o gerçekten ciddiydi.
Friends say he's been strange lately but they didn't think much of it.
- Arkadaşları garip davrandığını fark etmişler. Üzerinde durmamışlar.
No, Bobby, he... he didn't say much.
Hayır Bobby fazla... fazla bir şey söylemedi.
He really didn't have much to say about any of you guys.
Aslında hiç birinizden pek söz etmezdi.
He didn't say much, he hardly ever did but he let it be known that it wasn't wise to go around saying bad things about Hitler.
Fazla konuşmuyordu, zaten konuşmazdı ama bana Hitler hakkında kötü şeyler söylemenin akıl işi olmadığını açıkladı.
Now, my uncle, he didn't say much to me.
Amcam, bana fazla bir şey söylemedi.
You did? He didn't say much, which is no big surprise, considering.
Pek bir şey söylemedi, gerçi hâlini düşünürsek bu, o kadar da şaşırtıcı değil.
Wasn't what he said so much as what he didn't say.
Önemli olan ne söylediği değil, ne söylemediğiydi.
He didn't say much.
Çok fazla birşey söylemedi.
He didn't really have that much to say and wasn't sure if he should even talk or not because he wasn't supposed to.
Gerçekten söyleyecek fazla bir şeyi yoktu ve konuşup konuşmamakta kararsızdı çünkü buna mecbur değildi.
He didn't say much really.
Aslında pek bir şey söylemedi.
Didn't say much as usual but smile he did!
Çok sık gülmezsin ama güldün!
It's not so much what he said or didn't say, it was more of his attitude, his demeanour.
Ne dediği veya demediği o kadar önemli değil, daha çok... tavrı, davranışları.
He didn't say much.
Fazla bir şey söylemedi.
He didn't say much.
Pek bir şey söylemedi.
He didn't have much to say, though.
Ama o pek oralı olmadı.
Well, he didn't say much of anything actually but he did claim that he didn't do anything to Shawn.
Aslında pek bir şey söylemedi. Ama Shawn'a bir şey yapmadığını iddia etti.
One of them didn't say much, he was just, like, a big goon.
Bir tanesi fazla konuşmuyor ve tam bir şapşala benziyor.
So much so, that most of the time they didn't want to hear what he had to say.
Öyle ki, çoğu zaman söylemek zorunda olduklarını dinlemek istemezlerdi.
Well he didn't say too much to us anyway around then
o sıralar çevresiyle pek fazla birşey konuşmazdı, en azından bizimle.
Now, I didn't tell him to say that, and he doesn't even really dig me that much personally, so you know he means it.
Bunu söylemesini ben istemedim. Bana da pek bayılmaz aslında. Yani bunu ciddi söylemiş.
He didn't say much about you.
Seninle ilgili pek bir şey dememiş.
He didn't say, but Mrs. Logan knows we need as much time as possible.
Ne kadar süre? Söylemedi. Ama Bayan Logan her saniyeye ihtiyacımız olduğunu biliyor.
- He didn't say much.
Çok fazla şey söylemedi. Peki.
He didn't say, so much as chortle.
- Bir şey demedi de kıkırdadı.
He didn't want to say anything about being sick because there was so much work you had to do.
Hastalığı ile ilgili konuşmaktan kaçındığını söylüyor Çünkü yapacağınız çok işler varmış
You won't remember Daddy for what he said. As you know, he didn't say much.
.. ne söylediğini ve ne konuda az konuştuğunu fazla bilmezdiniz
It was fine, you know. He's rerved, shy, british, didn't say much.
Fena değildi, içine kapanık, utangaç bir ingiliz.
Thankfully, Jimmy thinks you're undercover fbi, so he didn't say much.
Neyse ki Jimmy senin gizli bir FBI ajanı olduğunu düşünüyor, fazla bir şey anlatmadı.
Hey, how much have you - He didn't say.
Hey, ne kadar kazandın- - Söylemedi.
He didn't really say too much.
Çok şey söylemezdi.
It's not so much what he said or didn't say, it was more of his attitude, his demeanour
Ne dediği veya demediği o kadar önemli değil, daha çok... tavrı, davranışları.
He didn't say much either.
O da pek konuşmazdı.
He didn't say much because, honestly, what is a fifth grader supposed to say?
Fazla bir şey söylemedi, çünkü yani, beşinci bir sınıf ne diyebilirdi ki?
He actually didn't say much of anything.
Aslında pek bir şey söylemedi.
He didn't say much, you ask him and see what he tells you.
Çok bir şey söylemedi gidip kendin sor, bakalım ne söyleyecek.
My agent made me get my teeth bleached, but he didn't say it'd hurt this much.
Menajerim dişlerimi beyazlattırmamı istedi ama bu kadar acıyacağını söylememişti.
He didn't say much more than that.
Evet, fazla bir şey söylemedi.
She didn't say his name, but in her interview in Spin last month, she pretty much implied that he's the one that got her hooked to begin with.
Geçen ay "Spin" deki röportajında adını söylemedi belki ama onu bu batağa sürükleyenin o olduğunu fazlasıyla ima etti.
Case you hadn't noticed, he didn't have much to say.
Belki fark etmemişsindir pek konuşkan değil.
He didn't say much different from anyone else.
Herkesten farklı birşey demedi aslında.
He didn't say much, but when he did... people listened.
Çok konuşmazdı ama konuştuğunda insanlar dinlerdi.
Well, he didn't say much.
Aslında pek bir şey söylemedi.
Say he didn't need to die in your warehouse, that you coated him in so much...
Deponda ölmesine gerek yoktu.
He didn't really say much about himself really private, you know? I understand.
Kendinden hiç bahsetmiyor, özelini kendine saklıyor. Anlıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]